dinler arası ilişkiler

dinler arası ilişkiler
dinler arası ilişkiler: Müslümanları kim yönetiyor?

Sayın okuyucular, bizi izlemeyi sürdürün, çünkü bizim tek amacımız sizleri doğru bilgilendirmektir.

Yaşanabilir bir Türkiye tümümüz için gereklidir. Biz ne isek öyle olmalıyız. Kendi kendimizi yönetmeyi öğrenmeliyiz!

İrfan Sönmez

FETÖ’yü anlatıyor.

 

İşte Akşener’in kefil olduğu ‘cü avukatın şok konuşması

‘in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mektup yazarak ‘cü olmadığını iddia ettiği MHP’deki kendisini destekleyen isimlerden avukat İrfan Sönmez’in teröristbaşını İmam-ı Rabbani’ye benzeterek “Allah dostu” ilan ettiği ortaya çıktı.

İrfan Sönmez’in tutuklu iken Fethullah Gülen örgütünden yüklü akçalar aldığı biliniyor. MeralAkşener’ede başkaları aracılığı ile akça aktarıldığı biliniyor.

İşte Akşener’in kefil olduğu FETÖcü avukatın şok konuşması

MHP’den ihraç edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mektup yazarak “beni destekleyen bu isimler ‘cü değil Ülkücü” demişti. Bu isimlerden biri olan Ülkücü avukat ‘in FETÖ’nün fanatik bir müridi olduğu ve teröristbaşını “Allah dostu” ilan ettiği ortaya çıktı.

AKŞENER, ERDOĞAN’A MEKTUP YAZIP KEFİL OLDU!
15 Temmuz FETÖ darbe girişimininden sonra bazı MHP’li isimler de gözaltına alınmıştı. Bu gözaltına alınan isimlerin ortak özelliği Meral Akşener’e yakın olmalarıydı. Meral Akşener Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mektup yazarak baştaA vukat İrfan Sönmez olmak üzere bu MHP’li isimlere kefil olduğunu ve kesinlikle FETÖ ile ilgilerinin olmadığını söylemişti.

MHP’Lİ AVUKAT TERÖRİSTBAŞINA ÖVGÜLER YAĞDIRDI
Ancak arşivler Meral Akşener’i yalanıyor. Geçtiğimiz yıl Bugün TV’de firari FETÖ’cü Erkan Akkuş’un programına çıkan MHP’li Avukat İrfan Sönmez teröristbaşı Fetullah Gülen’e övgüler yağdırıyor. Hızını alamayan Sönmez, teröristbaşı Gülen’in İmam-ı Rabbani gibi bir Allah dostu olduğunu iddia ediyor. Sönmez’in hezeyanları bunlarla sınırlı değil.

FETÖ’nün müridlerinin “tertemiz ve nur gibi” insanlar olduğunu iddia eden Sönmez, bu insanlara terörist diyenleri de tehdit etmekten çekinmiyor. İşte Meral Akşener’in kefil olduğu MHP’li Avukat İrfan Sönmez’in teröristbaşı ve müridleri hakkındaki şok açıklamaları!

..

FETÖCÜ ÜLKÜCÜLER

FETÖCÜ ÜLKÜCÜLER

 

Muhsin Yazıcıoğlu: ŞEYH-ÜL İSLAM ANKARA
Muhsin Yazıcıoğlu: ŞEYH-ÜL İSLAM ANKARA

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Alişan Satılmış, yalakalarıyla kabadayılık yolunda. Cek-senet, başörtüsü çatışması onun geleneğidir.
Alişan Satılmış, yalakalarıyla kabadayılık yolunda. Cek-senet, başörtüsü çatışması onun geleneğidir.

 

1977’den beri ülkücülerin kaldıkları bazı yurtlar, Fethullah Gülen hocaefendinin gençlere dinlerini öğretmesine, nurculuğu aşılamasına açılmış idi. Bunun yanısıra tutukevlerindede din eğitimi verilmesi, nurculuk öğretilmesi konusunda “tarikat”lara yol açılmıştı.

Yalnız bunlar mı? Yok, Değişik illerden ülkücüler, otobüslerle akın akın hocaefendinin vaazlarını dinlemek için İzmir’e taşınıyorlardı. Bu durum çok ülkücünün nurculuğa geçişini sağlamıştı.

Yine çok ülkücü artık “biz doğru yolu bulduk, biz geçmişteki yaşantımızdan, söylediklerimizden utanıyoruz” dediler. Ülkücü oldukları dönemin boşa geçtiğini, şimdi doğrulara ulaştıklarını söyleyip duruyorlardı.

O günlerde gerek ülkücü yurtlarda gerek tutukevlerinde namaz kılmayan ülkücülere büyük baskılar yapılmakta idi.

En önemli ülkücü yurtlarda “zikir” yapılmayada başlanmıştı.

Böyle başlayan ülkücüleri “tarikat ehli” etme çalışmaları, ileriki yıllarda özellikle büyük yerleşim yerlerinde Ocak başkanlarınında nurcu olanlardan seçilmelerinin yolunu açmıştı.

