Ülkü Ocağı, kuruluşundan kısa bir süre sonra CİA'nın gözetimine girmişti. Ülkü Ocakları kendilerini azınlık olarak gören, Ermeni, Çerkez, Kürt kesiminin eline geçti. Biz bütün olup bitenleri burada anlatarak ulusumuzu aydınlatıyoruz.
Burası Türkiye, dış güçler Türkiye’de ortak olarak tarikatları seçtiler.
Tarikatı eleştirene komiserden tehdit: Azrailin olur canını alırım
Kayseri Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürü Metin Tanrıver’in “Hiçbir kimse ya da örgüte, hele hele hiçbir cemaate ya da tarikata, hiçbir şıha ya da şeyhe bağlı olmayacaksınız. Bağlı olacağınız tek bir yer vardır, o da devlettir” uyarısından bir kaç gün sonra, Sivas Kangal’da görevli bir komiser, Menzilciler tarikatını eleştiren bir paylaşım yapan vatandaşı sosyal medya üzerinden tehdit etti.
Yayınlanma günü: 25 Temmuz 2018 Çarşamba, 06:58
Gizli FETÖ’cü olduğu anlaşıldı.
Sosyal medya hesabında Menzil Cemaati’ni eleştiren bir video paylaşan Nuri Başkapan, Sivas Kandal’da görev yapan bir komiser tarafından ölümle tehdit edildi.
Bunun üzerine daha önce Sivas Kangal İlçe Emniyet Müdürü olan, şimdi ise Sivas Kangal’da komiser olarak görev yapan Ahmet Aker, Nuri Başkapan’ı ölümle tehdit etti. Menzil Cemaati’ni eleştiren videoyu paylaşan Nuri Başkapan’a, “Adım Ahmet Aker sivasta komserim senin azrailin olur canını alırım”şeklinde yorum yazdı.
Başkapan’ın adresini isteyen komiser Ahmet Aker, Menzil Cemaati’ni destekleyen şu yorumda bulundu: “Bu gün ki durumu fırsat bilip tarikat ve cemaatlere saldıranların hiç birinde iyi niyet aramam kimin ne maksadı varsa ortaya çıkarmasınıda gereğini yapmasını da bilirim.”
Tehditler üzerine Nuri Başkapan, komiser hakkında suç duyurusunda bulundu.
Alman iç istihbarat teşkilatı BfV’nin Başkanı Maassen, AKP’ye yakınlığıyla bilinen UETD’nin faaliyetlerinin anayasal düzen ile uyumlu olmadığını belirterek, kuruluşun iç istihbaratça izlendiğini açıkladı. Maassen, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’ni (UETD) milliyetçi bir grup olarak tanımladı ve Almanya’nın özgürlükçü, demokratik düzeniyle uyuşmadığını söyledi. Maassen, “Peki UETD’yi gözlemliyor mu?” sorusuna ise “Evet” yanıtını verdi.
Yayınlanma tarihi: 25 Temmuz 2018 Çarşamba, 10:10
Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, ülkesindeki tehditlerin çok yönlü olduğunu ve yabancı terör zanlılarının kararlı ve hızlı bir şekilde sınır dışı edilmeleri gerektiğini söyledi.
Seehofer teşkilatın 2017 yılı raporunu Berlin’deki Federal Basın Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısıyla tanıttı.
Almanya’nın iç istihbarat birimi olan Anayasa Koruma Teşkilatı (BfV), AKP’ye yakınlığıyla bilinen Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin ( UETD ) Almanya’daki faaliyetlerinin izlendiğini açıkladı.
BfV Başkanı Hans Georg Maassen, kurumun 2017 yılı raporunun açıklandığı basın toplantısında, UETD hakkında eleştirel ifadeler kullandı. “UETD’yi milliyetçi bir grup” olarak tanımladıklarını söyleyen BfV Başkanı Maassen, “UETD’yi özgürlükçü, demokratik ilkelerin oluşturduğu anayasal düzen ile uyumlu olmayan bir grup olarak değerlendiriyoruz” dedi.
Maassen, “Peki UETD’yi izliyor musunuz?” sorusuna da “Evet” yanıtını verdi.
Geçmişte muhalefet partilerinin, UETD’nin iç istihbarat servisi tarafından “izlemeye alınması” yönünde yaptığı çağrılar, hükümet tarafından kabul görmemişti.
BfV’nin bugün açıklanan 2017 raporunda ise UETD’nin kuruluş statüsünde, herhangi bir siyasi amaç gütmeyen sivil toplum kuruluşu görüntüsü verdiği, ancak gerçekte ise AKP’nin lobi kuruluşu gibi hareket ettiği belirtildi.
UETD’nin 29 Şubat 2016 tarihli kongresine dönemin Bakanları Volkan Bozkır, Fatma Betül Sayan Kaya ve Suat Kılıç da katılmıştı.
MİT bu işi eline ayağına bulaştırdı. MİT başkanı HAKAN FİDAN çok çabuk görevini bırakmalıdır.
“AKP çıkarlarını savunuyor”
Köln merkezli UETD’nin AKP iktidarının çıkarlarını savunduğuna işaret edilirken, “UETD, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gayriresmi yurt dışı örgütlenmesidir” denildi.
