Devlet Fettahoğlu (Bahçeli) nereye koşuyor?

Kendisi ayakta duramasada Türk karşıtı kesimlere çalışmayı sürdürmektedir.

Devlet Fettahoğlu (bahçeli) nereye koşuyor?

Devlet Bahçeli
Devlet Bahçeli

Sayın Devlet Fettahoğlu (Bahçeli) bazan öyle güzel konuşmalar yapar, siz duyunca ister istemez onu alkışlarsınız. Siz başka bir “partiden” bile olsanız, durup –Devlet doğru söylemektedir, demektesiniz. Buna en iyi örnek, Erdoğan yönetiminin okullarda ANDIMIZI kaldırdığında, çıkıp bağıra, çağıra dönüp Erdogan’a ‘Artık bundan sonra biz Ülkü Ocakları’nda ANDIMIZI okutacağız, dediğinde tüm ülkücüler, Atatürkçüler, yurtseverler onu topluca alkışlamıştık. Ancak o gün bu gün bu konuda bir adım atmadığını gördük.

Erdoğan kurumlarımızın tanıtım belgisinde (tabela) yazılı TC; Türkiye Cumhuriyeti yazısını kaldırdığındada, biz bunu yaşatacağız demişti. O gün bu gün derneklerde bu alanda bir adım atılmadı. Türk subayları uydurma belgelerle tutuklandığındada, bu alanda doğruların yanında bulunacağını söylesede, o gün, bu gün Genel Kurmay Başkanımız bile içeri atılınca bir adım atmadı.

Bunlardanda önemlisi, Devlet Fettahoğlu genel başkan olduğunda ülkücüden “mafiya”, “mafiya”danda ülkücü olmaz deyince tümümüz, Bahçeli’yi alkışlamıştık. O günden sonra bu güne deyin ne çek senetler gerçekleşti bir bilseniz. Bir Alışan Satılmış önce şeriat çalışması sonunda oy kaygısı ile onu görevden aldı. O çok çek senetlerde yapsa göz yummuştu.

Geçtiğimiz yıllarda Devlet Fettahoğlu değişik illerde Fettahoğulları’ndan bir sürü ırkdaşı MHP’de sesizce yerlerini aldılar. Bunu bileniniz var mı?

Sonrası, bizler komunistlerden okulları arındırır iken, Cemil Çelik, Ermeni Muratlar vardı, onlarda kızları yanlarına alıp dondurma yemeye giderlerdi. Biz okullarımızın komunistlerin ellerine geçmesini önlemek için erkenden üniversiteye gidip, komunistler giremesin diye beklerdik.

Cemil Çelik
Cemil Çelik

Görüyorsunuz, biz nöbette Bahçeli’ci kızcı Cemil Çelik, yavrularla demlenir iken. Bu dönek ülkücüler orda burda kızlarla sikişirken, bizler nöbetteyiz. Bu kızcı pezevenkler, akşam olunca yurda telefon edip baskın var mı? diye sorarlardı. Yok denirse, yatmaya gelirlerdi. Amma gel gör, böyleleri derneklerde el üstü tutulurdu.

Peki sonunda ne oldu, bazılarımız kurşun yedi, öldüler, bazılarımız kötürüm  olduk, ancak o yıllardan sonra komunistlere karşı savaşanları ocaklara, MHP kuruluşlarına yanaştırmadı, kızcılar, çek senetçiler Bahçeliyle birlikte oldular, taa en son seçimde kendi geleceği çöküşe geçince bir kaç kişiyi göreve getirdi. O günlerde biz çatışır iken Cemil Çelik, Ermeni Murat  yanlarına güzel kızları alıp deniz kıyısında gezen alçaklarda MHPcilik yapmaya başladılar, çünkü Bahçeli başta kalayımda alt katta ne olursa olsun demekte idi. Ancak çatı başına çöktü. Çöküncede kendisine en alçakça sözleri edenleri il, ilçe başkanı milletvekili yaparak bu günlere geldi.

