MHP’de 1969’dan 2007’ye deyin KANLI OLAYLAR-2

MHP’de 1969’dan 2007’ye deyin KANLI OLAYLAR

En sonunda Dündar Taşer kaza süsü verilerek öldürüldü. Muzaffer Özdağ ise yaşamını öldürülme korkusu ile sürdürdü. Komando Mustafa Ok‘u öldüremediler, ancak oda ölene deyin, tuzaga düşmemek uğaşı verdi. Oda yüreginde acıları ile yaşamını yitirdi. Onun öldürülememeside bir kazanım sayılır. Hüseyin Feyzullah‘ın gücü ona yetmemişti…

AĞLA ÜLKÜDAŞ AĞLA!!!

 

Birde kan akıtılmadan yapılan baskılar, saldırılar, korkutmalar vardı. Şimdi sıkı durun kimdi o Hüseyin Feyzullah’ın unutulamayacak kazığını yiyen yigit?

Kim mi?

Necdet Sevinç’ti.

 

Necdet Sevinç: MHP içindeki Ermeni ile Çerkezler'in bitmeyen saldırılarına uğrayan Türk.
Necdet Sevinç: MHP içindeki Ermeni ile Çerkezler’in bitmeyen saldırılarına uğrayan Türk.

Çok kısaca bilgilendirip, olayın derinlikleri bir başka yazımızda dile getireceğiz.

Necdet sevinç: Necdet Sevinç Türk ülkücülüğünün öğreticisi, eğitimcisi, örgütcüsü idi.

O bir dik duruşun kendisi idi.

Korku nedir bilmezdi. Yazdığı yazılar gençliği uyarıyor, onları Türk ülküsüne kazandırıyordu. Bunlar, anlatmakla bitmez. O senin kalıplı sandığın, dönme ülkücüler, onun eline su bile dökemezlerdi.

Ne olduda bu ülkü erine ülkücü kuruluşlarda gereken yer verilmemişti? Ne olduda bu kendisini TÜRKLÜK savunmasına vermiş olan yazar, eğitimci, düşünür kuruluşunu ülkücülüğe adamış derneklerde ancak çok kısıtlı bir yer edinebilmiş idi?

Neden MHP’nin yönetim yıllarında ondan yararlanılmamıştı?

MHP’nin yada ülkücü kuruluşların basın yayın işleri neden dönmelere, devşirmelere verilmişti, Necdet Sevinç var iken?

Şimdi bazı salaklar çıkmış, Necdet Sevinç’e övgüler yakıyorlar! Ulan salaklar, onun sağlığında neden gerekenleri yapmadınız?

 

Necdet Sevinç’i Hüseyin Feyzullah balyoz ile balta ile ezdi geçti.

Bu bir kere değil bu ezme işi, birkaç kere oldu. İşin gerçeği yasaklanan Necdet Sevinç’in kendisi değil, onun türkçülük düşünceleriydi.

Çok ilginç ortada bir ülkücü oluşum var, temellerini türklüğe dayamış, ancak Türk’ten yana olanlara kapılarını kapatıyor. Bu olabilir mi?

Çok acı ancak oldu.

Yıl 1975, 1. MC Hükümeti kurulmuş, MHP’de en az iki Devlet Bakanlığı almıştı. Bunun yanısıra diğer bazı bakanlıklarda da değişik yetkiler (Genel Müdürlükler) MHP’lilere verilmişti. Bunlardan biriside Toprak Tarım Reform Genel Yönetimi idi.

Ondan sonra Necdet Sevinç’in başına gelmeyen kalmadı.

Necdet Sevinç’in başına gelmedik kalmadı, çünkü o bağrı yanık Türkler’den yana olmayı elinden bırakamıyordu.

Döneklik (ihanet) en tepeden Hüseyin Feyzullah’tan da gelse, benimseyemiyordu.

