BBP, dünü bugünü yarınları…

BBP, dünü bugünü yarınları…
BBP’nin bu gününü iyi değerlendirmek istiyorsak, kuruluş günlerine geri gitmeliyiz. BBP, Muhsin Yazıcıoğlu, Yazıcıoğlu BBP demekti.
Ne ilkeleri ne eğitimleri vardı.

Kim ne derse desin, kuruluşundan günümüze deyin devletin (mit) uzaktan yönettigi bir topluluktu. Bir partiden çok, bir tarikat kuruluşuna okşuyordu.
Yazıcıoğlu’nun arka bahçesi, devletinde elinde bulundurduğu gizli bir güç idi.
Bir kişi çıkıpta Milli Görüş’ten bunların ayrı düştükleri bir tek konuyu gösterebilir mi?
Önce bağlantılara bakalım,
Bu BBP’nin bir başka yönüde gerek parti olarak, gerekse Alperen Dernekleri olarak, bağlandıkları tek bir sağlam kazık yoktu, olmadıda, olamayacaktıda…
Bir parti düşünün islam diyor, şeriat diyor, Allah diyor, ancak yüzünü Pensilvanya’ya çeviriyor. Öte yandan devletin bütün kuruluşları ile iç içelerdi. Eski U.O.G.Başkanları’ndan. Ali Batman, Musa serdar Çelebi, Lütfi Sehsuvaroglu, Alaaddin Aldemir’de onların arkalarından giden kesimde BBP gibi devletin sivil gücünü oluşturmaktadırlar. Geçmişte MHP’de Alparslan Türkeş dönemindede böyleydi.
Bahçeli, tez uyandı! Baktıkı oturduğu yer kaygan olacak, Partiyi Hizbullah söylemlerinden çekti aldı. Devletin elinde oyuncak olan Milli Görüş ile BBP’den yollarını ayırarak, devleti seven ancak yasalara dayanan bir partileşmeye geçti.
MHP’de de bu oyunlar oynandı ancak ses getiremedi. MİT’in girişimi başarılı olamadı.
BBP öyle değildi.
Düşünen baş, dayanacak ilkeleri kalmamıştı. İslam ise bir partiyi bir gençlik kuruluşunu ayakta tutmaya yetmedi. AKP ise islama dayanarak değil, çıkar ilişkilerine dayanarak örgütlenmesini yürütmektedir.

İkinci konu, bu partinin dayandığı bir budun, mudunda yok. Müslümanlık sözde tek bağlantı kaynağı olarak gösterilmekte idi. Türklüğe küs bir parti Türkiye’de saglam duramazdı.
Erdoğan bile el altından Türklüge övgüler yağdırmaktadır. O bilinç bu kesimde yoktu.
Böyle oluncada partide dernekte ÇERKEZLER ile KÜRTLER çoğunluğu oluşturmuşlardı. Birazda müslüman Ermeniler’in desteğini alabilmekteler.
Bu durumda mit’in elini güçlendirmekte idi.

Üçüncü konu gerek parti gerek dernekleri cemaatleşerek, parti yada dernek yapısını yitirmişlerdi. Alperenler’de, cami cematine dönüşmüştü. Bu nedenlede,
Başbakan Erdoğan, ayetlere dayanarak, devletin geleceği için Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldürülmesi için düğmeye bastığı ortaya çıktığında bile gereken tepki gelmemişti.
O günlerde bu BBP’nin mumuda sönmüştü.
Üsteik bunlarda bir uzmanlaşma nede yoktu. 12 yıl öncesi Çecen Cumhuriyeti’ne gidenlerden ikisi yakalanınca, devlet sırlarını vererek, BBP’li olarak devlete calıştıklarını basına açıklamışlardı.
Din örgütlenmesi BBP’nin elinde patladı. Patlatanda MİT oldu.

Tabandaki salaklar tepedeki olanları okuyamadılar. Saf, salak molllalarla dolu bir kuruluş olunca Desdici ne yapsın? O bu anda MİT ile karşı karşıya kaldı.
Gerisi gelecek…

Muhsin Yazıcıoğlu’nu anlayabilenlerden misiniz?

Muhsin Yazıcıoğlu’nu anlayabilenlerden misiniz?

Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili bilinmeyenler, yavaş, yavaş ortalığa yayılmaya başladı. Yayıldıkçada bir yolda yürüyen YEŞİLKUŞAK ORDUSU ÜYELERİNİN birbirlerine attıkları kazıklar ortaya çıkmaya başladı.