16 Nisan 2017 tarihindeki anayasa referandumu sürecine de değinilen raporda, “UETD, Almanya’da yaşayan ve seçme hakkı olan Türklerin, tartışmalı değişikliklerin kabulü doğrultusunda oy vermeleri konusunda sert bir kampanya yürüttü” ifadesi kullanıldı.
Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla Saraybosna’da düzenlenen genel kurul toplantısında UETD ismi Uluslararası Demokratlar Birliği (UİD) olarak değiştirilmişti.
Raporun 2017 yılına ışık tuttuğuna, bu nedenle “UETD” ismine yer verildiğine dikkat çeken yetkililer, isim değişikliğinin, ilgili kuruluşun izlendiği gerçeğini değiştirmediğini kaydetti.
BfV raporunun UETD ‘ye ilişkin bölümünde 18 Şubat 2017’de dönemin Başbakanı Yıldırım’ın Oberhausen seçim mitingiyle ilgili broşür de yer aldı.
BfV raporunun UETD ‘ye ilişkin bölümünde 18 Şubat 2017’de dönemin Başbakanı Yıldırım’ın Oberhausen seçim mitingiyle ilgili broşür de yer aldı.
AKP’li Mehmet Ali Şahin’in UETD ziyaretinden bir kare
MİT’e sitem
BfV Başkanı Maassen Berlin’deki basın toplantısında ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatı’nın ( MİT ) Almanya ‘daki istihbarat faaliyetleri konusunda “endişeli” olduklarını ve bu nedenle bu yıl açıklanan raporlarında bu faaliyetlere kapsamlı bir şekilde yer verdiklerini söyledi.
Maassen, “Bu faaliyetler bizde endişeye yol açıyor. Çünkü bu faaliyetler, espiyonaj nedeniyle bazı kişilerin Almanya’da tutuklanması ve yargılanması noktasına geldi. Raporumuzda bu endişe ifade buluyor” diye konuştu.
MİT’i “partner” olarak tanımlayan, özellikle radikal İslam, terörizm ve PKK konularında Türk istihbaratı ile işbirliğine ihtiyaç duyduklarını söyleyen Maassen, “Öte yandan Türk istihbaratının Almanya’da istihbarat faaliyetleri yürütmesi bizim açımızdan kesinlikle kabul edilemez”” sözlerini kaydetti.
BfV; Rusya, Çin ve İran’ın yanı sıra ilk kez geçen yıl Türkiye’nin Almanya ‘da yürüttüğü istihbarat faaliyetlerini rapora dahil etmişti. Bu faaliyetlere raporunun “Espiyonaj ve Diğer İstihbarat Faaliyetleri” başlığı altında yer veren BfV, MİT’in gözetim altına alındığını açıklamıştı. BfV’nin bu yıl açıklanan raporunda Türkiye’nin Almanya’daki faaliyetleri yine aynı başlık altında yer aldı.
Raporda, MİT’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kontrolünde olduğuna ve Almanya’daki farklı Türkiye temsilciliklerinde akredite görevlileri bulunduğuna dikkat çekilirken, söz konusu görevlilerin, “Türkiye toplumunun ötesinde Almanya’da kamuoyu oluşum sürecine de nüfuz etmeye çalıştıkları” belirtildi.
Raporda ayrıca MİT’in yurt dışındaki asli görevi “muhaliflerin ortaya çıkarılması” olarak ifade edildi, en yüksek önceliğinin de Gülen yapılanması olduğu aktarıldı.
Şubat 2017’de MİT’in Almanya’daki Gülen yapılanması hakkında Alman makamlarına ilettiği dosyanın hatırlatıldığı raporda şu değerlendirme yapıldı:
“Listede yer alan verilerin kapsamı ve kalitesi, Türk istihbaratının Almanya’da bulunan ve Gülen hareketi mensubu oldukları iddia edilenler hakkında sistematik olarak bilgi topladığını ve bunun için insan kaynağını kullandığını belgeliyor.”
Raporda ayrıca bilgi edinme faaliyetleri kapsamında Türk devletinin artan oranda diasporadaki kurumlarını kullandığına dikkat çekilerek, Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği’ne (DİTİB) işaret edildi.
UID’den tepki: Yüz kızartıcı bir olay
Uluslararası Demokratlar Birliği ( UID ) Genel Başkanı Bülent Bilgi , Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) tarafından izlendiklerinin ortaya çıkmasına tepki göstererek “Hukuk devleti olarak bildiğimiz Almanya ‘nın böyle bir karar alması Almanya adına yüz kızartıcı bir olay.” dedi.
Genel merkezi Almanya ‘nın Köln kentinde bulunan eski adıyla Avrupalı Türk Demokratlar Birliği ( UETD ), yeni adıyla UID ‘in Genel Başkanı Bilgi, AA muhabirine açıklamada bulundu.
Alman yasalarına ve Alman anayasasına karşı kurumlarının şimdiye kadar hiçbir faaliyette bulunmadığının altını çizen Bilgi, şöyle konuştu:
“Hukuk devleti olarak bildiğimiz Almanya ‘nın böyle bir karar alması Almanya adına yüz kızartıcı bir olay. Eski adıyla UETD , yeni adıyla UID ‘in Alman yasalarına ve Alman anayasasına karşı kurum olarak hiçbir faaliyeti bulunmamaktadır. UID her zaman tüm yöneticileriyle birlikte Alman anayasasına saygılıdır. Ne söylemde ne de eylemde takibi gerektirecek bir faaliyette bulunmamıştır. Bu Almanya için utanç verici bir olaydır.”
Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da çalışmalarına aynı şekilde devam edeceklerini vurgulayan Bilgi, gerek Almanya gerekse dünyanın başka bölgelerinde yaşayan azınlık ve ezilmişlerin haklarını savunmaya devam edeceklerini belirterek, şunları kaydetti:
” Almanya sadece siyasetçileriyle değil toplumsal anlamda da çok tehlikeli bir alana kayıyor. Almanya tam olarak faşist olmasa da prefaşist bir döneme girmiş bulunuyor. Bunu sadece ben söylemiyorum akademisyenler de bunu aynı şekilde ifade ediyor. Almanya çok tehlikeli bir alana kayıyor, onunla birlikte sadece kendisini değil tüm Avrupa’yı çok tehlikeli bir alana kaydırıyor. Bu kabul edilebilir birşey değil yani Almanya ‘daki demokratik güçlerin bu eksen kaymasına karşı durmaları gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Mayıs’ta Saraybosna’daki Zetra Olimpiyat Salonu’nunda Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin ( UETD ) 6’ıncı Olağan Genel Kurulu’na katılarak Avrupalı Türklere Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’dan seslenmişti.
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin ( UETD ) yapılan genel kurulunda Balıkesirli Bülent Bilgi MKYK ardından MYK listesine girdi ve yapılan görev dağılımında önemli olan Genel Sekreterlik görevine getirildi.
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin ( UETD ) yapılan genel kurulunda Balıkesirli Bülent Bilgi MKYK ardından MYK listesine girdi ve yapılan görev dağılımında önemli olan Genel Sekreterlik görevine getirildi. Avrupa’da yaşayan Türk yurttaşlarının 2004 yılında dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşvikiyle Köln merkezli kurulan bir sivil toplum kuruluşu olan Avrupalı Türk Demokratlar Birliği ( UETD ) genel kurulunu yaptı. Zafer Sarıkaya’nın Başkanlığa getirildiği kongrede Balıkesirli olan ve Balıkesir AK Parti Milletvekili Aday Adayı da olan Bülent Bilgi önemli bir göreve getirildi.
2016 ile 2018 arasında UETD Genel Başkanlığı görevini üstlenen Zafer Sırakaya ise 24 Hazian seçimlerinde AKP’den İstanbul Milletvekili seçilerek Meclis’e girdi.
2012 yılından sonra nerede ise sık-sık görüştüğüm bir mit köstebeği ile birlikte Türkiyedeki gelişmeleri AKP’nin yükseliş nedenlerini konuşur iken, birden bire bana AKP’nin durumu iyide, CHP çok yaman durumda dedi.
Neden dedim. “Bu Kılıçdaroğlu milli değil, ancak Deniz Baykal milli” dedi. “Baykal iyi bir yurtsever” dedi.
Bende çok sert biçimde “Kılıçdaroğlu’da yurtseverdir” dedim.
Köstebek “Kılıçdaroğlu sonuçta bir Ermeni, Baykal Türk’tür, siz neden Türk’ten yana değilsiniz”, dedi.
Bende ona dönüp” “ Baykal dediğin kişi, AKP yöneticilerinden biri olan Bülent Arınç’ın halasının oğludur. Oda sonuçta Ermeni kökenlidir” dedim.
Sonuçta köstebek, bin dereden su getirip, Baykal’ı öve öve bitiremedi. “Birde o yeri geldiğinde partisini bile yok sayıp AKP ile uyumlu olabiliyor” dedi.
Bu neden böyle oluyor diye sorunca köstebek sustu.
Ben “ Bak koçum bu Deniz Baykal ile ilgili MİT’in elinde çok belgeler var. O MİT’ten korkup, sürekli Erdoğan’ı kurtarmaktadır, çünkü mit’in esiridir, bu nedenlede Kılıçdaroğlu Türkiye’ye gereklidir” dedim.
O günlerdede, AKP liler Deniz Baykal’a çok olumlu bakıyorlardı.
Şimdi gelelim günümüzün konusuna!
Bu günlerde MİT’in köstebekleri gece gündüz Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı basın-yayın üzerinden saldırılar düzenliyorlar. Üstelik “Kılıçdaroğlu Ermenidir” diyorlar. İyide AKP’de de sayısız Ermeni var, ona ne demeli?” diyorum.
MİT geçmişte Kılıçdaroğlu’na karşı Deniz Baykal’ı, şimdilerdede Kılıçdaroğlu na karşı Muharrem İnce’yi koruyor.
Sabah gazetesi: Muharrem İnce Ana Muhalefet diyor.
Bence MİT’in elinde M. İnce ile ilgili iyi belgeler var. O CHP’de başa gelirse onu ellerinde oynatabileceklerini düşünerek, ona görede ona arka çıkıyorlar.
Bütün basın yayında AKP’li yazarlar-çizerler gece gündüz “CHP değişmelidir, Muharrem İnce AKP’ye uyumludur” diyorlar.
Ben CHP’li delegeleri buradan uyarıyorum. Seçimi AKP, oy çalarak kazandı. AKP’yide M. İnce kutladı, akladı. Gerisini siz düşünün…
FETÖ, ABD’deki Türk camilerinin gerçek yüzlerini gösteriyor
AKP, geçmişte FETÖ ile iç içe idi. Fetöcüler, AKP ile iç içe idiler, devletin bütün gizli işlerini bildikleri için, şimdi eski ortaklarından öç alıyorlar.