Önce Necdet Sevinç, Toprak Tarım Bakanlığı’na müfettiş olarak atandı. Amaç ? O günlerde ortaya attığımız köy kentlerini Türkiye’nin Doğu illerinde uygulayıp, halkın yüzünü güldürüp, ağalığı kaldıracaktık.

Ancak, Necdet Sevinç, görevli olarak Doğu’ya gidince ne görür dersiniz?

MHP’nin oraya atadığı sözde bozkurtlar, dönme olduklarından, orada ağalarla işbirliği içinde günlerini geçiriyorlar. Necdet Sevinç, bunları uyarır, ülkücülügün gereklerini anlatır, onlarında Toprak Tarım Reform’u için adım atmalarını ister. Ancak bizim dönme ülkücü kesim, oradaki ağaları MHP’li yaptıklarını söyleyerek, Toprak Tarım Reform’u uygulanmasını istemediklerini dile getirirler.

Sonuçta Necdet Sevinç, önce Ankara’ya gider Hüseyin Feyzullah’a durumu anlatır. Hüseyin Feyzullah, oraya atadığı arkadaşlarla konuşup, kendisine gerekli desteğin verileceğini söyler. Necdet Sevinç Istanbul’a döner, döndükten sonra bu konuda bir süre susar. Ancak sonunda Hüseyin Feyzullah’tan beklenen girişim yapılmayınca, durumu ülkücü kamu oyuna aktarmak ister. O günlerdi, bizleri bulunduğumuz yurtlarda bilgilendirdi. Sonra olayı bilgilendirme toplantılarıyla duyurmaya başladı. Tamda o günlerde MHP genel merkezinden, biz ülkücülere Necdet Sevinç’in konuşmalarına (konferans) katılmamamız gerektiği duyuruldu. Ayrıca Ülkü Ocakları’na da bir buyruk verilerek, Necdet Sevinç’in ülkücüleri bilgilendirmesi önlendi.

Dur! Bu iş burada bitmedi. Sonra onun kitapları ülkücü kuruluşlarda satılamaz oldu. Buda bitmedi, onun kitapları yasaklanır oldu.

O günlerde MHP’nin içine sızmış olan Çerkezler ile Van göçmenleri (Ermeniler), Hüseyin Feyzullah’ı peygamberleştiririyorlar, onu alkışa, övgüye boğuyorlar, kaşla göz arasındada ülkücü derneklerin gerek partide, gerekse ocaklarda “Ya Alllah Bismillah Alllahuekber” diyerek, uydurdukları sözde ülkücü yeminleri ettirerek, yönetimlerini ellerine geçiriyordı.

Ülkücüleri belli bir yöne, belli bir çizgiye getirecek olan, basın yayın işleride, MHP’de derneklerdeki yöneticilere uygun olarak, Çerkezler ile Ermenilere bırakılmıştı. Istanbulda Petrosyanlar’ın torunları olan, Ahmet B. Karabacak (MHP) , Hamdi, Hasip Mengi’lere (Büyük Ülkü Derneği), Ankarada Çerkez Ethem’in  torunları olan Alper Aksoylar’a bırakılmıştı. Bizler ölürken, öldürülürken, demir parmaklıkların arkasında tutulurken, birileride ceplerini doldururuyorlardı. Onlar, Türkler adına, asıp kesiyorlardı. Türklüğün önünü kapatacak biçimde çalışmalar yapıyorlardı.

Alper Aksoy: gizli Çerkezler'in "gizli imamı" Alper hoca (yeyici hoca) Ülkücüleri "şeriatçi" yayılarla aldatan albastı (şeytan)
Alper Aksoy: gizli Çerkezler’in “gizli imamı” Alper hoca (yeyici hoca)
Ülkücüleri “şeriatçı” yayınlarla aldatan albastı (şeytan)

Burada durup düşünelim… Çerkezler le Ermeniler’in MHP’deki gizli örgütlenmeleri, işbirlikleri kimsenin gözünede batmıyordu. Bir günde 10, 20 30 gencin öldürüldüğü ortamda bu oluşumu görmekte düşünülemezdi !

