Recep Tayyip Erdoğan – Hasan Yeşildağ

Hasan Yeşildağ ‘İSVİÇRE’DE UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞINDAN kamakta (HAPİS) YATTI’ 

“O İsviçre’de kaçaktı, uyuşturucu ve örtülü işlerinden dolayı kamakta (cezaevi ~ HAPİS) yattı. Avrupa’da uyuşturucu işine girişen birisi olmuştur. İsviçre savcılarının ve gizli güçlerinin bilmediği bir konu yok. 

Bilinen bir gerçekte Hasan Yeşildağ, uyuşturucu kaçakçılığından İsviçre’de tutuklu iken, bir (helikopterle) kaçırılmış idi. Adı geçen araç ise NATO’da kullanılan bir araç idi. (Bu bilgiler basında çıkmış idi.)

Peki NATO’nun Hasan Yeşildağ’a olan ilgisi nereden gelmekte idi.

Avrupa yalnızca Hasan Yeşildağ’a değil, Türkiye’de CHP eğilimli aydınları öldürmüş olan başka kaçaklara eli kanlı PKK’cılarada kucak açmışlardı.

Avrupa’nın özellikle Hasan Yeşildağ yada onunla ilişkili olan eylemcileri Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetime gelmesi yönetimde kalması için yapmıştır. Bu güne deyin Avrupa, Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi çıkarlarına uygun düşmesi nedeni ile ona karşı çıkmamamaktadır. Kalkınmamış, yasadışı baskıcı düzen sonucunda güçsüz bir Türkiye Avrupa için en iyi Türkiye’dir.

Erdoğan’ı başa getiren karanlık güçler, Türk aydınlarını kırdırttılar, öldürttüler. Bunuda ABD ile Avrupa onaylamış idi.

“Muammer Aksoy’lardan Bahriye Üçok’lara, ülkemizin en büyük soruşturmacı gazetecisi Uğur Mumcu’dan yetkin akademisyen ve Cumhuriyetçi demokrat Ahmet Taner Kışlalı’ya kadar onlarca isim… Ve savcı Doğan Öz… 

Gerisi gelecek…

Tayyip Erdoğan – Hasan Yeşildağ

1978-1979-1980 yıllarında Istanbul Taş Kışla, Maltepe tutuk evlerinde Başkan Ahmet Malkan idi. Hasan Yeşildağ, Koğuş sorumlusu, birde din konusunda etkili idi. Mehmet Ali Ağca bambaşka yapıda idi. İslamI ağzına alsada uygulamada yoktu. Eski türkçülerden Doğan Yıldırım ağamız eylem işlerini yürütür idi. Tutuk evlerinde tutuklu ülkücüleri üçe ayırmak gerekir. 1. Müslüman Şeriatçı ülkücüler. 2. Müslüman ancak şeriatı tam benimsemeyenler. 3. Türkçü yada islamı sırtında taşımak istemeyen ülkücüler.

Ahmet Malkan kendisini şeyh-ül islam yerinde göre.. birisi, namazlı abdestli idi. Hasan Yeşildağ, yine şeriatı isteyen katı islamcı kurallardan yana birisi idi.

Türk’üm demeyi bile yadırgar, Türk’ü buduncu (ırkçı) olarak görür idi. Kendisi namazlı abdestli bir müslüman idi. Onun sağ kolu olan sonraki yıllarda Çakıcı’nın öldürttüğü Tefik Ağansoy ise, 2.ci sıradan müslüman idi. Hasan Yeşildağ’dan uygar idi. 

Hasan Yeşildağ, bütün tutuklulara güç kullanarak namaz kaldırtmak, oruç tutturmak isterdi. Ahmet Malkan’da öyle idi.

Bu aşırı şeriatçı yapıdakı o günkü Ülkü Ocakları’nın tutukevlerindeki yetkilileri yatıp kalkıp şeriatçılık yapmakta idiler. Kendilerini allahın çerileri (asker) olarak görmekte idiler.

O günlerde bu arkadaşlar, gerçektende şeriatın kurulacağını sanıyorlardı. 

Komunistleri öldürüyörüz diye, bir sürü aydını öldürür ikende, “Biz bunu allah rızası için yaptık.” deniliyör idi.

Doğan Yıldırım işin gerçeğinde müslüman sayılmaz idi. O sürekli içerden çıkınca yapıla bilecek eylemleri yönlendirmeye çalışır idi.

Kendisi türkçü idi. Ancak sağ kala bilmek için istemeyerekte olsa namaza durur idi. Orası serin, soğuk, allah rızası için ülküdaşını bile şişleyenlerle dolu koğuşlar idi.

Gelelim konuya 

Hasan Yeşildağ’ın, o günlerdeki durumu ne idi?