Camilerin birer “istihbarat” yerleşkeri olduğu bir gizli olayda değil. Fetöcüler, şimdi bu bilgileri ortalığa saçıverdiler.
Bu camileri bulundukları yerlerde dış “istihbarat”la ilişkilendirenlerde, geçmişte Erdogan’ı destekleyen Fetöcülerdi. Ellerinde sağlam bilgiler vardı. Bu olayı bende Franc adında bir “istihbarat”çıdan duymuştum.
Fetöcüler geçen yılda Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa’da da bu bilgileri adı geçen yerlerin gizli bilgi toplama Kuruluşları’na (istihbarat) bildirdiler. Bu arada Milli Görüş camileri içinde bunu söylüyorlar.
Bütün bunlar doğrudur. Biz bunların yanlış işler olduğunuda yıllardır söylemekteyiz.
Amerikan Fox medya grubu, FETÖ firarilerinin yorumlarına dayanarak ABD’de Diyanet‘e bağlı camilerin Türk istihbaratı için bilgi topladığını ve FETÖ bağlantılı kişileri takip ettiğini iddia etti.
Giriş Tarihi: 19.7.2018 23:03 Güncelleme Tarihi: 19.7.2018 23:28
ABD’deki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) firarileri, sağ görüşleriyle bilinen Amerikan medyasına demeç vererek Amerika Diyanet Merkezi (DCA) başta olmak üzere ülkede Diyanet’e bağlı camileri hedef gösterdi.
Amerikan Fox medya grubunun internet sitesinde Hollie McKay imzasıyla yayınlanan “Muhalifler, Türkiye’nin ABD’deki camileri siyasi oyunlara ve düşmanlara yönelik ajanlık için kullandığını söylüyor” başlıklı makalede, CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan‘ın “kendi İslamcı milliyetçiliğini” yurt dışındaki camiler üzerinden yaymaya çalıştığı iddia edildi.
Amerika, Avrupa, Arab topraklarında yaşayan göçmen Türkiye kimliği taşıyanların yüzde kaçı erkek-erkege yada bayan bayana ilişki içinde yaşıyorlar? Biliyor musunuz?
Müslüman Türkiye’nin öbür yüzü!
Zeynep Oral
zeynep@zeyneporal.com
Derin devlet – derin aile
19 Temmuz 2018 Perşembe
Derin devlet sözünü görüp, faili meçhul cinayetlerden ya da şu sıralar fazlasıyla popüler olan Adnan Hoca’cılarla FETÖ’cüler karşılaştırmaları yapacağımı sanmayın… Hayır. Konumuz, her yeni açıklamayla hop oturup hop kalktığımız, “Türkiye’nin utancı” diye haykırıp, bir süre sonra unuttuğumuz; yeni bir açıklamayla, “çocuk anneler vahşeti” ortaya çıktığında yeniden ayaklandığımız sonra yine unuttuğumuz “ensest”… Türkiye’de son 6 yılda, 18 yaşından küçük 119.046, yaklaşık 120 bin kız çocuğun anne olduğunu açıkladı CHP Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi birkaç gün önce. 15 yaşından küçük çocuklar tarafından dünyaya getirilen bebek sayısı 2 bin 215. Kaybolan kız çocukları, taciz saldırısına uğrayan çocuklar, yılda 400-500 çocuk hamilenin getirildiği hastaneler; bunları kayıtlara geçirmeyen görevliler; soruşturmayı engelleyen başhekimler; ihbar edeni sürgüne yollamalar… Medyaya düştüğü an kıyameti koparıyor sonra unutuveriyoruz. 14 yaşındaki kız çocuk doğumda “Hem dayım, hem abim tecavüzetti” diyor; yine veryansın ediyoruz sonra yine unutuyoruz… Ve hiçbir şey değişmiyor.
Bizler unutsak da bunlar var. Ve bunlar toplumun güncel yaşamının bir parçası… Peki değişmeyeni nasıl değiştireceğiz!?
Ailenin karanlık yüzü
Önümde müthiş bir kitap var: “AileninKaranlık Yüzü: Ensest.” (Metis Yayınları) Yeni çıktı üç bilim insanı, akademisyen Alanur Çavlin, Filiz Kardam, HanifeAliefendioğlu tarafından 18 uzmanın araştırma, uygulama ve gözleme dayanan birikimleriyle hazırlandı. Türkiye’deki durumu ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. Durumu saptıyor; ayrıntılarıyla koşulları örnekleri irdeliyor ve asıl önemlisi önerilerde bulunuyor, yol gösteriyor, yapılması gerekenin altını çiziyor…
Birkaç satırbaşıyla bu kitabın vurguladığı noktaları özetliyorum:
– Ensest toplumsal bir sorundur. Ağır ceza gerektiren insan hakkı suçudur.
– Her çocuğun kendini güvende hissedeceği onu anonim kötülüklerden koruyacağına inanılan aile ortamında gerçekleşir.
