“Türk İslam Ülkücüsü gizli Ermeniler”

Ermeni kıyımı diye ikide bir önümüze konan olay, işin gerçeğinde Türkler’in varlığını ortadan kaldırmak isteyen, güçler le işbirliği eden, Türk’ü arkadan vuranların sürgün edilmeleridir. Açıkça dış güçlerle isbirliği ettiği anlaşılmış olanların tutuklanmaları, yasalara göre yargılanma olayıdır.

Sen gel bir ulusu yok etmek isteyen dış güçlere içeriden katıl, ekmek yediğin yurdu dağıtmaya ortak ol, savaşta dış güçlerle birlikte yenilince ağla sızla…

Bu Ermeni işbirlikçiliginin dünüdür. Bugünlere gelince, geçmişte dış güçlerle işbirliği edenlerin çocuklarınında bir çoğunun yine dış güçlerle işbirliği içinde oldukları görülmüştür.

Bunuda anlayabiliyorum. Ancak benim anlayamadığım nedir biliyor musunuz?

Ülkücü yada Türkçü oluşumların içinde bulunmuş bugünde bulunan Ermeniler’in “Türk İslam Ülkücülügü” çadırı altında islamı öne çıkararak, çok başarılı Türk düşmanlığı yapmış olmalarıdır.

İş bununlada kalmıyor, Türk olmayanların birbirleri ile işbirliğine girdikleri ortaya çıkmıştır.

Özellikle Çerkezler öne çıkmış, Ermeniler kimliklerini tümden gizleyerek, iyi bir müslüman kimliği ile önemli görevler almışlar, değişik alanlarda ülkücü kuruluşlarda yönetimde bulunmuşlardır. Bu günde bazı illerde bu görevlerini sürdürmektedirler. Kürt kökenliler pek kendilerini gizleyemeden, islamı öne çıkararak önemli görevleri elde edebilmişlerdir.

Ancak bizim konumuz, Ermeni kökenlilerle ilgilidir. Amaç, bir Ermeni karşıtlığı değildir. Yalnızca ülkücü yapılanmanın içinin dışardan göründüğü biçimde olmadığını anlatabilmektir.

1969’dan başlamak üzere MHP ile Ülkücü kuruluşlara Ermeniler’in sızmaları git gide artmıştır.

Ankara’da Muhsin başkanın Çerkezler’i yanında iyi örgütlemiş olması o yıllarda Istanbul’da Istanbul Ülkü Ocağı 2.ci başkanlığı görevinde bir Rum’un, ondan sonrada bir Ermeni’nin olmuş olması, onunda yakınında Ermeni, Çerkez, Kürtleri toplaması ile derneklerden Türk kökenlilerin uzaklaştırılmasını sağlamıştır.

Burada kim kimdir adlarını vererek yazı yazarsam, amaç kişileri küçük düşürme olarak görüleceğinden ad vermemeye çalışacağım.

Biz o günlerde Ülkü Ocakları içinde bilinçli Türk karşıtı yapılanmanın olabileceğini düşünemiyorduk. Ancak tek-tük kendi içimizden bazı arkadaşların öldürülmeleri, bazılarına saldırı yapılmış olması, özellikle Atatürk’ün resimlerinin kaldırılması, Ülkücü kuruluşların Fethullah Gülen başta olmak üzere Ermeni kökenli şeyhlerin calışma yapmalarına açılması, birde dernek yönetimlerinin, Ankara’dada diğer illerdede, azınlıkların eliyle, Osmanlı yönetiminde olduğu gibi belli kesimlerin, il, ilçe yönetimlerini istedikleri kişilere verebilmeleri bizde, bir ne oluyor? düşüncesini oluşturdu.

Sonra Ankara’dan başlamak üzere il-il ilçe-ilçe yönetimleri inceledik. Yönetimde bulunan arkadaşların kimlerle yol arkaşlığı ettiklerine baktık. En önemliside ortada derin büyük ölçüde paralı işler vardı. Bu gelirlerin kimlerin ceplerine indiğine baktık. Baktık, gördük, anladık…

Bir Ermeni ülküdaşın aramızda bulunmasının birinci nedeni içerde bulunarak, içeride bir yer kapmak, işleri başka yöne çekmek olsada, ikincisi para kaynaklarını ellerine geçirmek, ellerinde tutmaktı.