Ülkücüler akın, akın nurcu ediliyorlar, yada nurcu oluyorlardı.

Son yıllarda Ülkü Ocakları Genel Merkezi’de artık üstü örtülü biçimde nurcuların yönetimine bırakılmıştı.

Muhsin yazıcıoğlu FETÖ’den en çok yararlanan başkandı. Bütün Muhsin’e bağlı camilerde, derneklerde FETÖ bir peygamber gibi saygı görürdü. Bütün FETÖ’cü yayınlar dağıtılırdı.

 

Lütfi Şeyhsuvaroğlu, Allah Dostlarını severdi. Saidi Nursi onun için önemli idi. Türklükten söz etmek onun için ırkçılık sayılırdı.

 

Azmi Karamahmutoğlu’da önceki başkanlar gibiydi. Artık ocaklar Fethullahçılar’a bırakılmış idi.

Eski Ülkü Ocakları başkanları kendilerini Türk olarak görmüyorlardı. Onun içinde bir Ermeni kökenli Fethullah Gülen onlara Bahçeli’den yakın geliyordu.

Şimdilerde deli dana gibi “ben FETO’cü değildim” diye anırıp duran Alişan Satılmış eşeği döneminde ülkücüler Fethullah’a Allah dostu derlerdi. Ee peki o günlerde FETÖ’ye karşı ne demiş? Ne yapmış bu salak?

Harun Öztürk, anlı şanlı Fethullahçı olan başkanlardan birisiydi. Artık derneklerde olayları din açısından yorumlamayanlar, barınamaz duruma gelmişlerdi.

Ülkü Ocakları bununla birlikte azınlıkların gizli yarış ettikleri bir alandı. Ermenisi, Çerkezi, Kürdü, Rum’u “islamda üstünlük takvadadır” diyerek kendi yerlerini sağlamlaştırıp, azınlık kesimden gelmiş olmalarının tartışılmalarını engelliyorlardı.

Bazı ülküdaşlar, gece gündüz “islamda islam” diye tutturuyorlardı. O yıllarda bizde, onların bu isteklerini sürekli iyiye yorardık. Yıllar sonra bunları öne sürenlerin çoğunun Ermeni, Rum, Çerkez, yada Kürt olduklarını gördük.

Bütün bunları neden anlatıyorum? Çünkü o günlerden bu günlere Fethullah Gülen örgütüne kaymış olan ülkücüler, FETO’den tutuklanınca “Biz ülkücüyüz” demeye başladılar.

Yok böyle bir ülkücülük! Sizler geçmişte ülkücü idiniz, sonra FETÖ ye geçtiniz. Şimdide tutuklanınca “Biz ülkücülyüz” diyorsunuz.

Geçmişte bir süre için ülkücülere bulaşmış olmak demek ölene deyin ülkücü kalmak demek deyildir.

Yaşar Okuyan, Meral Akşener, Namık Kemal Zeybek ne ise sizlerde bir dönem ülkücü olmuşsunuz, şimdi sizler FETÖ cüsünüz.

Ayrıca şimdi bir köstebek olarak MHP yada Ülkü Ocakları’nda bulunanlarda ülkücü sayılmazlar.

Arkası geliyor………………………………….

LAOKUN ile KASANDRA

» Birgül Ayman GÜLER
LAOKUN ile KASANDRA
“Ulus-devleti kırarsan küreselleşirsin, barışa ve zenginliğe kavuşursun” diyen Sinonlar ile “sakın ha, küresellik dediğin bildiğin emperyalizm” diyen Laokoon ve Kasandraları? Bunlara karşı el birlik edip “ööff istemezükçüler, sıktınız, susun artık” diyen
Tarih: 22.1.2016 12:56:20

ayman
Gerçek yurtsever bir Türk

Birgül Ayman GÜLER

Şaman da desek yanlış olmaz, rahip Laokoon halka “bu adak at sahte! bu bir savaş hilesi” diyordu. Hatta mızrağını ata doğru fırlattığında, atın içinde gizlenmiş olan askerlerin korkudan inledikleri bile duyulmuştu. Ama o sırada Athena işe karıştı, yılanlar saldı, Laokoon´la iki oğlu üstlerine tebelleş olan yılanlarla uğraşmak zorunda kaldılar. Laokoon hem kendinin hem oğullarının can derdine düştü, uyarılarını sürdüremedi.

Uyarılar yapan bir kişi daha vardı. Kralın kızı Kasandra. “Hepiniz budalasınız” diyordu, “sizi bekleyen karanlık kaderi görmüyorsunuz!” Herkesin canı sıkıldı. Bu sözlere önem vermediler. Kasandra´nın doğruları görüp söyleyen bir kehanet gücü vardı. Ona bu gücü Apollo vermiş, ama sonra aşkına karşılık vermedi diye kızıp lanetlemişti, o doğruları görüp söyleyecek ama sözlerine kimse inanmayacaktı.

Truvalılar atı kentin içine almaya karar verdiler. Gece olunca Yunan askerleri teker teker attan çıktılar; kentin kapılarını açtılar; Truvalılar kılıçtan geçirilip Truva yağmalandı.