– Ailenin mahremiyetini arkasına alarak gizlenir ve sürdürülür. Elbet bu ataerkil iktidarların kanatları altında sağlanır…
– Çocuğun kendisini olayın suçlusu olarak görmesi olayın ortaya çıkmasını önler. (Anımsayın: “Ben imamım benimsözüme mi yoksa sana mı inanırlar” laflarını duyduk tecavüzcü imamlardan…)
– Devleti ailenin babası; aileyi toplumun mikrokozmosu olarak gören cinsiyetci tutum, hukuktan, ders kitaplarından medayaya, televizyon dizilerine her alana egemendir…
Annenin rolü
Kitabın birkaç önemli yanı var: Mağdur olan çocuğun tarafını tutarak yazılmış olması… Ayrıntılı bilgiye ve derinlemesine incelemeye yer vermesi… Ailedeki rolleri sorgulaması… Çözüm önerileri getirirken de olayın çok yönlülüğüne dikkati çekmesi.
Zihniyet değişikliği kaçınılmaz: Kadını da çocuğu da bir birey olarak ele almadığımız, kabul etmediğimiz sürece bu rezilliği geriletmek çok zor. Ancak ve ancak kadını ve çocuğu birey olarak kabul ederek ve ettirerek çözüm yolları arayabiliriz.
Kadını siz sadece aile içindeki rolüne hapsederseniz; ensest olayı karşısında onu da “suç ortağı” olarak kabul edersiniz… Oysa yanlış! Bu kitapta kadınların konumunun, erkeklerle eşitsizliğinin, onun çocuğunu koruyamamasına yol açması; yaşanan travmadan nasıl etkilendiği de ortaya konuyor.
Tüm rehber öğretmenler okumalı
Kitabı hazırlayanlardan Filiz Kardam, “Türkiye, altına imza attığı çocuk haklarınailişkin uluslararası sözleşmeleriyerine getirmeli. Bu sözleşmelere uygunprogram yapılanmasını gerçekleştirmeli.Ancak o zaman bu sorunu ciddiye aldığınıortaya koyar” diyor… Görüyorsunuz çok şey değil, öncelikle verdiğimiz sözü yerine getirmeyi istiyoruz!
Kitabın tüm yazarları vurguluyor: Aile bireyleri, akrabalar, öğretmenler, sağlık personeli, avukatlar, hâkimler, güvenlik güçleri, medya çalışanları, sivil toplum kuruluşları ama en çok en çok kamu otoritesinin yükümlülükleri var ensest olayından.
Benim diyeceğim ise şu: Bu yol gösterici kitabı eğitim sistemi içindeki herkes okumalı. Tüm rehber öğretmenler, Eğitim Bakanı… Mümkünse tüm bakanlar… Zor ama yine de söyleyeyim: Meclis’teki herkes… Yeni rejimde Meclis görevlerinin çoğu Cumhurbaşkanı’na devredildiğine göre, devletin başı da okumalı.
24 Haziran seçimlerinde sonuçları aktaramadığı için eleştirilere maruz kalan Adil Seçim Platformu, skandal bir açıklamaya imza attı. Seçime ilişkin rapor yayınlayan Platform, seçim öncesinde deneme yapmadıklarını söyledi.
24 Haziran’daki seçimlerde sonuçların aktarılmasında yaşanan sorunlarla ilgili eleştirilen Adil Seçim Platformu’nun (ASP), seçime ilişkin yayınladığı kapsamlı raporunda “ASP uygulamasında seçim öncesinde deneme ve simülasyon çalışması gerçekleştirilmediğinden, olası aksaklıklar önceden telafi edilememiştir” dendi.
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, HDP ve bazı sivil toplum kuruluşlarının desteklediği Adil Seçim Platformu, 24 Haziran’daki seçimlere 415 bin sandık kurulu üyesi ve 295 bin müşahit görevlendirmesi yaptığını belirtmişti.
’24 Haziran Adil Bir Seçim Oldu mu?’ başlıklı bir rapor yayımlayan ASP, son olarak 24 Haziran’la ilgili seçmenlerin beklentisini karşılayamadıkları için özür açıklaması yapmıştı.
Seçim günü saat 17.55 itibariyle tutanak göndermeye başlandığını ve toplam 79 bin 914 tutanağın sisteme yüklendiği belirtilen raporda, tutanak göndermede sıkıntılar yaşandığı da aktarıldı.
ALTYAPIDA ENTEGRASYON PROBLEMİ
Rapora göre, oy verme işlemi tamamlandıktan sonra platform üyesi siyasi partilerin, veri akışının başlamasının ardından yaşanan Adil Seçim uygulaması altyapısıyla entegrasyon problemleri de görüldü. Bu sebeple sandık başlarından gelen seçim sonuçlarını karşılaştırarak yayınlama sisteminin çalışmasında, saat 21.00’e kadar ciddi sorunlar yaşandı. Bu süre içinde seçim sonuçlarının paylaşılamadığı belirtildi.
Saat 21.00’den sonra veri akışının normale döndüğü, anlık sıkıntılar yaşansa da ‘adilsecim.net’ üzerinden sonuçların paylaşıldığı açıklandı.
PLATFORMUN VERİLERİ
Raporda yurt içi 180 bin 524 sandığın yüzde 99.6’sında, seçmen sayısı itibariyle 56 milyon 342 bin 263 seçmenin yüzde 99.9’unun oyunun güvenliğini sağlamak üzere yaklaşık 415 bin sandık kurulu üyesi ve 295 bin müşahit görevlendirmesi yapıldığı bildirildi.
Oy kullanılan 180 bin 477 sandığın 176 bin 945’inde ASP görevlisi bulunduğu ifade edildi.