Öylede oldu,

Bir Ermeni dışarıda bir Türk’e kurşun sıksa, bu olayın üstü kapatılamazdı, ancak bir ülkücü olarak, bir başka Türk’ü derneğimizin kurallarına uymadı diye öldürmesi ile iş kökünden kapatılabiliyordu. Ortada cihadçılığın bir başka adı olan “DAVA” vardı. Türklüğü öne çıkaran birinin öldürülmeside “Dava” için doğaldı.

Gerisi gelecek…

Nagehan Alçı: “1915’te Türkler Ermenileri katlettiler” dedi.

alci_1_1kopie

Nagehan Alçı:
Nagehan Alçı: “1915’te Türkler Ermenileri katlettiler” dedi.
Nagehan Alçı:
Nagehan Alçı: “1915’te Türkler Ermenileri katlettiler” dedi.

Eyüp Gökhan Özekin Ermeni çıktı

Eyüp Gökhan Özekin

Eyüp Gökhan Öztekin (ERMENİ KÖKENLİ) ALPEREN OCAKLARI’NIN BAŞKANIYDI. Mitle ilişkileri ortaya çıktı.
Eyüp Gökhan Öztekin (ERMENİ KÖKENLİ) ALPEREN OCAKLARI’NIN BAŞKANIYDI. Mitle ilişkileri ortaya çıktı.
Eyüp Gökhan Özekin Ermeni çıktı
Eyüp Gökhan Özekin Ermeni çıktı

“Milli” Görüş, “tarikat”lar, “tekke”ler

“Milli” Görüş, “tarikat”lar, “tekke”ler

Bu günlerde Recep Tayyip Erdoğan’a karşı en iyi oyunları oynayabilenler, onu yönetime getirmede görev almış olan müslümanlaşmış Ermeni yurtttaşlarımızdır.

 

Bir milyonu çalıp yakalanamayan, sonrada cumhurbaşkanı olan Ermeni kokenli yurttaşımız, Milli Görüşçü Gül.
Bir milyonu çalıp yakalanamayan, sonrada cumhurbaşkanı olan Ermeni kökenli yurttaşımız, Milli Görüşçü Gül.
Müslüman Ermeniler'imiz Fethullah Gülen, Kasım Gülek,  Cem Karaca, Tuncay Güney
Müslüman Ermeniler’imiz Fethullah Gülen, Kasım Gülek, Cem Karaca, Tuncay Güney

Türkiye’de gerçekleştirilen gizli değişimin açıklaması:   Öncelikle bazı “tarikat”ların kendilerini İslamcı bir “cemaat” olarak adlandırdıklarını vurgulamalıyız. Bunun nedeni, yaptıkları uygulamalardan, yasalar önünde sorumlu tutulmamak isteğidir. “Cemaat” deyince birbirinden çözük topluluk olur, “tarikat” deyince bir örgütlenme söz konusudur. Tarikat deyince, kökleri çok gerilere giden, başlarında bir şeyhin bulunduğu, belli kuralları ile uygulamaları (muzik, dans, kendisinden geçme) bulunan İslamcı, (tasavvuf) örgütlenmeler anlatılır. Ancak bunun dışında, özellikle 20. yüzyılla birlikte ortaya çıkan ve tasavvufla ilgisi olmayan yapılanmalara (başkesen, çocuk yaşta kızlarla evlenen, islama uymayan ne varsa yıkan) da genel olarak “İslamcı örgütler” denir. Örneğin “Nur”culuk “Süleyman”cılık, “Nakşibendi”cilik tasavvufla belli ölçülerde bağları olmakla birlikte birer bağımsız ve çağdaş İslamcı gizli örgüttürler. Çünkü onlar geçmişte olduğu gibi yalnızca islami yaşamak isteğinde değiller. Toplumu, kurumları din kurallarına göre düzenleme isteğindedirler. Bunun içinde Batı ile ABDden olanca desteği alarak 12 yıl Türkiye’yi yönettiyorlar. Gelenekçi “tasavvuf” Anadoluda çok güçlü olsa da günümüz Türkiyesi’nde “Nur”culuk ile “Süleyman”cılık, “Nakşibendi”cilik çağdaş, “cemaat” görünümünde yapılanmış gizli örgütlerdir. Çünkü açıkça “Türkiye Cumhuriyeti” devletinin yönetimini ele geçirme, yönetme, üstelik kurulu düzeni degiştirme eylemine girişmişlerdir. Buda yetmedi, açıkçada Türkler’e, Türk’ten yana olanlara karşı dışlamalar yaparak. Eskiden gizlice dış güçlerin dayanağını alan bu örgütlerin, son yıllarda Amerika ile Avrupa’nın açık dayanağını (destek) alarak, iyice öne çıktıklarını görüyoruz. Son yıllarda Recep Tayyip Erdogan’ın bazı uygulamaları nedeni ile Avrupa ile ABD başta olmak üzere bütün dış ülkelerle arasının açılması ile birlikte Erdoğan kendiside Amerikancı müslümanların eleştirileri ile karşı karşıyadır. Bunun anlamıda yalnız, baskıcı bir Erdoğan, içerde de dışardada ABD, AB, müslüman kuruluşlar, tarikatlarla karşı karşıyadır.