Oldu, oldu… Yıllardan sonra Necdet Sevinç’in iç çatışma olmaması için sessiz kalmasıyla olay kapandı, bir süre sonra yeniden yasaklar azıcık kaldırıldı. Ancak, Necdet Sevinç ile Ankara’dakı Hüseyin Feyzullah’ın kulluğuna soyunmuş olan dönme ülkücülerin arası eskisi gibi iyi olamadı.

Hüseyin Feyzullah, Necdet Sevinç’in Türkler’den yana açık ağırlık koymasını, türklüğe ağırlık vermesini içine sindiremiyordu.

Öyle oluncada ülkücü kuruluşların basın yayın işleride dönmelere bırakılmış idi.

Bu gün AKP’nin temel aldığı görüşleri, devlet Hüseyin Feyzullah’ın eliyle bütün Türkiye’ye yaymıştı. AKP’yi bu duruma getirmiş olan Türk Ocakları, Aydınlar Ocakları, bazı ülkücü kuruluşlardır.

Bütün eski Ülkü Ocakları Başkanları’nın topluca AKP’yi desteklemekte oldukları sıradan bir olay değildir.

 Mümtazer Türköne, bu gün MHP karşıtlığı ile Türk düşmanlığı yaparak yaşamını sürdürüyor…Yıllarca sonra Van göçmeni olduğu ortaya çıktı. Şimdi Fethullah Gülen’in gizli basın baş danışmanıdır.

Çok yakın geçmişe deyin MHP’de danışman olan MİT’ci Vedat Bilgin, şimdi AKP’nin başında bulunan, başbakanın baş danışmanıdır.Yıllarca sonra Van göçmeni olduğu ortaya çıktı.

ÜLKÜDAŞ UYAN!!!

Necdet sevinç ölmeden önce görevini yaparak, MHP’nin ilk kuruluş yıllarında olan duruşuna, geri dönmesi gerektiğini açıkladı.

AĞLA ÜLKÜDAŞ AĞLA!!!

Gerisi gelecek…

Ermeni Hüseyin Feyzullah'ın eserlerini okumayı ülkücülere yasak ettiği yiğit Necdet Sevinç.
Ermeni Hüseyin Feyzullah’ın eserlerini okumayı ülkücülere yasak ettiği yiğit Necdet Sevinç.

Ülkü Ocakları’nın içine sızdırılmış müslüman Ermeniler

Nedir bu Türkler’in başlarına gelenler?

Ülkü Ocakları’nın içine sızdırılmış müslüman Ermeniler’in, ortaya çıkıp, açıkca AKP’ye arka çıkmalarının nedenleri.

Devlet kurumlarından, “parti”lerden, ordudan, “polis”ten dışlanıyorlarda dışlanıyorlar. Olayı çok geniş alacak olursam, anlaşılması güç olacak. Bu belirttiğim kurum yada kuruluşlardan dışlanmayı anlayabildimde, Türkler’in MHP ile Ülkü Ocakları’ndan dışlanmasını gençlik yllarımda bir türlü anlayamamıştım.

Ben en yakınımızdan başlayayım. MHP ile Ülkü Ocakları’ndan, bu kuruluşların az çok iç yapısını ele alarak, yanlışlıkları dile getirmiştik. Ancak işin özünü bir yana atmıştık. Çünkü okuyucu buna alışık değildi. Tepede Van göçmeni Hüseyin Feyzullah (Türkeş), onun yanındakıların çoğunluğu üstelik ellerinde yetki taşıyanlar yine Türkiye’nin değişik yerlerinden olmak üzere, bir kısmı, Van Göçmenleri idiler.