Hasan Yeşildağ’in gerek sağ kolu Tevik Ağansoy, gerekse sol kolu Civelek’ten  çok sıkça, örgütlerinin Karşıyaka Ocagı’nın gelirlerini soygun, çek belgelerinden (senet) karşıladıklarını dinledim. Civelek’te o nedenle tutuklu idi.

Aşırı islamcilik  var mı idi? Vardı.

Soygunlar yapılmakta mı idi? Yapılmakta idi. 

Solcu deye aydınlar öldürülüyör mü idi? 

öldürülüyör idi.

Bu konuya sonra yeniden döneceğiz.

Hasan Yeşildağ sonraki yıllarda Recep tayyip Erdogan ile tutuklu olduğu yerde karşılaşmıştır. 

Bu konuda ballandıra ballandıra bire beş katarak anlatanlar çok olmuştur. 

Hasan Yeşildağ Tayyip Erdoğan’la 1999’da yattığı Pınarhisar Cezaevi’nde karşılaşmış idi.

O dönemde ocaklara ABD ile Avrupa gizli güçlerince (polis) sokulmuş onların elleri ile bir ülkücü – milli görüşçü – şeriatçı  birlikteliği sağlanmış idi. Ahmet Orhan Sar kendisini bir şeyh olarak görüp islamı kurallara göre bu birliği Sağmalcılar kamak evinde (cezaevi) sağlamış idi. Buna dayalı olarak Hasan Yeşildağ’ın Tayyip Erdoğan’la yakınlaşması doğal bir gelişme idi.

Sonuçta tarikat bağları, amaç birliktelikleride vardı. 

Ondan sonrada Allah yörü kulum dedi.

Gerisi yarın gelecek.

Tayyip Erdogan – Hasan Yeşildağ

Tayyip Erdogan – Hasan Yeşildağ

Posted on  by Ülkü Ocakları

Değerli Okuyucular, bu anda Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında bulunupta baylaşan (zengin) Hasan Yeşildağ’ın ülkücülük – milli görüş ilişkilerini anlatan bir yazı yazmaktayım. Çok düşünerek yazınca çabuklaştıramamaktayım. Artık bu gece yada yarın erken yayına verebiliriz. 

Esen kalınız.

Recep Tayyip Erdoğan-Hasan Yeşildağ

Yavuz Ağıralioğlu

Konumuz: Yavuz Ağıralioğlu

Öncelikle onun kimliği ile geçmişini özetleyelim.

Kendisi Türk kökenli değil, yada Türk soyuna bakışı sorunludur. Kendisi derin islam bilgisi olmasada şeriatçıdır. 

Dedim, o İslamı ancak islam alanında bilgili değildir.

Yavuz Ağıralioğlu’nun bitişi

Konumuz: Yavuz

Ağıralioğlu’nun bitişi

Konumuz: Yavuz Ağıralioğlu

Öncelikle onun kimliği ile geçmişini özetleyelim.

Kendisi Türk kökenli değil, yada Türk soyuna bakışı sorunludur. Kendisi derin islam bilgisi olmasada şeriatçıdır. 

Dedim, o İslamcı, ancak islam alanında bilgili değildir.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun yamağı idi. Nizam-i alem Ocakları Başkanlığı yapmıştır. Bunun anlamı “Allah’ın düzenini kurmak savaşıdır. Kuran’ı yasa olarak uygulamaktır.”

Son yıllarda ABD yeşil Kuşak işini bırakınca i.lam altın olmaktan çıktı. Ağıralioğluda, amaçlarını İYİ bölükte (pati) içinde yapacağını düşünerek, İP’e girdi. Orada da sürekli tutucu dil kullandı. Bütün  sermayesi üç beş hadistir. Muhsin Yazıcıoğlu’da öyle idi. Derin islam bilgisi yoktu. Uyanıkça Batı’nın islama desteğini gördü, ondan yararlanmak istedi. Muhsin’in son yıllarda en iyi ilişkide olduğu kişilerin içinde Ermeni kökenli Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan vardı. 

Bunlar BBP bölüğünü yönetir iken bütün camilerinde, derneklerinde Fethullah Gülen’in eserleri, dergileri, gazeteleri dağıtılır idi. 

İyi Parti’de iken de onu  bunu Fethullahçılıkla burulamaya (suçlama) başlamış idi.

Bu bilgiler ondan bundan duyma değil, kendi gözlemlerimize dayanmaktadır.

Sonuçta, gerek islam gerek Yavuz Ağıralioğlu’nun geçerliliği doldu. Ayrıca bu son konuşmasını kendisinin aday yapılmayacağını anladıktan sonra yapmıştır. Ucuz bir kabadayılık olmuştur.

Sonuç: Artık islamın geçerlilik süresi dolmuş, Avrupa ile ABD desteğini çekmiştir.

Yavuz Ağıralioğlu’nun çıkmazı buradan kaynaklanmıştır.