Buna uyumlu olarak, Erdoğan la birlikte Erdoğan’ın elindeki kurumlarda bir gerileme dönemine girmişlerdir.

İyide neden bu tarikatlar tekkeler, Cumhuriyet’e karşı Milli Görüş çatısı altında Batılı, ABD, Araplar la işbirliğine girmişlerdi?

Bununda en derin nedeni tarikat, tekkelerin başlarında bulunanların müslümanlaşmış Ermeniler’den oluşmasıdır.

Hristiyan Ermeniler, yıllar boyunca kimliklerini gizleyerek en önemli kurumlarda en tepeleri tutabilmişlerdi. Şimdide müslümanlaşmış Ermeni yurttaşlarımız, müslüman örgütleri kullanarak tepeleri tuttular. Günaydın Türkiye!

“CİHADCILAR MHP’Yİ DAĞITMAYA YEMİN ETTİLER”

CİHADCILAR MHP’Yİ DAĞITMAYA YEMİN ETTİLER Yer: Istanbul 1980 öncesinin Gölge Ülkü Ocakları’ndan (MHP’li olmayıp MHP’li görünenler), bu günün Gölge MHP’liliğe! (MHP’ye sızmış olan “CİHADCI” lar)

Ahmet Orhan Sar: Seyh-ül islam/Istanbul
Ahmet Orhan Sar: Seyh-ül islam/Istanbul
CİHAD YOLUNDA ÜLKÜCÜLERİN İÇİNE SIZMIŞ İKİ AK İMAM
CİHAD YOLUNDA ÜLKÜCÜLERİN
İÇİNE SIZMIŞ
İKİ AK İMAM

1980 öncesi ülkücüler arasında kimsenin tartışmayı göze alamadığı bir konu vardı. Bu konuyu Türkeş bile tartışmaktan korktu, kaçındı. Tartışmak yerine sürekli babacıyan duruşu göstererek, kendisine saygı kazanmayı, karşılığındada elindeki bazı yetkileri bölüşmeyi denedi.

Ali Kara gölge ülkücü, Istanbul
Ali Kara gölge ülkücü, Istanbul

Bunun sonucu olarak, Muhsin Yazıcıoğlu’nun yükselişine göz yumdu. Muhsin artık büyük başkandı. Türkeş, eline verilen, camilerden toplanmış torba-torba paraları sayarken, Muhsin başkan, adım adım basamaklardan yükseliyordu.

CIHADCI Mahmut Öğretir, gölge ülkücü (cellat), Istanbul
Mahmut Öğretir, gölge ülkücü (cellat), Istanbul CIHADCI