Buna göre, seçim günü tutanaklar ile teyit edilebilen sandık sonuç bilgileri şu şekilde:
Toplam yurt içi sandık sayısı: 180 bin 524
Oy kullanılan yurt içi sandık sayısı: 180 bin 477
MİLLETVEKİLLİĞİ SEÇİM ORANLARI
Teyit edilen tutanak sayısı: 176 bin 945
Teyid edilen tutanak oranı: yüzde 98
Teyit edilen geçerli oy sayısı: 48 milyon 68 bin 540
Teyit edilen geçerli oy oranı: yüzde 98.8
Teyit edilemeyen tutanak sayısı: 3 bin 532
Teyit edilemeyen geçerli oy toplamı: 562 bin 826
Teyit edilemeyen tutanaklar için açıklanan YSK sonuçları: AKP 350 bin 454, CHP 37 bin 90, HDP 23 bin 385, İYİ Parti 30 bin 103, MHP 102 bin 939, SP 5 bin 153, Diğer 13 bin 202
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM ORANLARI
Teyit edilen tutanak sayısı: 176 bin 680
Teyit edilen tutanak oranı: Yüzde 97.9
Teyit edilen geçerli oy sayısı: 47 milyon 943 bin 307
Teyit edilen geçerli oy oranı: Yüzde 98.8
Teyit edilemeyen tutanak sayısı: 3 bin 797
Teyit edilemeyen geçerli oy toplamı: 618 bin 777
Teyit edilemeyen tutanaklar için açıklanan YSK sonuçları: Doğu Perinçek 828, Meral Akşener 31 bin 954, Muharrem İnce 64 bin 880, Recep Tayyip Erdoğan 499 bin 211, Selahattin Demirtaş 17 bin 560, Temel Karamollaoğlu 4 bin 344
“BEKLENTİYİ KARŞILAYAMADIK”
ASP uygulamasında seçim öncesinde deneme ve simülasyon çalışması yapılmadığı için olası aksaklıkların önceden telafi edilemediği belirtildi. Raporda platformun bu sebeple seçim sonuçlarını açıklamak konusunda toplumda yarattığı beklentiyi karşılayamadığı ifade edildi.
ASP’nin raporunda şöyle dendi: “Platform bileşenleri sebep olduğu güven kaybının giderilmesi için gerekli önlemleri almak ve 24 Haziran seçimlerinden öğrendikleri doğrultusunda daha etkin ve etkili bir biçimde gelecek dönemde çalışma iradesini ortaya koymaktadır.”
Bu R. T. Erdoğan ile CHP arasında neler oluyor? Bilen varsa beri gelsin.
Başkanlık 24.ünde verildi, şimdi ne alınıyor?
CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı külliyede ziyaret ederek tebrik etti.
CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bugün öğleden sonra külliyede ziyaret etti. Demirören Haber Ajansı’ndan (DHA) Ümit Kozan’a konuşan Kesici, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tebrik ziyareti talebinin kendisinden gittiğini söyledi. Kesici, “Sayın Erdoğan’ı seçildiği günün sabahı bir mesaj yayınlayarak tebrik etmiştim. Ve yine kendisini ziyarete gidip tebrik etmek için randevu talebinde bulunmuştum. Bu randevuyu bugün için verdiler. Gitmeden önce Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na da bilgi verdim. Bu medeni bir ziyarettir. Sadece tebrik amaçlıdır” diye konuştu.
Öte yandan İlhan Kesici 25 Haziran sabahı sosyal medya hesabından, “Vatanımız, devletimiz, milletimiz ve halkımız için hayırlı uğurlu olsun. En başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere kazananları, seçime katılan herkesi ve çok yüksek bir katılımla oy kullanan tüm vatandaşlarımızı can ve gönülden kutluyorum.” diye tweet atarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik etmişti.
Bu yazıyı bir gazeteden alıpta size sunmamızın bir önemli gerekçesi var. Bu gün VERYANSIN KARALANAN ADNAN OKTAR, böylesine çirkin birisi ise AKP, neden 16 yıl onun yasadışılığına göz yumdu?
MHP, Adnan Oktar’ın iğrenç işlerini biliyorduda neden onu durdurucu bir önlem almadı?
Yeni Akit Gazetesi neden onu tanıtmıştı?
AKP yandaşı yayın kuruluşları, yada Doğan yayınları neden ona karşı sessiz kalmışlardı?
MİT, Adnan Oktar’ın bunca yasa dışı işlerine karşı neden bir durdurucu eyleme geçmedi?
Biz size bunları anlatacağız.
Bunun içinde düşünce alt yapısı oluşsun diye sizlere bu bilgileri öncesinden sunuyoruz.
DEĞERLİ OKUYUCULARIMIZ,
Son günlerin en anlamlı konusu, Erdoğanlı yönetimin nereye doğru yuvarlandığı iken, birdenbire Adnan Oktar’a bir baskın düzenlendi.Bizim bu günden yarına Erdoğan’ın uygulamalarına engel olmaya gücümüz olmadığına göre, şimdilik Adnan Oktar konusuna bir çomak sokalım.
Bilerek iki gündür bu konuda yazımızı erteliyoruz. Çünkü gerek MİT, gerekse polis elde ettiği bilgileri erkekçe halkla bolüşecek mi? diye ölçmek istedik. Ancak, böyle olmadı. Basından bu ana değin, işe yarayan bilgiler ortalığa saçılmadı.
Onun için şimdilik bir iki konuda açıklama yapalım.