Yunan ordusu Truva´yı kuşatmıştı. Üstelik kuşatma tam on yıldır sürüyor, Truvalılar on yıldır direniyorlardı. Besbelli herşeyin farkındaydılar. Güçlü uyaranları da vardı. Peki bu işgal nasıl mümkün olmuştu?

Yunan ordusu “on yıllık kuşatmaya son veriyoruz” demişti. Ata benzeyen kocaman bir heykel yapmış, bunu kentin kapılarına getirmiş, üzerine de “biz vatanımıza dönüyoruz, bu tanrıça Athena´ya armağanımızdır” yazmışlardı. Truvalılar çok tartıştılar. Atı tehdit olarak gördüler. “Yakalım ya da parçalayalım, içinde ne var görelim” diyenler vardı; üstelik Athena hem hilelere hem de düşmana daha yakın bir tanrıça, bizi kollamaz! Kimileri de atı içeri alıp Athena´ya saygı sunmalı, bir an önce huzura kavuşmalı diyordu.

Ama kararı bu tartışmalar belirlemedi.

Ortaya Sinon diye biri çıktı. Yunan tarafının kendini kurban edecekken kaçtığını; heykelin Truvalılar için değil, Yunan tarafının kendilerini Athena´ya affettirmek niyetiyle yapıldığını anlattı. “Ama bu heykel içeri alınırsa” dedi, “Athena Truva´yı koruyacak, bir daha onu asla kimse işgal edemeyecek. İçeri alamayasınız diye bu kadar büyük yaptılar.” Bu usta yalancı Truvalıları ikna etti. Atı içeri aldılar. Gece çökünce atın içindeki askerler aşağı indi; askerler harekete geçtiğinde, işgal ordularına işaret gönderen bu Sinon idi.

*

Truva Atı, uygarlığın en iyi bilinen metis –düzenbazlık- öykülerinin simgesi.

Truva yerine Türkiye´yi koyarsanız, gözünüzün önünde Sinonlar da canlanır, Laokoon ve Kasandralar da. Televizyonlardan ya da meclis kürsülerinden “Yunanistan ile İspanya AB´ne girdi, uçuşa geçti, ahh AB düşmanları, bakın nelere mal oluyorsunuz” diyen Sinonları sayalım mı? Bunlara karşı “onlar ortak biz pazar” diye direnen Laokoon ve Kasandraları?

“Ulus-devleti kırarsan küreselleşirsin, barışa ve zenginliğe kavuşursun” diyen Sinonlar ile “sakın ha, küresellik dediğin bildiğin emperyalizm” diyen Laokoon ve Kasandraları? Bunlara karşı el birlik edip “ööff istemezükçüler, sıktınız, susun artık” diyen isimsiz kahramanların kahvehane ve çarşı-pazar muhabbeti tadındaki TV propagandalarını anımsatalım mı?

Yıllarca “anayasal vatandaşlık gerek” diyen, bununla kimseyi peşine takamayacağını anlayınca kulaklara hoş gelecek “eşit-vatandaşlık” sözünü keşfedip “eşitleşip özgürleşeceğiz” diye sinsice çalışan Sinonlar ile “bu bölünme, esaret, kölelik yoludur” diye gerçeği haykıran Laokoon ve Kasandralar gözünüzde canlanıyor mu?

*

Laokunlar ile Kasandralar çok. Bunların ses çıkaramaz hale getirilmesini sağlayan tedbirler de pekçok. Elinden kürsü-köşesini almaktan ekmek parasıyla oynamaya, başına olmadık bir dert sarmaktan itibar suikastine uğratmaya, iftirayla ezmekten kasetlemeye kadar… Truvalıların gözünde ise Athena´nın onları korumasına engel olan felaket habercisi baykuşlar!

Sinonlara gelince… Stratejik ve pratik zekalı, büyük iktidar ışığıyla nurlanmış yalancılar… Günümüzde Sinonların yabancı casusluk teşkilatlarınca kodlanmışları, başka ülke elçiliklerince ödüllere boğulmuş olanları, Bilderberginden IMF´sine yabancı tezgahlardan geçmiş olanları muteber, saygın, saygıdeğerler. “Hemen, şimdi, kolay huzur” isteyenlerin müjdecileri!

Bizim izlediklerimiz mi? Elbette Laokun ile Kasandralar ve onların hikayelerinin nasıl zafere yürüyebileceği…

Günün yorumu

Kobani:

PKK, ABD istediği için Milli Görüş ile yollarını ayırdı. PKK’lılar, yönlerini yeniden Pentagon’a çevirdiler.

 

Kobani’de Batılılar, ABD, PKK, PYD, birazda Peşmerge, Suriye yönetimi karşıtları yanyana, buna karşıda İŞİD, Erdoğan yönetimi yanyana duruyorlar.

 

Bu anda Batı’nın, ABD’nin bütün dayanakları ellerinde olan PKK ile diğer Kürt örgütleri beklenen başarıyı sağlayamadılar.