Bahçeli ara sıra sert açıklamalar yaparak, kişilerin özlemlerine doğru sözler söyleyerek işleri yürüteceğini sandı, ülkücülerin salak olduğu görerek, istediğini yaptı, istediğini derneklerden attı.

Mit 1997’den sonrada önemli olaylarda ülkücüleri kullanır iken, Devlet Fettahoğlu kendisi içinde “cehennem” yolunun taşlarının döşendiğini görememekte idi.

Bu arada kimse anlamadı, Devlet Fettahoğlu neden Yusuf Hallaçoglu’nu MHP’den uzaklaştırdığını, ben size söyleyeyim.

O çıktı MHP’de iken -Bu HDP liler, biz Kürt’üz deselerde çoğu Ermeni kökenlidir.” Dedi, sonrada bazılarını açıkladı, kimi BDP’lilerin Ermeni kökenli olduğunu belgelerle ortaya koyunca iş karıştı, çünkü okuyucu artık o kaynaklara ulaşıp Bahçeli’ninde Ermeni olduğunu görebilecekti. Bu nedenle Yusuf Hallaçoğlu MHP’den soğutuldu, uzaklaşmasına neden olundu.

Bütün bu nedenlerle MİT, artık MHP içine tümden yerleşti, bir gün geldi, Devlet Fettahoğlu (Bahçeli) içeriden ele geçirildi, onun Ermeni kökenli oluşu, ile MHP içindeki yasa dışı işler gündeme getirilerek, Bahçeli’nin doğrudan Erdoğan’ın yanında yer alması sağlandı.

Bahceli, Erdogan, Apo
Bahceli, Erdogan, Apo

Bizler de geçmişte Devlet Fettahoglu (Bahçeli)’nin Ermeni kökenli olduğu gerçeğini göz önüne almadık, ancak verdiği sözleri tutmaması nedeni ile yollarımızı ayırdık.

Devlet Fettahoğlu (Bahçeli) de ölümsüz olduğunu sanarak, Türk ulusunun sırtından düşmemek için çırpınıyor. Bir başka gerçek var, oda araştırmalara göre % 7 oy alabilmektedir. Bırakalım o çırpınadursun, bizde işimizi yapalım. Biz Bahçeli’ye bundan sonrakı seçimde öyle bir Türk oy vermeme tokatı atacağız, artık o evinde yatar ikende yediği oy tokadının acısını çekecek.

 

 

Ülkü Ocağı yasadışı olaylara çekiliyör

Buyurun bakın bu bir belgedir. Veli Saçılık kim, necidir, orası önemli değil, önemli olan yasa dışı biçimde Ülkü Ocağı yöneticisince korkutulmasıdır, sözlü saldırıya ugramış olmasıdır.

Bu   gelişmelerin yalnızca basına sıçramış olan kısmıdır, kapalı kalan kısmında ne var derseniz, onuda açıklayalım. Kısaca: son günlerde seçmenlerin gerek sayın Erdogan’a gerek AKP’ye  ilgileri azalmaktadır. Bunu gören Erdoğan yönetimi, kendisine arka çıkmayan CHP, İYİ, SAADET, BİR KISIM KENDİSİNİ DESTEKLEMEYEN ülkücülere karşı saldırgan tutum tutunarak, ayrıca onları Türkiye karşıtı dış güçlerle ortak göstererek seçmendeki ilgisini artırmak istemektedir. Bunun yanısıra MHP’li AK ülkücülerin saldırganlaştırılarak, soldakı, sağdakı yada kendilerini ATATÜRKÇÜ görenlerin susturulmaları, korkutulmaları için kullanılmalarını istemektedir. Bunuda MİT eliyle yapmaktadır. Son günlerde bütün illerde ilçelerde MİT yetkilileri ülkücü gençlerle görüşerek, bir Suriye’de ölenler için bir yürüyüş düzenlemelerini istemişlerdir. Buna uyan ükücüler sözde halk adına yürüyüşler düzenlediler.