Olursa MİT, polis elindeki bilgileri toplumla bölüşür.
Bizim elimizdeki bilgilere göre,
* Adnan Oktar, bazı MHP, AKP adaylara akça vererek destek oldu. Onları kendisine bağladı.
* Adnan Oktar ile Milli Görüş, Fethullah Gülen çetesi arasında çok eskiye dayanan bir sıkı ilişki vardı. En yüksek polis değil, bakan bile ona dokunamıyordu.
Bugün Tantan üç Milli Görüş kurultay üyesinden (milletvekili) söz etsede adlarını açıklayamamış.
Ancak, o günlerde Tantan kendiside böylesi tarikatlara sıcak bakıyordu.
Bu konuda yalnızca Fatih Altaylı uygun açıklamaları yaptı.
Türkiye ekonomisindeki risk artık sadece yabancı yatırımcıyı ürkütmüyor. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) yeni yayımladığı raporuna göre, yurtdışına giden yatırım, yurtdışından gelen yatırımdan daha hızlı arttı.
Türkiye ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) yeni yayımladığı raporuna göre, yurtdışına giden yatırım, yurtdışından gelen yatırımdan daha hızlı arttı. Yurtdışına giden ile yurtiçine gelen –doğrudan yatırımların oranı Mayıs 2018’de yüzde 31.3 seviyesinde gerçekleşti.
Yurtdışına kaçan doğrudan yatırımlar 3 milyar doları buldu
TEPAV’ın incelemesine göre Mayıs 2018 itibarıyla, yabancıların yurtiçine yönelik doğrudan yatırımı yaklaşık 9.5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’den giden doğrudan yatırımlar da son dönemde hızlanarak Mayıs 2018 itibarıyla 3 milyar dolar seviyesine ulaştı.
Olağanüstü halin (OHAL) 20 Temmuz 2016’da ilan edilmesinden bu yana Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan yapısal reformlar ikinci plana itilirken, ülkede yaşanan ‘olağanüstü’ gelişmeler, kaçınılmaz olarak en çok ekonomik göstergeleri etkiledi. OHAL döneminde gergin siyasi ortam ve kısıtlanan özgürlükler, tasarruf açığından dolayı yurtdışından sermaye çekmek zorunda olan Türkiye’nin, yabancı yatırımcı gözündeki algısını kötüleştirdi. Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımlar azalırken, cari açık da yükselişe geçti. Diğer yandan sıcak para kaçışı döviz kurlarında sert artışlara neden oldu. TL’de yaşanan değer kaybı, yüksek enflasyon ile birlikte reel ücretleri eritti.
İşte o karanlık tablo;
-19 Temmuz 2016’da 2.9775 olan dolar, iki
yılda 4.9767’ye kadar çıktı.
-4 Avro 3.2910’dan 5.8187’ye kadar çıkarak
yüzde 77 yükseldi.
-4 Tüketici enflasyonu Haziran 2016’daki yüzde
7.64 seviyesinden yüzde 15.39’a çıktı.
-4Türkiye’nin dış borcu 423.1 milyar dolardan
453.2 milyar dolara yükseldi.
-4 206.6 milyar dolar olan özel sektörün dış
borcu, 242.5 milyar dolar oldu.
-42016’nın ilk yarısında 21.9 milyar dolar olan dış
açık 40.7 milyar dolara çıktı.
İşsizlik alarmı
Binlerce insan kalıcı olarak ve hukuki yolları tıkanarak işsiz bırakıldı. OHAL döneminde şirketler iflas ertelemeye başvuramıyordu. Alacaklılar ile borçlunun müzakere etmesi ve anlaşmalarının mahkemece tasdiki temeline dayanan konkordato kurumunu işlevsel hale getiren tasarı, 28 Şubat 2018’de TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Bu tarihten itibaren çok sayıda firma konkordato ilan etti. OHAL’in kaldırılmasının ardından iflasların gelmesi beklenirken bu çok sayıda çalışanın da işsiz kalacağı anlamına geliyor. Kurdaki artış OHAL sürecinde reel sektörün borcunun katlanmasına yol açarken reel şirketlerin döviz açığının 207 milyar dolardan 211.4 milyar dolara çıkmasına yol açtı. OHAL’in ardından uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Standard and Poor’s, Fitch ve Moody’s ekonomide artan riskleri gerekçe göstererek birer birer Türkiye’nin kredi notunu düşürdü. Bütçe açığı ve cari açıktaki artış ise büyümenin gelecek dönemde sürdürülebilirliğine yönelik soru işaretleri yaratıyor.
Yigit Bulut
Yigit Bulut, artık korkuya kapıldı. Eskiden Dolarlarınızı Tl ye çevirin kormayın dedi. Cevirenler battılar. Şimdide malını satıp gidenlerin mallarını alın diye çağrı yapmaktadır. Buda girişimcilere ikinci tuzaktır.
Fitch, Türkiye’nin kredi notunu düşürerek, BB+’dan BB’ye indirdi. Görünüm negatif olarak belirlendi. Kararın ardından dolar/TL 4.86-87 bandında seyrediyor.
Kaynak Yeniçağ: Fitch Türkiye’nin kredi notunu düşürdü.
29.06.2018 12:05 |
En sonunda bütün Türkiye’yi ödünç akça karşılığı Batı’ya kaptıracaklar.