Artık Muhsin Yazıcıoğlu’nu kimlerin öldürdüğünü sağır sultan da biliyor.

Bilene deyin orda burada ağzını bozup, öç alacağını söyleyen sözde derviş, sözde akıncı kişilerin tümüde susup kaldılar.

Burada uzun uzadıya işin derinliklerine dalmayacağım.

Muhsin Yazıcıoğlu, müslüman AKP yönetimini  övüyordu. Ona verilen görevde buydu.
Muhsin Yazıcıoğlu, müslüman AKP yönetimini övüyordu. Ona verilen görevde buydu.

Bu an belirtmek istediğim bir gerçek var, oda Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldürülmesinden kısa bir süre öncesine deyin, Roma’nın başımıza diktiği Sayın Abdullah Gül, ABD’nin başımıza diktiği Recep Tayyip Erdoğan, yine eskiden MİT’e sonradan da CIA’ya geçmiş olan FethullahGülen ile arası çoooook iyiydi.

Adı geçen bu kişilerle beklemesiz, doğrudan görüşebilen birisi idi. Recep Tayyip Edoğan ona “Muhsin kardeşim” derdi.

Bu kesimler (R.T.Erdoğan, Fethullah Gülen, Veli Küçük) Muhsin Yazıcıoğlu’nu tepe tepe kullandılar. Ancak ne olduysa oldu, ölmeden çok az bir süre önce Recep Tayyip Erdoğan la arası açıldı. Çok gecikmedi, yediği kazığın acısı ile aldı Nizami alemcileri karşısına, yumdu gözünü Recep Tayyip Erdoğan yönetimine verdi veriştirdi.

Muhsin Yazıcıoğlu,  o günlerde gizli kalması gerekenleride azıcık, sözde Allah Yolu’nun yolcusu olan arkadaşlarına anlatmıştı. Bedelinide Recep Tayyip Erdoğan ona ağır ödetti.

Recep Tayyip Erdoğan: “Sen misin beni eleştiren ey iyilik bilmez, seni yurt dışında örgütleyen biziz, yeter artık, susss” dedi.

Sonrasını “Kürt olmakla övünen eşi anlatıyor: “Muhsin Yazıcıoğlu AKP’ye Yeşil Kuşak Müslümanları’na çok iyilikler etti, Recep Tayyip Erdoğan (iktidar) bunun karşılığında ona iyilik etmedi”.

Bunuda Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi dedi.

Resim

Geçen 5 yıllık süreçte dertlerini anlatamadıklarını, hiç kimsenin kendilerini anlamak istemediği belirten Yazıcıoğlu şöyle konuştu: “Buradan Türkiye’yi yönetenlere sesleniyorum; Sizler canınız istediği zaman her şeyi nasıl yaptığınızı gözümüze soka soka gösterdiniz. Görüyoruz ki, 17 Aralık’tan sonra sizlerin canı acıdığı zaman neler yapıyormuşsunuz, nelere kadirmişsiniz. Ama 5 yıllık süreçte 12 çocuk var, onların gözyaşlarını, bizlerin dertlerini bir nebze olsun telafi etme yoluna gitmediniz. Sayın Bülent Arınç 17 Aralık’ta aynen şöyle bir cümle kurdu ve televizyonun başında izlediğimde yüreğim acıdı. Şunu söylüyordu; ‘Yasaları çiğneyen, yasalara aykırı hareket edenlerle ilgili gereken yapılacaktır.’ Peki ben de buradan söylüyorum. Bizim 5 yıl önceki yasaları çiğneyen sayın ulaştırma bakanıyla ilgili, sizin bürokratlarınızla ilgili ne yaptınız? Çok kızgınım, çok üzgünüm, aynı zamanda bir din kardeşi olarak gördüğüm insanlara son derece kırgınım. Sizin canınız acıdığı zaman yasaları çiğneyenlere nasıl muamele ediyorsanız, bize gelince yasaları çiğneyenlere neden aynı muameleyi reva görmediniz? İlla sizin canınızın acıması mı gerekiyor? Vatandaşın canı acıdığı zaman nerdesiniz? – Muhsin Yazıcıoğlu size gerçek manada kardeşlik yapmıştır. Ama siz Muhis Yazıcıoğlu’na kardeşlik yapmadınız, yapmamaya da devam ediyorsunuz.”