Son Dakika: İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu’ndan beklenen açıklama geldi

Son dakika haberi… Partisinden istifa edeceği iddiaları da gündeme gelen İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, “Adaylık oylamasında yoktum, Kemal Bey’in dayatılmasına itiraz ediyorum” dedi.

  • A A A

cumhuriyet.com.tr

Yayınlanma: 22 Mart 2023 – 16:10

Güncelleme: 22 Mart 2023 – 17:05

pastedGraphic.png

Abone Ol

pastedGraphic_1.png

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesinden rahatsızlık duyduğu iddia edilen İYİ Parti İstanbul Milletvekili ve Genel İdare Kurulu üyesi Yavuz Ağıralioğlu, düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

Partisinden istifa edeceği iddia edilen Ağıralioğlu, “Kemal Bey’in adaylığının dayatmasına itiraz ediyorum. Bu itirazım İYİ Parti’nin hassasiyetlerinin doğru anlaşılabilmesi çerçevesinde kamuoyuyla paylaştığım bir itirazdır” dedi.

 Ağıralioğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Bu yarışı bunca yanlışın içerisinde 60-40, 70-30 bitirebilecek bir mutabakat aramalıyız. 50’yi 1 geçmek duygusu muhalefeti kirletecek dedik. Dediğimizi bulduk. Seçmen 30 milyona 30 milyon gelse 1 oyla iktidar belirlenecek olsa dedik, o oy çocuklarımızın katilini methediyorsa dedik, o oyla kazanmaktansa kaybetmeyi şerefi bilenlerin partisidir İYİ Parti.

Kemal Bey dahil tüm adaylara ilk ikazımız, 50’yi 1 geçmek değil; tüm yolları mubah saymak değil. Hükümeti tenkil ederken, iktidarda kalmak için her yolu mubah görüyor diyen muhalefetin, iktidar olması için bakanlık dağıtmasını ahlaklı bulmuyoruz dedik.

Önce kaybederiz korkusuna itiraz ettik. Sonra kaybederiz korkusuna rağmen adaylık iradesinin bu şekilde dayatılmasına karşı çıktık. Buna ilaveten belediye başkanlarının adaylığının baskılanmasına karşı çıktık. Seçmene haksızlık olduğunu söyledik.

Kemal Bey’in adaylığına değil, adaylık iradesi taşımasına da değil. Cumhurbaşkanlığına anasının ak sütü gibi helal duyguyla talip olmaya hakkı vardır.

“PUSU KURULMUŞ PARTİYİZ”

Umut olarak kurulmuş masanın başka bir gündemle iktidar heveslerinin aparatı olarak dönüştürülmesine karşı çıktık. Biz umut olarak kurulmuş bu masada, ümitlerine pusu kurulmuş bir partiyiz.

Biz kimsenin mezhebine inancına hürmetsizlik edecek kadar kalbi kararmış değiliz. Ama süreci doğru yönetemediğimiz için İYİ Parti’nin 5 yıllık emeklerinin iktidar olma heveslerine itiraz ettik.

İktidar 10 yılda milleti görmez oldu, siz daha gelmeden kör ve sağır oldunuz. Memleket mücadelesinde yüzde 75-80’lerin konuşulması gerekirken iktidarı matematiğe çevirdiniz. İktidarın yüzde 50’sinden 15-20 alamayan muhalefet, cumhurbaşkanlığı makamını bölücülüğün pazarlık masasına gelmesine sebep olacak şekilde yönetti.

Siyaset, yönetici kadronun eliyle ilkesizleşir. Siz dün iktidar yaptı diye kızdıklarınıza, kendiniz de alet olup benzerseniz, o zaman iktidara gelmenizin ne anlamı var. Siyaseti bu popülizmle yapacaksanız mücadele etmenin ne önemi var. Ben bugün bu itirazları yapıyorum, sebebi şudur: 5 yıl sonra milletim bizi bağışla biz kandık dememek için söylüyorum.

Meral Akşener itiraz ediyor diye kaybetme endişesi duyuyor ve buna saygı duyulması gerekiyorken, bu kaybetme endişesine küfrediyorsanız, kaybeder miyiz korkusu duyanlara 3 gün boyunca 30 yıllık küfrediyorsanız, siz iktidara gelince, güç elinize geçince, ne yapacağı kestirilemez bir iradeyi temsil ediyorsunuz. Dolayısıyla bizi tedirgin ediyorsunuz. 

6 genel başkanın mutabakatını Kemal Bey teklif etti. CHP’nin yaşadığı bu ‘kazanabiliriz’ duygusuna 3 günde en büyük küfür edildi. Siz elinize güç geçince bize ne yapacağınızı göstermiş insanlarsınız. Siz daha iktidara gelmeden her şeye kör ve sağır oldunuz. İktidarı matematiğe çevirdiniz.