Bütün yayın organları İŞİD püskürtülecek diye pusuda bekliyorlar. Ancak bu ana deyin sonuç yok.

Ancak umutları bitmedi.

 

Buna bağlı olarak bütün Avrupa, bütün Batı elleri ile ABD kamuoyu İŞİD saldırısı beklemekten yorulmaya başladılar.

 

Bu arada İŞİD Türkiye arasındakı çıkar ilişkiside çok azaldı.

ABD İŞİD’in yağ (petrol) üreten kuyularını işlemez duruma getirerek, Türkiye’ye uyarıda bulundu.

Son günlerde Türkiye dışarda geçmişinde yaşamadığı yalnızlığı yaşamaya başladı.

İçeride çarklar eskisi gibi yürümemeye başladı. Bunu AKP’lilerde anlamaya başladılar.

Ancak, Erdoğan yönetiminin düşmesi için halktan çok umut beklemek doğru değildir.

Erdogan, gider, gidecekse, ancak onu getiren güçler götürebilirler.

 

Bunun içinde Erdoğan’ı getirenler, götürebilmek için oyunlarını kurmaya başladılar.

Anlamak gerek, CHP’nin yada MHP’nin iyi yada kötü yönetilmesi Türkiye’de AKP’ye karşı başarıyı getirmez.

 

CHP nereye?

CHP, ABD’deki gizli Papaz Fethullah Gülen’in dümen suyuna girmiş çıkamıyor.

CHP, müslümanlık yarışına girerek oy alayım derken, Atatürkçü oyları kaçırmaya başladı. Bundan öncede PKK’nın oylarını alayım derken oylarını MHP ye kaptırmıştı.

CHP’deki Atatürkçüler’in CHP’yi bırakıp gitmeleri AKP’nin işine yarayacaktır.

 

 

Ülkücüler:

Bu günlerde ülkücüler, yine iki ayrı telden çalıyorlar. Geçmişte sıradan bir kişi iken, üstelikte doğru bir dilekçe bile yazamayacak durumda olan kişiler, geçmişte orda burada ocak başkanı olmuşlar, ceplerinide doldurmuşlardı. Başta Çerkezler, Kürtler, Araplar ocakları bir tuzluk olarak kullanmışlardı. Çerkezler’in dışındaki azınlıklar, ancak Çerkezler’in onaylamaları ile tuzluklara gelebilmişlerdir.

 

Bunlar (gizli Çerkez örgütü), bu ülkü ocaklarını kurulduğundan günümüze deyin soyup soğana çevirmişlerdi. Utanmazlar, şimdide gece-gündüz, yerli-yersiz ülkücüleri eleştirip duruyorlar. Ancak, bu Türk toplumunu iliklerine deyin soyup soğana çeviren Recep tayyip Erdoğan’a, yada onun örgütüne karşı boyunları kıldan ince oluveriyor. Bu kendini bilmezler (gizli Çerkez örgütü) ülkücüleri 12 Eylül öncesinde olduğu gibi yollara döküp, eylemlere karıştırmak istemektedirler. Buda yine bir Çerkez oyunudur.

Nedir bu bizim ülküdaşların bu eski ülkücü geçinenlerden (gizli Çerkez örgütü) çektikleri?

Gerek MHP gerekse ülkücü dernekler bu (gizli Çerkez örgütü)nden ayıklanmış değildir. Onun için baş ağrıtmalarıda sürmektedir.

Ne imiş Devlet Bahçeli AKP’ye karşı gerekenleri yapmıyormuş.

Ne yapsın “tank”larla AKP yönetimini devirsin mi?

Yok kardaş, Amerikan “tankı”na binipte ABD Büyükelçiği’ne gidip para verin ben “ihtilal” yapacağım diyen kişi çoktan öldü (1997).

Sen artık ülkücülerin eski ülkücü olmadıklarını anla, gerisinide ülkücülere bırak, sende elindeki bir oyunu git istediğin bir kişiye ver.

 

MHP’lilerinde AKP’ye karşı, Fethullah Gülen örgütüne yakın durmaları, AKP’yi geriletmeyecektir. AKP bugün eritilebilir, ancak Fethullah Gülen örgütü dış güçlerin Türkiye’deki ayağıdır. Onları eritemezsiniz, onları ancak devlet güçleri eritebilir.

Milli Görüş’te CIA’nın kolu idi, ancak Pentagon şimdilik onları kızağa çekti, eski subayları kızağa çektiği gibi… Şimdi onlar elaltından birleşip, CIA’nın imamına (Fethullah Gülen) karşı “cihat”a giriştiler.