Sorduğumuz 51 ülkü ocağı yöneticilerinden 21 il başkanı bu konuda gönüllü olmadıklarını ancak genel merkezin tepkisini almamak için sessiz kaldıklerını bildirdiler.

Bu gelişmeler bize neyi gösteriyor? Erdoğan gücünü yitirdikçe, geçmişte olduğu üzere ülkücüleri eylemlere sokarak, ülkücüleri kullanarak kendisine karşı çıkan aydın kesimi korkutmak istemektedir.

Çok acı ancak bizim genel başkanımız Devlet Bahçeli, bu dönemde MİT’in eline düsmüş durumdadır.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

MİTçiler, onunla ilgili igrenç, yada tepki uyandıracak bilgier olduğunu belirtmektedir, birde onun Ermeni kökenli olduğunu yayacaklarını söyleyerek, sayın genel başkanımızı (Bahçeli) korkutarak, artık onu etkisizleştirmişlerdir. Ülkücüler öksüz bırakılınca şimdi onlarında çoğunluğu artık MİT’in yönetimine bırakılmışlardır.

Umarız, yokluk içindeki ülküdaşlarımız MİT’in bu oyunlarına, tuzaklarına düşmezler.

Bu aşagıdaki örnek, ülkü ocağının tepesindede MİT’in etkisini kanıtlamaktadır. Buyurun okuyun inceleyin.

 

Ülkü Ocakları yöneticisi, Veli Saçılık’ı sosyal medyadan tehdit etti.

Sosyolog Veli Saçılık, sosyal medya hesabı üzerinden tehdit edildi. Saçılık, yaptığı paylaşım ile “Ne bunlardan, ne de arkasına saklandıkları resmi uzantılarından asla korkmam, asla susmam” dedi.

08 Mart 2020 Pazar,

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen sosyolog ve Yeni Yaşam Gazetesi yazarı Veli Saçılık, sosyal medya hesabı üzerinden tehdit edildi. Tehdit edildiği mesajı takipçileriyle paylaşan Saçılık’a ‘Ülkü Ocakları’ üyesi olduklarını belirten bazı sosyal medya kullanıcıları küfürle karşılık verdi.

Saçılık, Twitter hesabından kendisine gelen mesajı “Aşkın Dinçer ismindeki ırkçı ısrarla beni tehdit ediyor. Bu ve bunun gibiler AKP’nin gölgesinde yatarak cesaret buluyorlar. Ne bunlardan, ne de arkasına saklandıkları resmi uzantılarından asla korkmam, asla susmam” notuyla paylaştı.

Söz konusu mesajı atan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Aşkın Dinçer’in “Velicim selamımızı aldın ama hala boş konuşmaya devam ediyorsun be oğlum” dediği görüldü.

Veli Saçılık’ın tehdit edilmesi üzerine çok sayıda destek paylaşımı yapıldı. Birçok sosyal medya kullanıcısı Saçılık’la dayanışma içinde olduklarını illetikleri mesajlar yazdı. Twitter’da #velisaçılıkyalnızdeğildir hashtag’i açıldı.

Türkiye nereye? Halk yollara dökülür mü?

Türkiye nereye? Halk yollara dökülür mü?

Recep Tayyip Erdogan, Türkiye’yi yönetmek için didinip dursada bu iş onun elinden bir türlü gelmiyor.

Geçmişteki iyi sandığımız yıllarda Türkiye’nin varını yoğunu satarak, onunda çoğunu yakınlarına bölüştüren, çok azınıda halka koklatan Erdoğan, artık satacağı mal, varlık kalmayınca, tıkanmış durumdadır.

Türkiye’yi eğitimde telekeyde (dünya) 99.cu sıraya düşüren yüzsüz Erdoğan, “ilçelere üniversite açtım” diyor. Halkta alkışlıyor!