Yükseldikçede Türkeş’ten yeni yetkiler istiyordu. Öyle oldu, ister istemez, “Ülkücüler Allah’ın ipine sarılın” açıklamasını yapmaktan kaçacak delik bulamamıştı. Sonunda “Ülkücüler Allah’ın ipine sarılın” açıklaması yapmıştı. Türkeş baktı, gördü, verdikçe veriyor ancak, alanlar bir türlü doymuyorlardı. Baktı, pabuç pahalı olacak. Birden bire bir basın açıklaması yaptı. “Bizim islamı yaymak diye bir amacımız yok” dedi. Nedir bu ülkücülerin tartışmaktan korktukları konu derseniz? Konu: Ülkü Ocakları içinde özellikle Istanbul’da “paralel” yapılanmalar gerçekleşmişti. Buna dur deyecek birisi çıkar mı? Türkeş korkmuştu. Devlet Bahçeli bu kesime çeki düzen verebildi. Bunların oyun oynamalarına yerde vermedi. O nedenlede kendisine en ağır biçimde kötüleyici söylemlerde bulundular. Ancak Türkeş döneminde bu gölge (paralel) kesime karşı girişim yapılamadı. Muhsin Yazıcıoğlu, bırakıp gidince Türkeş yaşamının en büyük bayramını yaşadı. Bu gölge (paralel) ülkücüler kimlerdir? Onlar nerede konumlandılar derseniz, onuda açıklamak gerekir. Önce gölge (paralel) ülkücüler nedir? Onun kısa bir özetleme ile doğusunu anlatalım. Geçmiş dönem olur, Türkiye’de sağ-sol deyerekten kardaş, kardaşı öldürürdü. O günlerde göz gözü görmez, kardaş, kardaşı tanımaz idi. O günlerde bu birbiri ile savaşan gençleri kullanarak, gelecekte Türkiye’yi yönetmek isteyen birileri türemişti. Onlar, düşünce yapılarının gereği, Araplar’dan para alabiliyor, Avrupa’dan, Amerika’dan da para ile birlikte örgüt yönetimi, eylem, susturma, kaçakçılık, karşı yakayı yok etme eğitimleride alıyorlardı. Bu örgütü bu yazımızda dört yönü ile ortaya koymak için çok uzun yazı yazmak gerektiğinden şimdi bazı ip uçlarını verelim, onunlada yetinelim.   Araplar, Avrupa ile Amerika Korkut Özalın Türkiye’de 1997 öncesi islamcı yandaşlar arasında gizli bir arabulucu, anlaştırmacı olarak atanmasını onayladılar. İkinci olarak Zahit Kotku ile Fethullah Gülen’inde yapılan bu anlaşmayı onayladıkları anlaşıldı. Burada Süleymancı kesiminde bu anlaşmayı onayladıkları bilinmektedir.   Bu olay, ülkücüler içinde de etkili oldu. Artık ülkücüler içine yerleştirilmiş olan gölge köstebekler, yavaş- yavaş açık yada gizlice bu Arap, AB, ABD destekli islam ağırlıklı oluşuma kaymalıydılar. gölge (paralel) ülkücüler oluşturuldu Sonuçta Ankara’dan Muhsin Yazıcıoğlu, Istanbuldan’da Ahmet Orhan Sar bu kesimle doğrudan ilişkili kişiler olarak çevrelerinede bu gelişmeyi benimsetme ugraşlarına giriştiler. Burada islamcılarla ilişkide olan yada katılan ülkücüleri anmayacağız. Bunlar vurucu gücü ellerinde tutan kişiler olarak (katliamcı) burada anılmaktadır. Özellikle Kadıköy yakasında vurucu güç olarak etkili sayılan Hasan Yesildağ’da bu gelişmeyi sevinçle karşılamıştı. İslamcıların Arap+Batı+ABD ile yaptıkları gizli anlaşma artık Türkiye’de islamcı yönetimi başa getirecekti.

Muhsin Yazıcıoğlu: ŞEYH-ÜL İSLAMANKARA
Muhsin Yazıcıoğlu: ŞEYH-ÜL İSLAM ANKARA

Ülkücü yapıyı içerden tanıyan kişiler iyi bilirler, Ankara’da Muhsin’e bağlı CİHAD eylemcileri, Istanbul’da Ahmet Orhan Sar’a bağlı CIHAD eylemcileri, Türkiye’de islamcı bir yönetimi MHP eliyle kuramazlardı. MHP içinde bulunarak MHP adına aydınlar öldürülerek, MHP’dende koparak, yeni bir AK baslangıç yapılması sağlanacaktı. Böylede oldu. İlginçtir. Ülkücü kesimde doğruları yazma cüreti gösteren olmayınca, yeni ülkücülerde eski eyrileri göremiyorlar. Türkiye’de MHP’nin 1980 öncesi kullandığı bir sürü söylem Hizbullah’tan çalıntı idi. “Yusufiye” de Said-i Nursi’nin tutuklularının ortaya koydukları bir adlandırma idi. Nurcularla iç içe olan Doğu kökenli ülkücüler, kendilerini efsaneleştirmek için bu adlandırmayı nurculardan çaldılar. Ülkucüler’in kullandıkları “reis” sözüde Doğu kökenli ülkücülerin bilinçli olarak derneklere soktukları Kütçe bir sözdür. Farsça’dan Kürtçe’ye geçmiştir. Konumuza geri dönelim. Ortada Türkiye devletinin onayladığı, en azından MİT’in onayladığı bir oyun oynanıyordu. Bu oyunu desteklemiş olan çok ülkücüler, olayları doğal bir sağ-sol çatışması olarak görselerde, ne Muhsin, ne Ahmet bilinçsiz değillerdi. Sanırım, onlara içerde iken akıtılan büyük paralar bile bunun önemli bir bildirgesi sayılırdı. Biz yıllarca ülkücülerin içindeki güç yarışını dış destekli tarikat-tekkecilerin mi yoksa yerel ülkücülerin mi? kazanacağını kendimize sorup durduk. Sonuçta yerel ülkücüler-MHP yenilmedi, tarikatçı ülkücülerde yenilmediler. MHP içinde islamcılar (militan kesim) eridiler. Şimdi yeni döneme girerken, MHP dışına taşmış olan tekkeci-tarikatçı (militan) lar, yer-yer MHP’ye sızmaya çalıştılar. Özellikle seçim ortamıda buna uygun bir ortamdı. Neden? MHP’yi bölerek, dışarıdan yıkamayan bu CİHADCI kesim, şimdi yine gözünü içeriye dikti. Başarı sağlama olanakları şimdilik yok, ancak seçim öncesi yada sonrası MHP’yi küçük düşürecek oyunlar oynamaya bir camideki gizli toplantıda Kuran üstüne yemin ettiler. MİT’te çalışan dini bütün bir ülküdaşımızda: “Sizden Allah Razı Olsun” dedi.