Gerisi gelecek…

Vartanyan, Manukyan, Halıcıyan, Berberyan, Makaryan, Dikran, BabaCAN (cıyan)

Okuyucu için artık yazı yazamıyorum. Yazamıyorum, çünkü yazılacakları olduğu gibi yazsam, karşıma çıkacak olan soru, buda böyle ise, biz kime güveneceğiz diyeceksiniz. Olayları kıvırarak yazsam, yazı ilgi çekici olmayacak. Öyleyse sonucu ne olursa olsun, gerçeği dal ortasından yazayım. Türkiye’de günlük olaylarla uğraşıp duruyoruz. Çoğumuz Erdoğan’ı ne yapsak düşürürüz diyoruz. Yada Muhsin başkan ölmeseydi, yada Türkeş ölmeseydi diyoruz. Bazılarımızda eski yöneticileri özlüyorlar. Yada ah bu yurtta birde bizim ülkücülerimiz yönetime gelse diyorlar. İşin gerçeği gizli… Onu anlayabilmek için belkide özel eğitimden geçmek bile gerekebilir.

Vartanyan idi Murat oldu.
Vartanyan idi Murat oldu.
Alis idi, Sezen oldu. Aramızda geziyor.
Alis idi, Sezen oldu. Aramızda geziyor.
Ahmet Yiğit Yıldırım, Hıristiyan ile Yahudiler'in paskalya baramlarını kutladı.
Ahmet Yiğit Yıldırım, Hıristiyan ile Yahudiler’in paskalya baramlarını kutladı. Fethullah Gülen’in Ermeni olduğunu bile bile bir ülkücü Fethullah gülen’i neden destekler?
Dedesi Kevorkyan idi, torunlarından birisi adını Abdulhamit, diğeride Mücahit koydular. Mücahit'te Abdulhamit'te birer gazete yazarı, CIA'nında işbirlikçileri oldular.
Dedesi Kevorkyan idi, torunlarından birisi adını Abdulhamit, diğeride Mücahit koydular. Mücahit’te Abdulhamit’te birer gazete yazarı, CIA’nında işbirlikçileri oldular.

 

Ben şimdi sizlere, bu gerçeği öylesine sunacağım. Türkiye’de yönetime kim gelirse gelsin, sonuç çok degişemez. MHP gelsede değişmez. MHP, bu gün böylesi güç kullanmaya belende değil. Neden? MHP içindeki geniş bir kesimin özlemleri AKP özlemleri ile üst üste çakışıyorda ondan. CHP gelsede, CHP içinde geniş bir kesimde AKP’nin yaptıklarını başka biçimde yapacak, derin değişiklik yapamayacaktır. Yönetim yine belli ellerde kalacaktır. Ancak söylemler, değişecektir. Bu ne demektir? Açıklamak çok güç, ağır bir iş. Bunu, başkaca anlatayım. Bu gün Erdogan gitse, Kemal Kılıçtaroğlu gelse ne değişecektir? Tepedekiler değişmeyecek, ancak göstermelik, gürültülü biçimde orta tabakadan bazıları görevlerinden uzaklaştırılacaktır. Ya Bahçeli gelse? Bahçeli gelse, değiştirmek isteyecek diye düşünüyorum. Ancak CHP, AKP içinde yerleştirilmiş olan köstebekler, MHP içinde de yerleştirilmiş durumdadırlar, bunlar baş ağrıtacak, gerekirse içerde, yine bölünme bile yaratabileceklerdir. Bu ne demektir ? Büyük bir güç müdür? Bu Erdoğan’ıda başımızda tutabilen güçtür. Atatürk ölür ölmez eyleme geçen, kılık değiştiren bir bağarsak kurdudur. Bu ne demektir? Atatürk öncesi kim kimdir belli idi. Türkler yada Türk birliğini isteyenler, korku yaratanların, bizi bölmek isteyenlerin, işbirlikçilerin üstüne giderek yok edilebiliyordu. Atatürk’ten sonra bu bağarsak kurtlarının biçimi, rengi, duruşu değişti. Bize benzediler. Cami cemaati oldular, hacca gittiler, oruç tutup, şeyhlerinin ellerini öpüyorlar. Bu OLAY gizli kaldı tartışılamadı. Bunun anlamı nedir? Türkiye’de Türk karşıtı azınlıklar, artık, Türk’ün karşısına geçmeyi bırakarak, Türk, üstelikte müslüman kimliğiyle yaşamaya başlamışlardı. Onlar, artık bizim karşımıza Vartanyan, Manukyan, Halıcıyan, Berberyan, Makaryan, Dikran olarak değil, Muhammed, Mahmut, Ömer, Ali, Süleyman olarak çıkıyorlar. Camide imamda oldular, ocaklarda başkanda oldular. Bu az bile Din-ayet işleri Başkanı olanı bile var.