Artık Recep Tayyip Erdoğan, kısır bir döngünün içine girmiş durumda. Onun Türkiye Cumhuriyeti’nin başında olması çokda anlam taşımıyor.

Çünkü kısa süre önce kendisini uzun süre alkışlayan halk artık onu alkışlamamaktadır. Bu gün için kimsenin kimseyi kışkırtmasına gerek yok. Toplum, sıkıntıdan kıvranıyor. Çözüm bulamayanlarda, bir konuşma yapıp Recep Tayyip Erdoğan’a seslerini duyuruyorlar.

Türkiye’de toplum sokakları ele geçirmesin diye kara kara düşünen Erdoğan, MİT’i sık sık uyararak, sakın halk sokağa dökülmesin, önleyin demektedir.

Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de son yıllarda kazandığı seçimlerin tümününde tartışma götürür olduğunu bilmeyende yok.

Bakınız geçmişte Mehmet Ağar, Mumcu, Numan Kurtulmuş, Süleyman soylu’lar, yoldaşlarını satıpta Erdoğan’a arka çıkmasalardı, bu gün Türkiye’nin Erdoğan diye bir sorunuda olmazdı.

Erdoğan en son olarak açıkça Devlet Bahçeli’nin eliyle ayakta durmaktadır.

Gelelim Bahçeli’ye

Devlet Bahçeli’de Recep Tayyip Erdoğan’ın arka çıkması ile ayakta durabilmektedir. Devlet Bahçeli, çok yönden Erdoğan’a bağımlıdır.  1. Yasalar açısından, Erdoğan Bahçeli’yi korutturmaktadır. 2. Bahçeli ile ilgili göz açıçı yayınlara yayın yasağı koyarak. 3. Devlet gücünü kullanarak, Bahçeli karşıtlarını ezerek. MHP ile Ülkü Ocakları’nın dağılmaması için MİT dayanağı verilmektedir.

Erdoğan istedi, Bahçeli söyledi. Halk yerse!
Erdoğan istedi, Bahçeli söyledi. Halk yerse!

Yakın geçmişte bütün derneklerini, bütün kuruluşlarını yitiren Bahçeli’ye Recep Tayyip Erdoğan kol kanat germişti. Devlet Bahçeli’nin kuruluşlarını darmadağın edende MİT’ti sonradan Devlet Bahçeli’yi, onun kuruluşlarını kurtaran yine MİT olmuştur.

Türk toplumu bu gün yalnızca Recep Tayyip Erdoğan’a karşı değil Erdogan+ Bahçeli’ye karşı uğraşını vermek durumundadır. Yazık Bahçeli, verdiği açıkları nedeni ile bu durumlara düştü. En sonunda kimliksiz, kişiliksiz duruma düşürüldü.

Devlet Bahçeli Ermeni kökenli olduğunu neden gizledi?
Devlet Bahçeli Ermeni kökenli olduğunu neden gizledi?

Bizi saşırtan da, kimliğini kişiliğini ayaklar altına aldırmadan, bir kıyıya çekilmeyişidir.

Biz, kendisini en kötü günlerinde desteklemiş idik. Bu yurdun çıkarlarını savunuyorsa gerisi (onun Ermeni olduğu) önemli değildir dedik. Günler geçtikçe arka arkasına ülkücü kimliğe kişiliğe sığmayan adımlar attı.

Bunun yanısıra,

Son yıllarda MHP’ninde, Ülkü Ocaklari’nında ipleri tümden MİT’in eline geçince çıldırdık.

Bütün bunların yanında,

Ermeni kökenli Abdullah Gül’ü bu Türk yurduna Cumhurbaşkanı yaptı, ses çıkarmadık.

Ermeni göçmenlerimiz: Abdullah Gül. ile Devlet Bahçeli
Ermeni göçmenlerimiz: Abdullah Gül. ile Devlet Bahçeli

Ermeni kökenli birisini kurultay (meclis) başkanı seçtirdi, yine ses çıkarmadık.