Güçlenince, İYİ Parti’nin gücüne ihtiyacınız olmadığını düşünce bakın bakalım, bize mi benziyorsunuz iktidara mı? Güçlendirilmiş-İyileştirilmiş Parlamenter Sistem diye yola çıkılıp ‘Güçlendirilmiş-İyileştirilmiş Kemal Kılıçdaroğlu’ memleketin önüne sunuldu.

Yüzde 25’i, yüzde 75’e dayatmak nedir? İktidara çözüm sürecinde kızdınız, şimdi iş nereye geldi? ‘Bizde HDP var, sizde de HÜDA-PAR var.’ Muhalefetin vazifesi ‘Sen yaptın, ben yapmadım’ demektir.

HDP bugün açıklama yaptı, Kemal Kılıçdaroğlu adına aday çıkarmayacaklarını açıkladılar. Biz terörün bulunduğu bir denklemde olmayız dedik. Ben dedim, defalarca dedim.

İYİ Parti, HDP’ye oy veren 6 milyonun kalbini kazanabilse ben bundan iftihar duyarım. Biz bölücüleri, çocuklarımızın katillerini dinlemeyiz. HDP yetkililerine Türk devletine ‘katil’ derken görüyorum, çok cüretkarlar.

“BÜTÜN OYUNUZA TALİBİZ”

Devlete ‘katil’ derken gösterdiğiniz cüretkarlığı bir kere PKK’ye gösteremediniz. Evet, bütün oyunuza talibiz, sizi de muhatap almıyoruz.

Ben terörün gölgesinin düştüğü yerde devletin makamlarının örselenmesine razı değilim. İYİ Parti’den kimse özür dilemedi. İktidar olmadan bu kadar nezaketsizliği, tahammülsüzlüğü iktidar olunca milletimiz için tehlike görüyorum. Kemal Bey’in adaylığının dayatmasına itiraz ediyorum. Bu itirazım İYİ Parti’nin hassasiyetlerinin doğru anlaşılabilmesi çerçevesinde kamuoyuyla paylaştığım bir itirazdır.

Ben Türk milliyetçilerinin bütün şubelerinin, partilerinin birbirlerinin boğazına sarıldığı son seçimdir bu. Başka seçimler doğuracak gibi gelen bu seçim bundan sonra memleketini sarıp sarmalayacak, olanı biteni görüp yöneten bir Türk milliyetçiliğinin iradesine şahit olacak.

Adaylık oylamasında yoktum, Kemal Bey’in dayatılmasına itiraz ediyorum.

Ben itiraz etsem de partime laf söyletmem. Ben partim adına değil kendi adıma konuşuyorum, bedelini ödemeye razı olduğum için bu kürsüdeyim.”

NE OLMUŞTU?

Yavuz Ağıralioğlu ve beraberindeki bazı isimlerin son dönemde yaşananlardan rahatsız olduğu ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı harekete geçeceği iddiası gündemde yer alıyordu.

Cumhuriyet muhabiri Selda Güneysu’nun haberine göre; Ağıralioğlu’nun Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ve CHP ile HDP arasındaki temastan ve Akşener’in bu temas ile ilgili “CHP, HDP ile görüşebilir ama bizim olduğumuz masaya getiremez” sözlerinden de “rahatsızlık duyduğu” ve “partisinden istifa edeceği” ileri sürülmüştü.

Konuyla ilgili uzun zamandır suskunluğunu koruyan Ağıralioğlu’ndan ilk adım geldi.

Kimlerdir bu türkçüler?

Kimlerdir bu türkçüler?

Bilmem, bilemem biz bu türkçü geçinen salaklardan bundan sonrada neler çekeceğiz?

Yaparsa, yaptırırsa MIT yaptırır.

Kimi yatıp kalkıp Ümit Özdag diye, kimisi Sinan Oğan diye, kimiside Muharrem İnce diye anırıyorlar. 

Bu anıranların bir tekide adı geçen oy atacakları kişileri tanımamaktadırlar. 

Onlar, Ümit Özdag ile Sinan Oğan dünün Türk -Islam ülkücüleri idiler. İkiside MHP’de halkın elçileri (milletvekilleri) idiler. Şimdi türkçü söylemlerle oyları bölme işine giriştiler. 

Yaparsa MİT yapar, yaparsa Muharrem İnce yapar.

Ulan salak türkçü geçinen koyunlar, türklüğü (TC)’yi kurumlardan atan AKP’yi alaşağı edeceğiz der iken, sizin bir boka benzettiğiniz Ümit Özdag ile Sinan Oğanlar Türkçülüğe giriştiler. Sizde meee diyerek arkalarına düştünüz. 

Sizde bilmektesiniz ne Sinan Oğan, Nede Muharrem İnce seçilemezler. Ancak, Erdoğan’ın önünü açmış olacaklar.

Siz, türkçü olarak, Erdogan’ı indirtmezseniz nereye varacaksınız?