Bunların Türkçe’deki yeri dönmelerdir. Dönmeler, dönerek bize benzediler. O günlerden başlamak üzere bütün partilerin içine sızdılar. Kimisi solcu, kimisi sağcı kimisi aşırı müslüman, kimiside türkçü oluverdiler. Bunun içinde yönetime kim gelirse gelsin, bütün kuruluşların tepelerine sızmış olan dönmeler, etken olacaklardır. Bu ne demektir? Bu gün Arap’tan çok müslümanlık yapan, Türk’ten çok türkçülük yapan, özgürlükçülerden çok özgürlük savunucusu olanlar camilere, okullara, güvenlik güçlerinin içlerine, ayrıca derneklere iyice sızmış durumdalar. Buna birde Çerkez yada Kürt ülkücülerin bu dönmelerle evli olanlarını ekleyin… Bunun anlamı ne ola? Bunun anlamı bu güç (dönmeler) odağındakılar artık, çok donanımlı durumdalar, oyunu belirleyici etkenliktedirler. Bu nedenle başa MHP gelebilsede bu güç (dönmeler) MHP içinde acılar yaratacak, dönmelere karşı önlemler alınmasını engeleyeceklerdir. Bu engellenebilir mi? Engellenebilir, eğer ülkücüler, bilinçli olurlarda, ülkülerine duygularla değil, bilinçle bağlanırlarsa, camide namaz kılar iken bile yanında namaza duranın kim olduğunu bilirse, bu oyun bozulabilir. Yoksa işimiz çok korkuç olacak. ajarı: (ALINTIDIR) Kıl kurdu (Enterobius vermicularis; eskiden: Oxyuris vermicularis), Yuvarlak solucanlar (Nematoda) şubesinden, dünya çapında  yaygın bağırsak paraziti olan bir türdür. Ermeniler Kıl kurduna benzedikleri içinde onlara sağlıkçılık dilinde Kıl kurdu denmektedir. 

ERMENİ – MÜSLÜMAN İŞBİRLİĞİ

HIRISTİYAN+MÜSLÜMAN+YAHUDİ İŞBİRLİĞİNİN ADI: FETHULLAHGÜLEN YAPILANMASI

 

 

Resim

Resim

 

 

Resim

Resim

 

 

 

 

Resim

 

 

 

Resim

 

 

 

Resim

 

Resim

 

 

 

Muhsin Yazıcıoğlu’nu anlayabilenlerden misiniz?

Muhsin Yazıcıoğlu’nu anlayabilenlerden misiniz?

Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili bilinmeyenler, yavaş, yavaş ortalığa yayılmaya başladı. Yayıldıkçada bir yolda yürüyen YEŞİLKUŞAK ORDUSU ÜYELERİNİN birbirlerine attıkları kazıklar ortaya çıkmaya başladı.

Artık Muhsin Yazıcıoğlu’nu kimlerin öldürdüğünü sağır sultan da biliyor.

Bilene deyin orda burada ağzını bozup, öç alacağını söyleyen sözde derviş, sözde akıncı kişilerin tümüde susup kaldılar.

Burada uzun uzadıya işin derinliklerine dalmayacağım.

Muhsin Yazıcıoğlu, müslüman AKP yönetimini  övüyordu. Ona verilen görevde buydu.
Muhsin Yazıcıoğlu, müslüman AKP yönetimini övüyordu. Ona verilen görevde buydu.

Bu an belirtmek istediğim bir gerçek var, oda Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldürülmesinden kısa bir süre öncesine deyin, Roma’nın başımıza diktiği Sayın Abdullah Gül, ABD’nin başımıza diktiği Recep Tayyip Erdoğan, yine eskiden MİT’e sonradan da CIA’ya geçmiş olan FethullahGülen ile arası çoooook iyiydi.

Adı geçen bu kişilerle beklemesiz, doğrudan görüşebilen birisi idi. Recep Tayyip Edoğan ona “Muhsin kardeşim” derdi.

Bu kesimler (R.T.Erdoğan, Fethullah Gülen, Veli Küçük) Muhsin Yazıcıoğlu’nu tepe tepe kullandılar. Ancak ne olduysa oldu, ölmeden çok az bir süre önce Recep Tayyip Erdoğan la arası açıldı. Çok gecikmedi, yediği kazığın acısı ile aldı Nizami alemcileri karşısına, yumdu gözünü Recep Tayyip Erdoğan yönetimine verdi veriştirdi.

Muhsin Yazıcıoğlu,  o günlerde gizli kalması gerekenleride azıcık, sözde Allah Yolu’nun yolcusu olan arkadaşlarına anlatmıştı. Bedelinide Recep Tayyip Erdoğan ona ağır ödetti.

Recep Tayyip Erdoğan: “Sen misin beni eleştiren ey iyilik bilmez, seni yurt dışında örgütleyen biziz, yeter artık, susss” dedi.

Sonrasını “Kürt olmakla övünen eşi anlatıyor: “Muhsin Yazıcıoğlu AKP’ye Yeşil Kuşak Müslümanları’na çok iyilikler etti, Recep Tayyip Erdoğan (iktidar) bunun karşılığında ona iyilik etmedi”.

Bunuda Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi dedi.