Bazı Ermeni kökenlilerle gizli ilişkilere girdi, bazı dernek yöneticileri onlardan seçildi, yine sustuk.

Dernekler, dumanaltı durumuna düştü, Dernek başkanlarının nerede ise 4’te biri uyuşturucu kullanır duruma geldi, yinede tepkimizi sessiz yaptık.

En son olarakta kendisini devirmek için çabalayanların, dernekleri Fetö’nün yuvası durumuna getirenleri önce kurultay’a seçtirdi, sonrada yerel yönetimlere aday yaptı.

Türk halkı bu sıkıntıdan kurtulur mu?

Kurtulur.

Bu halk AKP’yi boşuna din iman üzerinden başına getirmedi, başındada tutmadı. AKP, çaldı-çırptı, azıcıkta sus bölüğü (pay) olarak halka yedirdi.

Şimdi çalacak, akça eder ne kaldı?

Siz üzülmeyin, bu halk sıkışınca döşeğini, yorganını alır, kurultayın (meclis) önünde yatar. O gün ne AKP kalır nede MHP.

 

 

 

 

 

Eğitimle ilgili bir alıntı:

Bu eğitimle Türk mucizesi

08.12.2018 – 11:04 | Güncelleme: 08.12.2018 – 11:04

Bir eğitim neferinin feryadı diye, tecrübeli bir okul müdürünün gözünden eğitimdeki sorunların bir bölümünü yazdım.
Eğitim camiasından binlerce mail ve mesaj geldi.
“Az bile yazmışsın” diyenler.
“Daha ne sorunlar var bir bilseniz” diyenler.
“Bir iki madde hariç aynen katılıyorum” diyenler.
Hemfikir olmayan neredeyse yok.
Tabii sosyal medyada bana sövenler de var ama onlar zaten “İki kere iki dört” desem de sövüyorlar bana, “Allah bir” desem de.
Onun önüne geçmek mümkün değil.
Yaşasam “Bu herif niye hâlâ gebermedi”; ölsem, “Eleştirilerden kurtulmak için geberdi” diyecek kadar gözü dönüklere yapacak bir şeyim yok.
Zaten bu grubu ciddiye aldığım falan da yok.
Zaten kudurmalarının nedeni de ciddiye almıyor olmam.
Ama cehaletin, bilgisizliğin, önyargılı olmanın nesini ciddiye alayım.
Onlar ürür ben yürürüm.
Eğitim meselesine dönecek olursak.
Spectator Index, Dünya Ekonomik Forumu’nun araştırma verilerine dayanarak, “Eğitimde kalite endeksi” yayınladı.
Buna göre, eğitim kalitesi sıramalası şöyle:
İsviçre
Singapur
Finlandiya
Hollanda
ABD
Katar
Kanada
Yeni Zelanda
Birleşik Arap Emirlikleri
Danimarka
İzlanda
Norveç
Hong Kong
Belçika
Avustralya
Peki Türkiye kaçıncı?
Uzatmadan söyleyeyim.
“Eğitim kalite indeksinde” Türkiye 99’uncu sırada.
Evet doksan dokuzuncu.
Üzerimizde kimler var derseniz.
Mesela Pakistan 94.
İran 75.
Suudi Arabistan 54.
Ruanda 46.
Altımızda ise Yemen, Nijarya , Mısır ve Brezilya var. Yani aslına bakarsanız ortada bir Türk mucizesi var.
Bu kadar kalitesiz eğitime rağmen buradan Nobelli bilim adamları ve nispeten başarılı bir ekonomi çıkıyorsa şanslıyız ve mucize yaratıyoruz.
Ancak giderek bozulan eğitim sistemimiz ve yurt dışına kaçan beyinlerimiz gelecek açısından olumlu sinyaller vermiyor.
Zaten adı üzerinde mucize yaratmışız.
Mucizeler de kalıcı değildir.