İki müslüman Ermeni'nin anıları
İki müslüman Ermeni’nin anıları

Bunu uzun yıllar, karakollarda “polis”te, yada tutuklu olarak kaldığımızda iyice anlayabildik. Resim

Düşünün, bir “parti” var, adı “milliyet”çi, söylemleri “milliyetçi” ancak, gel gelelim, içerde Türklükten dem vuranı ırkçı sayıyor, Hizbullah’a taş çıkartırcasına “İlahi Kelimetullah” yolundayız, diyor. Ancak bu “parti” ayakları yere basana deyin “Çankaya yolundayız balam, Asya’nın bozkurtları Gönüllerde aynı ülkü, Tanrı korusun Türk’ü, Çankaya yolundayız ” deniyordu. Çankaya yollarında Türk kökenlilerden destek artınca işi “Mekke”, “Medine” yoluna çevirdiler. O günleri böyle gözümün önüne getirince, tepede (TürkeşVan göçmeni, danışmanları Van göçmenleri, en yakınındakılar Van göçmenleri, geriye kalanlar Çerkez bir ikide Pamak, Sırp göçmeni vardı. Bakın bugün, bu partinin eski danışmanları Van göçmenleri, Mümtazer Türköne, Vedat Bilgin, bu “parti”de uzun yıllar danışman değiller miydi? Cia’nın ap-pak ülkücüeri Çerkez Namık Kemal Zeybek, Çerkez Taha Akyol, Çerkez Muhsin Yazıcıoğlu yıllarca Türklük adı altında Türklügün altını oyup, sonrada açıkça ABD’den yana olmadıar mı? Öldürülen demokrat kişilerin, öldürülmelerinde belirleyici olan bu kişiler, şimdi birer demokrat, aydın olarak karşımızda değiller mi? Eskiden öldürüleceklerin adlarını yazanlar şimdi birer gazete yazarı oldular…

Bütün bunlar iyide, ya Ülkü Ocakları’ nın başkanları kimlerdi bunların içinde kaçı Türk demiyorum, çünkü Türk’ü o yere gelmeden öldürüyorlardı. Kaçı Türk’ten yana idi? 1975-1980 arasında ocaklardan, “parti” den Atatürk’ün resimleri bir-bir neden kaldırılmıştı? Çevrede cami yok gibi Ülkü Ocakları’nı camiye, tekkeye çevirenler kimlerdi? Nerelilerdi? Resim Andımızı, “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım, yasam” diye okur iken, bize hizbullah’ın ettiği “yemin”i kimler direttiler? İçimizdeki (Van göçmenleri), içimizdeki Çerkezler, içimizdeki, dönmeler, bir büyük ülküyü, tarikatlara, teklelere değiştiler.

Yeşilkuşak ülkücüleri
Yeşilkuşak ülkücüleri

Hüseyin Feyzullah (Türkeş) yaşlı değilken, onun yerine sulananlarında nerede ise tümü bu kesimlerdendi.

Yılma Durak, CIA'nın ülkücü eylemcisi
Yılma Durak, CIA’nın ülkücü eylemcisi

Kendisini Doğu’nun Başbuğu olarak görmüş olan Yılma Durak

1980 öncesi Marmara Bölgesi başkanı idi. Bu bölgede yeşil kuşak adına yapılmış öldürme olaylarında buyruğu veren kişidir. Kendi sözü: “Başbuğ onun ipini çekti, o kişi vurulacak.” derdi. Ülkücü kesimdeki Türkler’in de komunistler gibi ülkücülerce öldürülmelerinde  Marmara bölgesinde buyruğu veren bu kişidir. {Buyruk: Türkeş-Yılma Durak-Mustafa Polat (Kayserili; Van Göçmeni)- yada bir başka bölge başkanı, sonrasıda tetikçiye uzanırdı.} O günlerde parti içinde, Ülkü Ocakları’nda bu öldürme olaylarına karşı çıkan ülkücü ağalarımızın tümünüde ölümle korkutan Yılma Durak olmuştur. Yılma Durak CIA’nın çizgisinde Marmara Bölgesi’nde yapılacak bütün eylemleri yerine getirmiş, Ülkü Ocakları’nda Türklüğün ikinci sıraya konmasına karşı çıkanları, ya öldürtmüş, yada “işkence” ettirmiştir. (Bir süre sonra cinayet silahlarının nerede saklandığınıda buradan okuyabileceksiniz.)