Buyurun bu Müslüman Ermeni olan Devlet Fettahoğlu’nu (Bahçeli), bir yahudi olan Erdoğan’ı aşağıya indirelim, siz istediniz  kişilere arka çıkın, size kim karışa bilir?

Ancak bu önümüzdeki seçimlerde başkanlık seçiminde Sinan Oğan yada Muharrem İnce’ye değilde Kemal Kılıçtaroğlu’na oy vererek, Erdoğan..a tokat vurduktan sonra gidin halk elçiliğinde (milletvekilliği) kime oy verirseniz verin. 

Bilginiz kısa, beyinleriniz cılız, öngörüşleriniz tutarsız. Bilgisayar başında yok Sinan Oğan, yok Muharrem İnce diye baş ağrıtıp durmaktasınız. 

Ulan salaklar, sizler kaç yaşında sınız Sinan Oğan kaç yaşında? Neden şimdiye değin türkçülük yapmamış, şimdi türkçülük yapmaya başlamış? Bir düşünün.

Onun bir başka açmazıda Azerbaycan’da Türkler’in kanını içmekte olan yarı Ermeni İlham Aliyev’i övmesidir. 

Azerbaycan eli’nde (devleti) bütün ileri gelenlerin ya eşleri yada anaları Ermenidirler, ona görede Türkler’i ezmektedirler, halkı soymaktadırlar. Savaşlarda başarılı çerilerimizi ezmektedirler. Soysuz Sinan Oğan’dan bir tek çıt çıkmamaktadır. 

Azerbaycan başkanı, kendi islamcısını, kendi türkçüsünü, kendi komünistini yetiştirdi, içimize saldı.

Siz yüzünüze tükürülecek, arsız, dengesiz bilgisiz türkçüler, MİT’in uzaktan etkisine kapılıp, Erdogan’ın önünü açmaya katkıda bulunacaksınız. 

Bulunun, bulununda sizi bu Türk ulusu, salak türkçüler olarak ansın.

Konumuz; Huda Par

Konumuz; Huda Par

Huda Par, bir başka deyişle Hizbullah ile MHP+AKP HUDA PAR arasında yeni bir anlaşma yapıldı. 

Burada bizim olağan üstü olarak gördüğümüz gelişme: MHP sözde, Türkiye’nin birliğinden, anayasanın ilk 4 ilkesinin korunmasından yana, birde TC’ yi koruduğunu, Andımızı geri getirdiğini sanan bir konumda iken,  Huda Par’la ortaklık kurdu. Huda Par, MHP’nin istediklerinin tam tersini istemekte açıkça birde Türkiye’ninbölünmesini açıkça savunmaktadır.

Şimdi MHP’liyim biz bölücülüğe karşıyız deyemeyecekleri bir duruma geldik. Artık MHP’liler (milliyet)çiyiz diye böbürlenemeyecekler. 

O yigitlikten, o doğruluktan, o tutarlılıktan, gerçek yurtseverlikten arınmış bir Bahçeli, bir MHP’liler le karşı karşıyayız.

Artık gerek bahçeli, gerekse MHP’liler utanmazlığın en son oyununu sergilemektedirler. 

Bundan böylede çıkıp CHP’lileri bölücülerle birlikte olmakla boklayamayacaklar. Ancak, yüzlerinde ar kalmamışsa  deyebilirler. 

Bakalım, bu MHP elçileri (milletvekilleri) geçmişte Devlet Bahçeli Tayyip Erdoğan’a verip veriştirirken ayakta alkışlamışlardı. Şimdi Bahçeli Tayyip Erdogan’i övüyor, yine o eskiden Erdogan’i yuhlayan elçiler şimdi alkışlamaktadırlar.

Böyle çirk, tutarsız bir MHP yapısı oluştu. 

Şimdi MHP’ye bağlı olanların ipleri MİT’e bağlıdır. Artık Bahçeli ayakta güçlükle durur durumdadır.

Bahçeli, böyle böyle bitti. Erdoğan’ıda bitirdi. Tayyip Erdoğan’ında sağlığı bozuk, kendini tutamayıp, utanmadan karşıtlarına söver duruma gelebilmektedir. 

Şimdi bu anlattıklarıma birde eli kanlı, PKK ‘dan geri kalmayan Huda Par ile yan yana durduğunu ekleyin. 

Ulan bu andan sonra yine sizler biz (milliyet)çiyiz derseniz, demek size bu ulus durup tükürmelidir.

Huda Par ~ Hizbullah ilişkilerinin geçmişi:

Sağda solda dendiği üzere AKP + MİT + Huda Par ilişkileri son on yıla dayanmamaktadır. 

Tayyip Erdoğan, AKP yönetime gelmek üzere iken, Hizbullah ile bir araya gelindi, el altından bir anlaşma yapıldı. O gün bu gün Hizbullahçılara pek çok alanda akça kazandırıldı, yol yapımı yada başka alanlardakı yapılar Hizbullah’a yaptırıldı. Ancak onlarda kendilerini sıradan bir müslüman olarak göstereceklerdi. öylede oldu.