Yeni gelişme var(3):
Dolar/TL ne kadar oldu? (04.07.2018)
Enflasyonda beklentilerin üzerinde yükselişin ardından TL’de negatif ayrışma bu sabah da devam ederken, dolar/TL 4.72’yi aştı, Ancak şuan 4.70’den işlem görüyor. 10 yıllık tahvil faizi yüzde 17.70 seviyesine kadar yükseldi.
Enflasyonun Haziran ayında beklentilerin oldukça üzerinde artmasıyla dün yönünü yukarı çeviren dolar/TL, yeni güne dünkü kapanış seviyelerine yakın başlarken, ABD piyasalarının kapalı olması nedeniyle nispeten sakin seyir bekleniyor.
17:42
Dolar ne kadar oldu?
Dolar/TL 4.6760/4.6773 seviyesinde işlem görüyor. Euro/TL ise 5.4470/5.4488 seviyesinde bulunuyor.
Değer eklenme (Faiz) de durmuyor
Hem ülkenin hem de yurttaşın borçlanma maliyeti her geçen gün artıyor.
Enflasyonun haziranda yüzde 15.39 ile tarihi rekor seviyeye çıkmasının ardından gözler Merkez Bankası’na çevrilirken kur ve faizlerde yükseliş sürdü. 10 yıllık tahvilin bileşik faizi yüzde 17.70 ile rekor seviyeye geldi. İki yıllık faiz ise yüzde 19’u geçti.
Önceki gün son işlemde yüzde 19.52 olan gösterge iki yıllık tahvilin bileşik faizi dün yüzde 19.91 seviyesinden açıldıktan sonra yüzde 19.84’ten kapandı. Ekonomistler, büyümenin yılın ikinci yarısında yavaşlayacağı beklentilerinin olduğu bir ortamda Merkez Bankası’nın (TCMB) 24 Temmuz’daki toplantıda nasıl bir adım atacağının oldukça kritik olduğunu ifade ediyor. Reuters’a konuşan bir bankacı “Faizin bu denli yüksek olmasına rağmen TL’ye pek bir yabancı ilgisi görmüyoruz. TL açısından yine zorlu bir dönem bizi bekliyor. Dolar/TL’de 4.70-4.71 seviyesi üzerinde kalıcı olunursa 4.80- 4.90 yeniden test edilebilir” dedi.
Dolar/ TL dün gün içinde 4.7230’a kadar çıkarker serbest piyasada 4.6730 seviyesinden kapandı. Bir ülkenin tahvil faizlerindeki artış, o ülkenin daha yüksek faizle, daha maliyetli borçlanacağı anlamına geliyor. Öte yandan TCMB’nin mayıs ve hazirandaki faiz artışları sonrası kredi faizlerindeki yükseliş hız kesmiyor. 2017 sonunda yüzde 19.5 düzeyinde bulunan ihtiyaç kredisi faiz oranı 22 Haziran itibarıyla yüzde 23.89’a ulaştı. Taşıt kredisi faiz oranı yüzde 22.55, konut kredisi faizi yüzde 13.12’ye çıktı.
Bankaların en fazla kullandırım yaptığı ticari kredi faiz oranı da 2017 sonundaki yüzde 17.65 seviyesinden yüzde 23.56’ya yükseldi.
Lira eriyor
TCMB’nin 23 Mayıs’taki olağanüstü toplantısından bu yana faizler ihtiyaç kredisinde 3.64 puan, taşıt kredisinde 3.30 puan, konut kredisinde 0.1 puan, TL ticari kredilerde 4.02 puan yükseldi. Türkiye’nin fiyat düzeyinin ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerine göre değişimini gösteren TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksi TL’deki değer kaybına paralel haziran ayında da düşüşünü sürdürerek 77.1 ile veri tarihinin en düşük seviyesine geriledi.
Dolar/TL 23 Mayıs’ta 4.9290 ile tarihi zirvesini görmesinin ardından toparlanma sağlanamıyor. Reel efektif kurun azalışı, TL’nin reel olarak değer kaybettiğini, diğer bir anlatımla Türk mallarının yabancı mallar cinsinden fiyatının düştüğünü gösteriyor.
—————————————————————————————————————————–
Türkiye’nin dış borcu belli oldu
Hazine‘den yapılan açıklamada, Türkiye‘nin Dış Borç Stoku martta 466,7 milyar dolar olurken, stokun milli gelire oranının ise %52,9 olduğu belirtildi.
Türkiye Brüt Dış Borç Stoku, Mart’ta 466,7 milyar dolar olurken, stokun milli gelire oranı ise %52,9 oldu.
Hazine Müsteşarlığı tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Kamu net borç stoku 31 Mart 2018 tarihi itibarıyla 271,6 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı ise %8,4 olmuştur. Aynı tarihte AB tanımlı genel yönetim borç stoku ise 922,3 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı %28,4 olmuştur.
TÜRKİYE BRÜT VE NET DIŞ BORÇ STOKU
Türkiye Brüt Dış Borç Stoku, 31 Mart 2018 tarihi itibarıyla 466,7 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı ise %52,9 olmuştur. Aynı tarihte, Türkiye Net Dış Borç Stoku 303,2 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiş ve stokun milli gelire oranı %34,3 olmuştur.
HAZİNE GARANTİLİ DIŞ BORÇ STOKU
Hazine garantili dış borç stoku 31 Mart 2018 tarihi itibarıyla 14,2 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.”