Bu son sözleri iyi irdelediğinizde ‘İSLAM KARDEŞLİĞİ ADINA MUHSİN’İ KULLANDIKLARI açıkça söylenmiştir.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi bundan açık konuşamaz, ancak eşinin “Allah rıza”sı için MIT’ce kullanıldığını söylemesini beklememek gerekir.

Muhsin Yazıcıoğlu’nu büyütmeye gerek yok. Onun arkasından gidenlerede önem vermek gerekmez, onları örgütleyen, düzene sokan, MIT idi, onları “Ya Allah Bismillah, Allahuekber” diye AKINCI, DERVİŞ yapanda MIT idi. Sonunda yeri geldi, fetva alındı, gereğide yapıldı.

Burada onun ÇERKEZ olmuş olması, eşinin ERMENİ-KÜRT olması önemli değil, önemli olan çevirdikleri dolaplardı.

Muhsin ne geçmişte nede son döneminde bir kerecik bile olsa oyunkuran olmamıştı. O yaşamında oyun kuranlara dayanak olmaktan öte gidemedi.

O kendisini sürekli bir kurnaz tilki sanarak yaşadı. Ülkücülük yıllarından tanıdığı bazı güvenlikçilerin ona verdiği bilgilerle, ABD güdümlü yönetimden yararlanmak isteyince, islama uyumlu biçimde “fetva” çıkarılarak, yaşamına son verildi.

Muhsin, sürekli olarak kendisini yasalardan üstün görürdü. Çünkü Onun elinde istediği gibi kullanabileceği ‘Ya allah bismillah, Allahuekber” diyen “mücahitleri” vardı.

Kimki “şeriat”a ters düşerse onun yaşadığı bölgedeki BBP sine bağlı Nizam-i Alemci ‘mücahit”ler, baskı yapıyor, yada başına sıkıyorlardı.

Muhsin Yazıcıoğlu’de tepede oturmuş kardeşlikten söz ediyordu.

Yine ilginç bir durum, Muhsin Yazıcıoğlu öyle böyle seçim döneminde al-ver yaparak kendisini yıllardır eleştirdiği talancı partilerden birinden seçtirebiliyordu. Bunun içinde kendi arkadaşlarını ise birer dayanak olarak kullanıyordu.

Muhsin Yazıcıoğlu, MIT’e “ALPERENLER’in kapısını açmasının karşılığında torbalarında akçalar ile belgeler biriktiriyordu. Yoluda Alllah yolu idi.

Acı ancak, 7-8 yıl bu ülkede Türk karşıtlığı yapan Recep Tayyip Erdoğan yönetimine arka çıkan Muhsin Yazıcıoğlu, nedense ölmeden önce, Recep Tayyip Erdoğan’ın vurguncu olduğunu ileri sürdü.

Nerede bir islamcı eylem varsa altından Muhsin Yazıcıoğlu’nun sözde Nizam-i Alemcileri çıkıyodu, sonrada Muhsin Yazıcıoğlu ortalığa çıkıp yüzü kızarmadan, ben duymadım ben bilmiyorum diyebiliyordu.

Muhsin Yazıcıoğlu, çok yönlü çalışan bir yeşil kuşak değirmencisi idi. Muhsin Yazıcıoğlu eğer doğru dürüst birisi olsa idi:

– Yıllarca derneklerindeki çok gençlerin, Veli Küçük’e bağlı olduklarını biliyorsada, neden göz yumuyordu?

-Yurt içinde, yurt dışında CIA ile işbirliği etmekte olan Fethullah Gülen örgütüne neden arka çıkmakta idi?

Yurt içindede, yurt dışındada bir sürü camisinide derneğinide MİT kuruverirken, bunun bir karşılığının olacağını neden bilemedi?

Bende bundan öteye, bazı bilgileri ortaya dökemem, şimdilik bunları yazabiliyorum.

İlgili bir bağlantı:

Muhsin Yazıcıoğlu ölümüyle ilgili belge paylaştı

27 Mart 2014 Perşembe 18:30Savcı Zekeriya Öz kendisine Muhsin Yazıcıoğlu cinayetiyle ilgili gelen belgeyi Twitter’a paylaştı.