Özellikle Avrupa’dan, Kıbrıs üzerinden sayısız arabalar getirildi Erdoğan yönetimide buna göz yumdu. Avrupa’da kaçak yasamış olan bazı Hizbullahçılar Türkiye’ye dönüşte yaptılar.

Bu günlerde bu konuları tartışanlar Ugur Mumcu’yu öldürenlerin içinde bulunmuş olan Oguz’unda Avrupa’ya kaçma işini Hizbullah gerçekleştirdi. İşin ilginç yanı Oğuz Avrupa’ya iner inmez, ona oturum verildi. Güvenliğide sağlandı. 

Hizbullah gerçekten korkunç bir örgüttür. İçlerinde çokta eski ülkücülerde bulunmaktadır. Huda par, yada başka Hizbullah örgütleri Savak {Iran1979’da İran İslam Devrimi ile beraber yerini belki de dünyanın en gizemli ve ölümcül ancak gücü ülke içine sınırlı istihbarat birimi olan istihbarat bakanlığına(VEVAK) bırakmıştır.} ile ilişki içindedir. Bu son aylarda Kuzey Azerbaycan’da Hizbullahçılar, topluca tutuklanmaktadırlar. 

İşte bu günün Bahçelisi, MHP’si böyle bir örgütle başbaşadır. 

Bu ulus AKP’yide, MHP’yide yerin altına gömecektir.

Bu gün Türkiye’de Sinan Ogan’ın arkasında sıraya geçen arsızların yularlarıda MİT’in elindedir. 

Ancak onların oy tabanda yoktur.

Gerisi gelecek…

Meral Akşener nereye koşuyor?

Meral Akşener’e Çerkez oyunu!

Bir önceki yazımızda belirttiğimiz üzere Meral Akşener yanıtıldı. Yanıltan kesim Çerkezlerden oluşmakta idi. Bu görüsümü bir önceki yazımı..da belirtmiş idi.. Bu biçimde: “Ben yinede bu işte MİT’in etkili oldugunu düşünmekteyim. Birde kendisini yanıltan Çerkezler’in olduğunu düşünmekteyim. Başta okuyucusu bile olmayan Yeni Çağ kesimi kendisini etkiledi.”

Bunun yanısıra yine Çerkez Taha Akyol’un etkili olduğunu Meral Akşener kendiside söylemiş: 

Sonuçta Meral Akşener, bazan öyle açıklamalar  yapar, sonunda başına  ne açılacağını göremez. 

Geçmişte Fethullah Gülen’in yayın organı olan ….de ülkücülerden Drej Ali’yi tanıdığını söylemiş idi. Drej Ali de o dönemde ülkücüler le çatışma içinde idi. 

Üstelik bu Çerkezler’de islamcılığı Türkler’e yüklemeye çalışırlar. Türkleri illede müslüman görmek isterler. Bu yeniçağ örgütü geçmişte islamcılıkta önemli görev almış idi.

Uzatmaya gerek yok. Meral Akşener, göründüğünden başka birisidir. 

Bir o değil, böyleleri çoktur. Umut ederiz, Meral Akşener, bu bataklıktan uzak durmayı öğrenir.

Şimdilik Meral Akşener konusunu kapatıyoruz.

Meral Akşener nereye koşuyor?

Meral Akşener nereye koşuyor?

Anlamsız biçimde aylarca birlikte çalıştığı Erdoğan’dan kurtulma birliğinden birden bire ayrılıp, çok eşırı bir karalama yapması, yenilir, yutulur değil idi. 

Oldu, olan oldu, AKP ile MİT çiler epeyce sevindiler.  Ancak toplumdan gelen baskı ayrıca Ekrem ile Mansur beylerin kendi isteklerine olumsuz karşılık vermeleri sonucunda birliğe geri döndü.

Ben yinede bu işte MİT’in etkili oldugunu düşünmekteyim. Birde kendisini yanıltan Çerkezler’in olduğunu düşünmekteyim. Başta okuyucusu bile olmayan Yeni Çağ kesimi kendisini etkiledi. 

Sayın Meral bundan sonra çok bilmişlige, ayak oyunlarına girmese iyi olur. Toplum eski toplum değil. Ben söyledim oldu işlemez. Ben yaptım olducu Devlet Bahçeli bile o kuralı işletemedi. Günden güne erimektedir. 

Sizde en az Kemal Kılıçtaroğlu biçiminde doğru açık görüşlü olsanız, ilerlersiniz. 

Bizim size karşı bir savaşımız yoktur. Ancak sizin de biz Türkler’i Erdoğan’in kucağına atma yetkiniz yoktur.