Resim

Geçen 5 yıllık süreçte dertlerini anlatamadıklarını, hiç kimsenin kendilerini anlamak istemediği belirten Yazıcıoğlu şöyle konuştu: “Buradan Türkiye’yi yönetenlere sesleniyorum; Sizler canınız istediği zaman her şeyi nasıl yaptığınızı gözümüze soka soka gösterdiniz. Görüyoruz ki, 17 Aralık’tan sonra sizlerin canı acıdığı zaman neler yapıyormuşsunuz, nelere kadirmişsiniz. Ama 5 yıllık süreçte 12 çocuk var, onların gözyaşlarını, bizlerin dertlerini bir nebze olsun telafi etme yoluna gitmediniz. Sayın Bülent Arınç 17 Aralık’ta aynen şöyle bir cümle kurdu ve televizyonun başında izlediğimde yüreğim acıdı. Şunu söylüyordu; ‘Yasaları çiğneyen, yasalara aykırı hareket edenlerle ilgili gereken yapılacaktır.’ Peki ben de buradan söylüyorum. Bizim 5 yıl önceki yasaları çiğneyen sayın ulaştırma bakanıyla ilgili, sizin bürokratlarınızla ilgili ne yaptınız? Çok kızgınım, çok üzgünüm, aynı zamanda bir din kardeşi olarak gördüğüm insanlara son derece kırgınım. Sizin canınız acıdığı zaman yasaları çiğneyenlere nasıl muamele ediyorsanız, bize gelince yasaları çiğneyenlere neden aynı muameleyi reva görmediniz? İlla sizin canınızın acıması mı gerekiyor? Vatandaşın canı acıdığı zaman nerdesiniz? – Muhsin Yazıcıoğlu size gerçek manada kardeşlik yapmıştır. Ama siz Muhis Yazıcıoğlu’na kardeşlik yapmadınız, yapmamaya da devam ediyorsunuz.”

Bu son sözleri iyi irdelediğinizde ‘İSLAM KARDEŞLİĞİ ADINA MUHSİN’İ KULLANDIKLARI açıkça söylenmiştir.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi bundan açık konuşamaz, ancak eşinin “Allah rıza”sı için MIT’ce kullanıldığını söylemesini beklememek gerekir.

Muhsin Yazıcıoğlu’nu büyütmeye gerek yok. Onun arkasından gidenlerede önem vermek gerekmez, onları örgütleyen, düzene sokan, MIT idi, onları “Ya Allah Bismillah, Allahuekber” diye AKINCI, DERVİŞ yapanda MIT idi. Sonunda yeri geldi, fetva alındı, gereğide yapıldı.

Burada onun ÇERKEZ olmuş olması, eşinin ERMENİ-KÜRT olması önemli değil, önemli olan çevirdikleri dolaplardı.

Muhsin ne geçmişte nede son döneminde bir kerecik bile olsa oyunkuran olmamıştı. O yaşamında oyun kuranlara dayanak olmaktan öte gidemedi.

O kendisini sürekli bir kurnaz tilki sanarak yaşadı. Ülkücülük yıllarından tanıdığı bazı güvenlikçilerin ona verdiği bilgilerle, ABD güdümlü yönetimden yararlanmak isteyince, islama uyumlu biçimde “fetva” çıkarılarak, yaşamına son verildi.

Muhsin, sürekli olarak kendisini yasalardan üstün görürdü. Çünkü Onun elinde istediği gibi kullanabileceği ‘Ya allah bismillah, Allahuekber” diyen “mücahitleri” vardı.

Kimki “şeriat”a ters düşerse onun yaşadığı bölgedeki BBP sine bağlı Nizam-i Alemci ‘mücahit”ler, baskı yapıyor, yada başına sıkıyorlardı.

Muhsin Yazıcıoğlu’de tepede oturmuş kardeşlikten söz ediyordu.

Yine ilginç bir durum, Muhsin Yazıcıoğlu öyle böyle seçim döneminde al-ver yaparak kendisini yıllardır eleştirdiği talancı partilerden birinden seçtirebiliyordu. Bunun içinde kendi arkadaşlarını ise birer dayanak olarak kullanıyordu.

Muhsin Yazıcıoğlu, MIT’e “ALPERENLER’in kapısını açmasının karşılığında torbalarında akçalar ile belgeler biriktiriyordu. Yoluda Alllah yolu idi.

Acı ancak, 7-8 yıl bu ülkede Türk karşıtlığı yapan Recep Tayyip Erdoğan yönetimine arka çıkan Muhsin Yazıcıoğlu, nedense ölmeden önce, Recep Tayyip Erdoğan’ın vurguncu olduğunu ileri sürdü.

Nerede bir islamcı eylem varsa altından Muhsin Yazıcıoğlu’nun sözde Nizam-i Alemcileri çıkıyodu, sonrada Muhsin Yazıcıoğlu ortalığa çıkıp yüzü kızarmadan, ben duymadım ben bilmiyorum diyebiliyordu.

Muhsin Yazıcıoğlu, çok yönlü çalışan bir yeşil kuşak değirmencisi idi. Muhsin Yazıcıoğlu eğer doğru dürüst birisi olsa idi:

– Yıllarca derneklerindeki çok gençlerin, Veli Küçük’e bağlı olduklarını biliyorsada, neden göz yumuyordu?

-Yurt içinde, yurt dışında CIA ile işbirliği etmekte olan Fethullah Gülen örgütüne neden arka çıkmakta idi?

Yurt içindede, yurt dışındada bir sürü camisinide derneğinide MİT kuruverirken, bunun bir karşılığının olacağını neden bilemedi?

Bende bundan öteye, bazı bilgileri ortaya dökemem, şimdilik bunları yazabiliyorum.