Bir yandan cinayetleri yönetirken öbür yandada gizli demir ticareti yaparken, yine CIA’nın elemanları 12 Eylül’den sonra kendisini tutuklayıp, kendisinin yüzüne kendisinin bir maşa olduğunu anlattıktan sonra;

*Tutuklandığında doğrudan doğruya götüne cop sokulmuştur. (Akyazılılar istihbarat dosyası; belge 1817)

Çerkez Muhsin Yazıcıoğlu
Çerkez Muhsin Yazıcıoğlu

Erzurum’un Yılma Duragı’da, Sivas’ın Muhsin Yazıcıoğlu’suda Türklüğe Çerkez olarak, Arap bakışı ile baktılar.  Ali Batman, Musa Serdar ÇelebiAlaaddin Aldemir, Lütfü Şehsuvaroğlu, Recep Öztürk (Istanbul) Türklüge Van göçmeni olarak baktılar.

Alaaddin Aldemir, PKK ile anlaşmak istiyor
Alaaddin Aldemir, PKK ile anlaşmak istiyor

Alaaddin Aldemir

Bu güne deyin Ülkü Ocakları Başkanlığı yapmış kişilerin çoğu, basına çıkıp “PKK’nın başıyla görüşmek istiyoruz.” diyorlar, onun (Abdullah Öcalan)’ın gönlünü almak istiyorlar? Resim

Sizce bunca Ülkü Ocakları Başkanları’nın, KÜRTÇÜLÜK olayına destek vermeleri, ucundan kıyısından tarikat, tekke, ABD işbirliğiyle başımıza getirilmiş, Türk karşıtı yönetimi desteklemeleri doğal mıdır? Burada adını yazdıklarımın, tümününde gelirleri ortalamanın üstünde, üstelik bazıları “milyon“lara akça demiyorlar. Yurt içinde de yurt dışındada Fethullah Gülen gibi kiliselerin gizli güçlerince korunuyorlar. Bir dönemde Ülkü Ocakları başkanı olmuş olan bu kişiler şimdi “milyoner“ler. Buna uyumlu olarak PKK içinde yöneticilik yapmış olan Van göçmenleride “milyoner” oldular. Bunlar doğal durumlar değil, ancak bu iş gizli bir oyunun, son bölümüdür. Bunlar, bu eski ocak başkanlarının PKK, bazılarınında ERMENİ Taşnakçılar la el altından (Hüseyin Feyzullah’in Paris’te Taşnakçılarla görüştüğü gibi)

Vanlı Hüseyin feyzullah (Türkeş) ile Petrosyan
Vanlı Hüseyin feyzullah (Türkeş) ile Petrosyan

görüşmeleri, Türklüğü, Türkiye’yi, Türkler’i içeriden vurmanın son adımlarıdır. Uyan ülküdaş, biz dış güçlere karşı savaşırkan, içimize müslüman Van göçmenleri ile Çerkezler’i doldurarak, bizi içeriden vurmuşlar.

Siz sanmayınkı Türkiye’de Türkçüyüz diye cirit atanlar, ellleri yüzleri yunmuş diye. Onların içlerinede bu düzen sürekli olarak, çaşıtlarını sokmuştur, sokuyor, sokacakta…

Van göçmeni: Müslümanlaşmış Ermeniler

Açıklama: Sorun bunların Kürt, Ermeni, Çerkez olmalarında değil, sorun gizli olarak bölücülük etmeleridir.