CİHADCILAR
CİHADCILAR
CİHADCILAR
CİHADCILAR
CİHADCILAR
CİHADCILAR
CİHADCILAR
CİHADCILAR
CİHADCILAR
CİHADCILAR
Ahmet Orhan Sar8 Mart, 17:50 · 

beni yakından tanıyanlar iyi bilirler. imanın temel esasları hariç hiçbir konu da kendi fikirlerimi çevreme kabul ettirme konusunda ihtiraslı ve ısrarcı olmamışımdır. benim arkadaşlarım bir çok konu da benimle taban tabana zıt düşünebilrler. bu benim göğsümü kabartır. bu onların şahsiyetli bir kişilik sahibi olduklarının göstergesidir. bilindiği gibi şahsiyetçilik ülkücü hareketin en önemli ilkelerinden biridir. bu sebeple görüşlerime katılan veya katılmayan bütün arkadaşlarımı selamlar, bu vesileyle hepsine Allah tan hayırlar dilerim.

  • ‪T C Aydın Çeliktürk‪, Nihat Şık ve 68 kişi daha bunu beğendi.
  • 

‪2 paylaşım
  • 


‪10 diğer yorumu gör
  • 

‪Kaldır

Ismail Kasap‪ dost acı söyler amma doğru söyler der büyüklerimiz.yüreğine gönlüne sağlık hocam.
9 Mart, 11:01 1

‪
  • KATLİAMI KENDİSİ DİLE GETİRDİ:
  • 

‪Kaldır

Mahmut Öğrenir‪ Hocam, sen hatırlarsın…Beşiktaş Bölgesi ( Yıldız ve İTÜ) İstanbul’ un en çetrefilli olduğu..belanın iştişare ve lafla halledilemeyip bizzat icraatla helledildiği..