İlgili bir bağlantı:

Muhsin Yazıcıoğlu ölümüyle ilgili belge paylaştı

27 Mart 2014 Perşembe 18:30Savcı Zekeriya Öz kendisine Muhsin Yazıcıoğlu cinayetiyle ilgili gelen belgeyi Twitter’a paylaştı.

17 Aralık yolsuzluk operasyonunun sonrasında Bolu’ya düz savcı olarak atanan savcı Zekeriya Öz, helikopter kazası sonucu hayatını kaybeden ancak ölümüyle ilgili iddialar ortaya atılan Muhsin Yazıcıoğlu hakkında kendisine gönderilen bir mesajı takipçileriyle paylaştı.   Son olarak, sosyal medyada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili emir verdiği iddia edilerek 25 Mart’ta bir ses kaydı paylaşılacağı söylenmişti. Böyle bir kayıt yayınlanmadı ancak konu ile ilgili Ergenekon Davası’nda pek çok gizli tanık kullanmasıyla tanınan Zekeriya Öz çok tartışılacak bir tweet paylaştı.

Tweette; Muhsin Yazıcıoğlu’nun AKP’ye katılmayı reddettiği ve elinde AKP- İran aleyhine kozmik bilgiler arşivlediği öngörüsünün olduğu belirtiliyor. Keş Dağları üstünde F-4 uçaklarının Yazıcıoğlu’nun bulunduğu helikopterin yakınından geçerek basınç oluşturduğu, türbülansa sokarak helikopterin düşmesine neden olduğu iddia ediliyor.   KOORDİNATLARIN GİZLENDİĞİİDDİA EDİLDİ   Olaydan 2 saat sonra Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düştüğü yerin koordinatlarının Başbakanlık’a ulaştığı ancak “İrancı Bakan” olarak tanımlanan Bakan tarafından bilgilerin herkesten gizlendiği iddia ediliyor.   Tweette “Ampullerin efendisi” diye tanımlanan Başbakan Erdoğan için ise; Yazıcıoğlu için “Bırakın ölsün” dediği öne sürülüyor.   Zekeriya Öz’ün paylaştığı o twette çok çarpıcı bir iddia da yer alıyor. Suriye’de geçtiğimiz günlerde düşen uçağın içinde bulunan iki pilotun Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düşmesine neden olan 2 pilot olup olmadığı soruluyor ve bu konuya da sıranın geleceği belirtiliyor.   İşte Zekeriya Öz’ün paylaştığı o tweet: .

Kaynak : http://www.sonkale.org/muhsin-yazicioglu-olumuyle-ilgili-belge-paylasti-h230665.html

Erdoğan’dan Yazıcıoğlu için ‘Bırakın ölsün yav’

17 Aralık yolsuzluk operasyonunun sonrasında Bolu’ya sürgün edilen başsavcı vekili Zekeriya Öz, Büyük Birlik Partisi (BBP) eski Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaşamını yitirdiği helikopter kazasına ilişkin çok aşırı konuşulacak bir ileti paylaştı.

Zekeriya Öz’ün Twitter’daki resmi hesabından “gelen bir tweet” diye paylaştığı “Yazıcıoğlu’nu ortadan kaldıran İrancı bakan kimdi” başlıklı notta çarpıcı iddialar yer alıyor.

AKP Hükümeti dönemindeki yolsuzlukların, öteki hükümetler dönemindeki yolsuzluklara rahmet okutacak bir hale geldiğini belirtildiği notta şu iddialara yer veriliyor:

“Muhsin Yazıcıoğlu’nu AKP’ye katarak gelecekte herhangi alternatiflik bir kaygı taşımak istemeyen Ampüllerin Efendisi, Muhsin Başkan’dan gelen ‘ret’ cevabı sonrası adeta çıldırmıştı. (Sen kim oluyorsun?) … Ve Muhsin Başkan’ın AKP-İran aleyhine edindiği kozmik teferruatları arşivlediği ve bir takım yerlere sızdırıldığı öngörüsü AKP’de sonun başlangıcı olabilirdi.”

İki F-4 uçağının Yazıcıoğlu’nun helikopterin çok fazla yakınından geçerek hava basıncı oluşturduğu ve helikopteri türbülansa sokarak düşürdüğü ileri sürüldüğü notta, azalma gösteren helikopterin koordinat bilgilerinin Başbakanlığa ulaşmasına karşın, babası 35 yıl İran’da kalan meşhur bakanın bu teferruatları gizlediği, “Ampullerin Efendisi”nin de koordinatlara bir göz gezdirdikten sonra “Bırakın ölsün yav” dediği, bunun da söz konusu bakanı sevinçten çılgına çevirdiği iddia ediliyor.

Notta yer sektör ve çok fazla konuşulacak iddialardan bir tanesi şöyle:

“Keş Dağları üstünden kendisine bildirilen rota üzerinden uçarak, bilmeden Muhsin Başkanı’nın helikopterinin düşmesini sağlayan o iki pilot, Suriye’de Esed rejiminin vurarak düşürdüğü 2 pilot mu?”