Bunu bir yere yazın, biz Türkiye’de kimin kim oldugunu iyi bilmekteyiz. Biz, Bahçeli’nin Ermeni olduğunu bilsekte onu Ermenilikle karalamadık. Ancak Türkler’e attığı gizli kazıklara göre karaladık. 

Sizinde birlikten ayrılmanızı kınamadık, ancak ayrılır iken ettiğiniz sözlere göre duruşumuzu gösterdik.

Bizim karşımızda Erdoğan ile onun yanındaki vurguncu çoğuda Türk karşıtları bulunmaktadır. Biz Türküz gerisi bilmem ne dememekteyiz. Ancak Türk yurdunda yiyip, içip Türkler’e söyenleride alkışlamayız.

Biz CHP’li değiliz ancak onun dışında elle tutulur bir birlik olmayınca ona oy vermekteyiz. Size oy verenleride alkışlamaktayız. Umarız, yeniden dizginleri Erdogan’a doğru kırmazsınız.

Meral Akşener nereye?

Meral Akşener nereye?

Bir önceki yazımızda azıcıkta olsa sayın Meral’in göründügü üzere sözü özü bir olan birisi değildir. Kendisinin alacağı ilgi ölçüsünde kılık değistirir. Ee  öyle ise neden şimdiye deyin eleştirmedik? Çünkü Türkiye bir geçiş dönemi yaşamaktadır, bu dönemle Meral ile uğraşmak doğru olmaz idi. Ancak nedeni ne olursa olsun, ant içtiğiniz konuda sözünüzden dönerseniz, bizde ona karşılık, sözümüzü söyleriz.

Meral’in tek ilgi odağı kendisini yükseltecek kesimdir. Şimdi AKP den bıkan kesimi arkasına almış yolda idi. Birden bire dizginleri kırdı, yola ters yönden koyuldu. Ona öyle bir el değdi, o ister istemez dizginleri ters yöne doğru kırdı. 

Bir kere onun kurulan birlikten ayrılmak yetkisi var. Ayrıldı deye ona söz eden yok. Konu ayrılır iken AKP bin işine yarayan yemleri atmaması gerektiğidir. 

Sayın Meral, geçmişte oynadığı oyunlardan ucuz kurtulsada, şimdi Ermeni-Çerkez oyunu oynarsa, yüzü gün görmemiş bilgiler ortaya saçılır. 

Bir kere gerek Meral, gerekse onun topuklarını yükseltenler bilsinler, bu topraklarda ses çıkaracak Türkler’de vardır, onlarda sözlerini söyleyeceklerdir.

Bu onu bunu korkutmak değildir. Söz yarışıdır. Çamur atmak ilkelerimizde yoktur. Sağlam kaynak yoksa yazmayız.

Bu eski MHP’liler, başlarındakıları öyle överler, kendilerine peygamber ederler.

Peygamber Meral:

Bir tek seçimi bile kazanmayan kadıncağızı, topuklu  diye şişirdiniz. Al lan size topuklu…  

Meral’dan Fethullah’a ovgüler: 

Parti içinden ona dur lan bu ne biçim açıklama biz AKP ile karşı karşıyayız deyebilen az kişi  çıktı. 

Meral açıkça Erdoğan’ı kurtarmayı denedi, ancak gördü, geniş kesim arkasında durmayacak, yine dizgini eski yola sokacak. Bu bir yoklama idi. 

Artık iyi eski iyi olamayacak, Meral eski Meral olamayacak. Kuru kuru kabadayılık yapan bir kadın olarak görülecektir. 

Umarım şimdi yola gelir, seçime iki gün kala yeniden dizgini Erdogan’a doğru kırmaz. Kırarsa tepkimiz büyük, sözlerimiz sert olacaktır.

Bu ne biçim bir işti, ne biçim böbürlenmekte idi iyi partililer. Meral’ı Tanrı yapmışlardı. 

Bence onun kuyruğundan ayrılamaz iseniz, gözünüz onun üst¨nde olsun, sizi satamasın.

Meral Akşener

Meral Akşener nereye?

Bu gün Meral Akşener, beklenmedik biçimde Erdoğan karşıtı birleşmeyi boklayarak ayrıldı. Ayrılmak kendi yetkisinde idi, sakınca yoktu, ancak boklayarak gitmeyecekti. Sürekli dik duruştan söz eden birisi idi, bu duruşu ile kendi kendisini yalanladı. 

Açıkçası altılı birleşmeden beklediğini alamadı, durduk yerde ben başbakan olacağım dedi, birlikte anlaşmaya oturduğu arkadaslarını aşağıda görmeyi sürdürdü. Aylardır iki yüzlü biçimde toplantılara katılmakta, arkadaşları olan ortaklarına dil uzatmakta idiler. 

Artık Erdoğan’ı tamda alaşağı edecekler iken, u dönüşü yaptı. 