  • Ne yaparsak yapalım..ardımızdan konuşan, ahkam kesen bir kaç kişi vardı..Laflamadan başka bir icraatı olmayan bu kişilerin tezviratından bizar olmuşduk…Bu bir kaç kişinin en başı çekenini bir gece yatağından kaldırarak – Hadi, işe gidiyoruz…Abdestini al ve aşağıya gel..bekliyoruz..demiştik…Uzatmayayım: Yolda dili tutuldu…İki defa abdestini bir duvar dibine çöğdürerek bozmuştu..Tabii eli tutulan bu arkadaşla yola devam edilemezdi..Onu geri yolladım..biz iki Ülküdaş devam ettik…Elhamdülillah vazife tamamlandı..O arkadaş ve yanındaki bir kaç kişi bir daha en ufak bir tezvirat yapamadı..Lakin sıkıyönetim gelip de etrafta icraatten ziyade laflar yeniden öne çıkınca, bunlar yine zehirini üzerimize akıttı…..Diyeceğim o ki; şimdi yine bol lafın dolaştığı zamana geldik..sıhhi durumunu biliyorum..Bu elem halinle dayanamayıp bunları yazan insan eğer Allah cc. yeniden müseade etse..yerinde durmayıp..bu hareketi uyuşturan ve
  • hatta rayından çıkarmaya doğru götüren baştakilere karşı..hadi benle yürüyecek kişilere.. Neyi ve niçin beğenmiyor veya daha iyisini yaparım diyorsanız buyurun beraber yürüyelim..diyeceğinden eminim..İşte o zaman çok şey değişecektir..Bu sözlerim; burada fikrini olumlu ya da olumsuz mertçe yazanlara değil (..inandığını ifade etmek mertlik alametidir…bir Ülkücü’ nün, bir diğerine gücenme veya sitem etme lüksü olamaz…anca saygı ..)..Ülkücü’ nün dili biraz çatallıdır…Bazen kırıcı da olabiliyor…ama sen Ülküdaşından gelecek her hareketi derin gönlünde aşkla yoğuran kişisin.. … Hocam, aslında az bile yazmışsın…..Lakin, tepeden aşağıya doğru öyle bir şartlandırma hüküm sürüyor ki, 40 yıllık idealistliğinden zerre şüphemiz olmayan arkadaşlar bile, artık doğruyu ve kötü giden bir şeyleri söyleyemez hale getirildi (kırk yıllık kanileri bir anda hain etme melekesine sahip olduk…)….Doğrular söylenemezse yanlışda israr; üç ay sonra yine hezimetimizle
  • neticelenecek (istikbali görmek için müneccim olmaya gerek yok..)..ve yine kol kırılır yen içinde kalır safsatası ile..az olsun ben de olsun diyenler..utanmadan ve sıkılmadan bu yüce davayı: Sanki zorunluluktan kaynaklanan bir ısrarla, göreve talip olarak omuzlamak zorunda kaldıklarına inandırarak, yerimizde kalmaya devam edeceğimiz sinyalini yine maalesef vermekteler…Ben senin bu durumu görerek elemlendiğini ve son bir hamleyle arkadaşlarımızın üzerindeki ölü toprağını silkelemelerine vesile olmak üzre kaleme aldığını idrak etmekteyim..Hocam, işin sırrı: Önümüzdeki üç ay içinde eğer, chp ve Ulusalcılara iktidardakilere çattığımız gibi çatmazsak sonumuz hüsran…Çünkü; bu millet sittin sene
  • chp’ yi kabullenmedi..kabüllenmeyecek de….BU MİLLETİN ARASINA KATILARAK POLİTİKA İCABI FİKRİNİ İZHAR ETMEDEN DİNLEYEN BİR KİŞİ ŞUNU GAYET NET GÖRÜR…MHP BU HÜKÜMETİ YIKACAK, SONRA DA CHP’ YLE ORTAK OLACAK….İşte bu kanaati yıkmadığımız, politikamızı çok net hale getirmediğimiz sürece ….ben bu işin sonunu görüyorum…Tek tesellim çok zinde bir gençliğimiz var…İnşaAllah adaylarımızda bir yanlışlık yapmayız….Küçük kıyamet yaklaştı ama Büyük kıyamet seçimden sonra..İşte o zaman tüm Ülküdaşlara büyük iş düşüyor…Herkes gösterebileceği gayretin zirvesine çıksın…Ondan sonra mı: …..YA HERRUU….YA MERRUUU.…ALLAH cc’ IN TAKDİRİNDEN ÖTE BİR YOL MU VAR ???…
9 Mart, 13:36 Düzenlendi · 9

‪

  • 

‪Kaldır

Emre AyarHocam herzaman hakkı söyler elhamdulillah onu yakınen tanıyanlar bilir.Allah rızasını önde tutar adaletsiz davranmaz.Rabbim sizi basimizdan eksik etmesin hocam ellerinizden öpüyorum9 Mart, 16:38 2

‪

‪Kaldır

Oscar Yardimci‪ Fikirlerde farklılık olması Güzeldir, önemli olan Gönüller bir olsun. Hocam burda büyük bir olgunluk ve şefkatle kendine yöneltilmiş haksız eleştirileri sineye çekerken aslında onun şahsiyetinin bir Yıldız gibi parladığını ve kendini yücelttiğini görüyoruz. Ta’zimle o mübarek ellerinizden öperim. Mustafa özgür

Zihni Açba: İŞİT'İN ÜLKÜCÜ SAVUNUCUSU
Zihni Açba: İŞİT’İN ÜLKÜCÜ SAVUNUCUSU
Recep Öztürk: Fethullah yapılanmasının ülkücü ayağı
Recep Öztürk: Fethullah yapılanmasının ülkücü ayağı
Recep Öztürk: Fethullah yapılanmasının ülkücü ayağı, Nihni Açma: İŞİD  yapılanmasının ülkücü ayağı
Recep Öztürk: Fethullah yapılanmasının ülkücü ayağı, Nihni Açma: İŞİD yapılanmasının ülkücü ayağı