17 Aralık yolsuzluk operasyonunun sonrasında Bolu’ya düz savcı olarak atanan savcı Zekeriya Öz, helikopter kazası sonucu hayatını kaybeden ancak ölümüyle ilgili iddialar ortaya atılan Muhsin Yazıcıoğlu hakkında kendisine gönderilen bir mesajı takipçileriyle paylaştı.   Son olarak, sosyal medyada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili emir verdiği iddia edilerek 25 Mart’ta bir ses kaydı paylaşılacağı söylenmişti. Böyle bir kayıt yayınlanmadı ancak konu ile ilgili Ergenekon Davası’nda pek çok gizli tanık kullanmasıyla tanınan Zekeriya Öz çok tartışılacak bir tweet paylaştı.

Tweette; Muhsin Yazıcıoğlu’nun AKP’ye katılmayı reddettiği ve elinde AKP- İran aleyhine kozmik bilgiler arşivlediği öngörüsünün olduğu belirtiliyor. Keş Dağları üstünde F-4 uçaklarının Yazıcıoğlu’nun bulunduğu helikopterin yakınından geçerek basınç oluşturduğu, türbülansa sokarak helikopterin düşmesine neden olduğu iddia ediliyor.   KOORDİNATLARIN GİZLENDİĞİİDDİA EDİLDİ   Olaydan 2 saat sonra Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düştüğü yerin koordinatlarının Başbakanlık’a ulaştığı ancak “İrancı Bakan” olarak tanımlanan Bakan tarafından bilgilerin herkesten gizlendiği iddia ediliyor.   Tweette “Ampullerin efendisi” diye tanımlanan Başbakan Erdoğan için ise; Yazıcıoğlu için “Bırakın ölsün” dediği öne sürülüyor.   Zekeriya Öz’ün paylaştığı o twette çok çarpıcı bir iddia da yer alıyor. Suriye’de geçtiğimiz günlerde düşen uçağın içinde bulunan iki pilotun Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düşmesine neden olan 2 pilot olup olmadığı soruluyor ve bu konuya da sıranın geleceği belirtiliyor.   İşte Zekeriya Öz’ün paylaştığı o tweet: .

Kaynak : http://www.sonkale.org/muhsin-yazicioglu-olumuyle-ilgili-belge-paylasti-h230665.html

Erdoğan’dan Yazıcıoğlu için ‘Bırakın ölsün yav’

17 Aralık yolsuzluk operasyonunun sonrasında Bolu’ya sürgün edilen başsavcı vekili Zekeriya Öz, Büyük Birlik Partisi (BBP) eski Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaşamını yitirdiği helikopter kazasına ilişkin çok aşırı konuşulacak bir ileti paylaştı.

Zekeriya Öz’ün Twitter’daki resmi hesabından “gelen bir tweet” diye paylaştığı “Yazıcıoğlu’nu ortadan kaldıran İrancı bakan kimdi” başlıklı notta çarpıcı iddialar yer alıyor.

AKP Hükümeti dönemindeki yolsuzlukların, öteki hükümetler dönemindeki yolsuzluklara rahmet okutacak bir hale geldiğini belirtildiği notta şu iddialara yer veriliyor:

“Muhsin Yazıcıoğlu’nu AKP’ye katarak gelecekte herhangi alternatiflik bir kaygı taşımak istemeyen Ampüllerin Efendisi, Muhsin Başkan’dan gelen ‘ret’ cevabı sonrası adeta çıldırmıştı. (Sen kim oluyorsun?) … Ve Muhsin Başkan’ın AKP-İran aleyhine edindiği kozmik teferruatları arşivlediği ve bir takım yerlere sızdırıldığı öngörüsü AKP’de sonun başlangıcı olabilirdi.”

İki F-4 uçağının Yazıcıoğlu’nun helikopterin çok fazla yakınından geçerek hava basıncı oluşturduğu ve helikopteri türbülansa sokarak düşürdüğü ileri sürüldüğü notta, azalma gösteren helikopterin koordinat bilgilerinin Başbakanlığa ulaşmasına karşın, babası 35 yıl İran’da kalan meşhur bakanın bu teferruatları gizlediği, “Ampullerin Efendisi”nin de koordinatlara bir göz gezdirdikten sonra “Bırakın ölsün yav” dediği, bunun da söz konusu bakanı sevinçten çılgına çevirdiği iddia ediliyor.

Notta yer sektör ve çok fazla konuşulacak iddialardan bir tanesi şöyle:

“Keş Dağları üstünden kendisine bildirilen rota üzerinden uçarak, bilmeden Muhsin Başkanı’nın helikopterinin düşmesini sağlayan o iki pilot, Suriye’de Esed rejiminin vurarak düşürdüğü 2 pilot mu?”