Gemiş seçimdede seçilemeyeceğini bile bile aday olmuş idi. Erdoğanı yeniden seçtirdi. 

Unutmayalım, geçmişte AKP’lilerle Mekke ye gitmiş, Gül ile kol kola idi. onlarda kendisine beklediği  yeri vermeyince onlardan isessizce ayrılmış idi. Yoksa onları basın önkünde düşünceleri nedeni ile eleştirmemiş idi. 

Üstelik, ordunun çökertilmesi için SARIMSAK’I göreve getiren kendisi olmuş idi. O sarımsak bilgileri Erdoganın yandaşlarına iletmekte idi. 

Bunları geçelim şimdilik.

MHP den kurultaya (meclis) aday iken, Bakırkoy kaldırımlarında kendisinin (CUMHURURİYET) için çalışacağını söyleyip, seçildikten sonrada (CUMHURURİYET)’i ağzına almamış idi. 

Bu son yıllarda bizde kendisinin iki yuzlülüklerini bir bir saymadık. Neden? Çünkü Erdoğan Akşener’den de aşağılık birisi dedik, önce o aşağıya çekilmeli idi. 

Benim ürküntüm, el altından kendisini MİT korkuttu mu? Çünkü bir dönemde sevişme çekimleri var denmiş idi. Kiminle idi? MİT’in önemli kişisi Özdemir ile idi. Ulan Deniz Baykal’ı bile o gizli çekimler dize getirmiş idi. Umarım bu kez böyle değildir. Bahçeli Erdoğan’a karşı en büyük konuşanlardan birisi idi. Erdoğan’a karşı azılı idi. Ne oldu? Onuda Alaaddin Çakıcı yine gizli çekimle dize getirmiş idi. 

Bu ne demektir? Bundan böyle gizli çekimi olanlar, Erdoğan’ın karşısına çıkmasın, oturup evinde bulaşık yıkasın.

Bu gün için ben çok saygı duyduğum, Ümit Özdağ’ın Erdoğan’a karşı olduğuna güvenmemekteyim.

Şimdi ne olacak, Erdoğan’ın ilk seçimde yenilmesinin önüne geçmiş olacaklar. Oyları azalacaktır. İkinci oylamada Erdoğan yine kazanamaz, eğer yeni bir gizli çekimi olan çıkmaz ise.

Olayın bir başka yanıda budur. Genis bir Çerkez kesim Akşener’in yanında idi. Çerkezler’de yanılmasına destek oldular. 

Bu konuyu ayrıca yazarım. 

Ey MİT sen neymişsin, kimleri korkutmadın? 

Olay  biraz ilerde Akşenerin yüreğini agrıtacaktır. Şimdiden kendisine geçmiş olsun demekteyiz. Kendiside ikinci bir Bahçeli oldu. Alın size gerçekler!  

İslamlık Üzerine

İslamlık Üzerine

Islam, yüreğe ağırlık vermez eğer kurana göre değilde duyduğuna göre yapar yada yaşarsan. Ancak gerçekten kurana göre müslümanlığa geçilecek olunca iş değişir. Getirdiği sorumluluk ağırdır. 

Türkiye’de de yıllarca yumuşatılmış biçimi ile övgüler almıştır. 

Yıllar geldi geçti. Bu ilk islam, Avrupalı, Amerikalı yöneticilerin işine gelmedi. Onlara dambır dumbur gerçek islam gökten indirilmeli, yayılmalı, gerçek islam Ortadoğu’da {cihad} adı ile savaşa sokulmalı, oralardaki baskıcı, arsız yönetimler gitmeli, yerlerine batı destekli islamcı kesimlerin yönetimleri gelmeli idi. 

Öylede oldu. 1969 MHP Adana kurultayında MHP içinde islam kükreyerek yerini aldı. 

Yine o dönemde Milli Görüş Allah yoluna girdi. 

Diğer kuruluşlar içindede islamcılar yerlerini aldılar. 

Ancak tümünün ipleri batıya bağlı idi. Üstelik tümüde görünüşte söylemlerde batı karşıtları idiler. Bu yolla bizleri içeriden vurdular. Ne ile vurdular İslam ile, KURAN ile vurdular.

Sonrası ?

Artık evde, dışarıda, yolda, yolakta, kahvede en önemli konu islam oldu. Islam toplumda tek ölçü oldu. Gürül gürül toplu namazlara başlandı. 

Tarikat tekkeler etkilerini artırdılar.

Buna uyumlu olarak müslümanlarda erkek erkeğe ilişkiler, çocuk evlilikleride arttı.

Bu durumu eleştirenler dinsiz olarak damganmaktaydılar. Çünkü Peygamber 7 yaşında kızı almış, biz neye alamayalım demeye başladılar.

Dogru Ayşe 7 yaşında müslüman kesimin anlatımıyla peygambere bir sıylık (hediye) olarak verilmişti.

Gerisi gelecek.