Bu müslümanlar öyle ileri gittiler, KURAN’IN AYETLER’iNİ bile değiştirdiler.

Bu müslümanlar öyle ileri gittiler, KURAN’IN AYETLER’iNİ bile değiştirdiler.

Bu müslümanlar öyle ileri gittiler, <KURAN’IN AYET>LER’iNİ bile değiştirdiler. İslama en büyük saldırılar soldan değil, sağdan, üstelik en iyi müslümanlardan geldi.Bunuda yine islama iyilik etmek için yaptıklarını söylediler. 

Bunlardan biriside KURAN’ın ilk buyruğunun oku olduğu yönündedir. Sözde uyanık islamcılar, o oku sözünün arkasında olan neyi okuyacağını bildiren sözü {yolladığım kitabı} gizlemektedirler.

“Bizim yolladığımız kitabı oku” yu evirip çevirip, islamın bilimi oku dediğini öne sürmektedirler.

Artık KURAN’ı bile bozdular.

Son yalanda İbrahim Kalın’dan (R.T. Erdogan’ın danışmanı) geldi. “Kalın, ‘Bizim medeniyetimiz bir kitap medeniyetidir. Bizim inanç tarihimiz oku emriyle başlamış, yaz emri ile devam etmiştir” 

Bu bir örnektir sayısız ayetleri deyiştirdiler.

Eger, İbrahim Kalın bilime önem vermekte ise neden bütüüniversiteleri iğdiş ettiler, gizli imamları yönetici olarak oralara atadılar.

AKP yönetimindeki Türkiyenin uluslararasiı alanda başarısı en aza inmişdurumdadır.

Bilim olan yerde, Kuran kurslarında bunca çocuk sikilir mi idi?

Birde (adalet) demiş. Git lan oradan!

Evrende adaletin tesisi de bunu siyasi ya da ekonomik olarak söylemiyorum, Arapçada adalet kelimesi her şeyi yerli yerine koymak demektir.”

Böyle üç ayet, beş hadis öğrenince kendini bir bok sananlar Türkiyeyi çökerttiler.

Bakın bu gün bunca islamcılarıçocukları islamdan cıktılarsa nedeni islamında, islamcılarında tutarsızlıklarındandır.

Uzun yazı yazmak istemem. Bu konuda bilgilendirmelerimiz sürecektir.

İslam (Kur’an), Müslüman (müslüman öncüler; şeyhler, seyitler, sofiler, mücahitler ), müslüman toplum örgütleri (tarikat, tekke, medreseler) İlim Yayma, Osmanlı Ocakları, Milli Görüş, biçimindedir. (gerisini ekleyeceğiz)

Bu gün gelinen yerde karşımıza çıkan gerçek bu: Güzel Türkiyemiz “islamcı” olarak örgütlenmiş Milli Görüş’ün elinde bir oyuncak olmuş durumdadır. Oluşumun yapısı: İslam (Kur’an), Müslüman (müslüman öncüler; şeyhler, seyitler, sofiler, mücahitler ), müslüman toplum örgütleri (tarikat, tekke, medreseler) Ilim Yayma, Osmanli Ocaklari, Milli Gorus, biçimindedir. (gerisini ekleyeceğiz)

Bu yaman gidişte kimin, neyin ne ölçüde etkisi ile yetkisi var ? deye soruyorsunuz.

Bazı yurttaşlar, özellikle AKP lilerin çocukları dinden uzaklaşarak, bu yorumu yapmaktadırlar. “Biz Kur’an’ı okuyup anlamaz iken Kur’an’da çok önemli, bizi kurtarıcı bilgiler var sanırdık, ancak öğrenince <Muhammed’in kendi yaşamı ile ilgili, aklına gelenleri söylediği bilgiler toplamıdır>, <Bu Kur’an’da yazılanlar biz gençleri kurtaramaz. Bizim ata, analarımız bilgisiz, başları boş kişiler olunca, Kur’an onlara çok iyi gelmektedir. Birde cennette 70 çıblak huride müslüman erkeklere çok ilginç gelmektedir. Kur’an bizim için ilginç değil>

Bunu müslüman gençler demekteler.

Ayrıca bir başka genç topluluk <Muhammed 8, 9, 12, 40, …yaşlarında  eşler almıştı, akraba evliliğini yasaklamamıştı. Şimdide onun için tekkelerde, tarikatlarda, Kur’an kurslarında çocukları bozmalar çok olmaktadır. Bu durum biz okuyan gençlere uymuyor.>

Türkiye’de müslüman kuruluşlardan tepki yok, neden?
Sorun islamda mı? yoksa müslümanda mı?

Gelelim Müslümanları yönetenlere: Başta Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Şevki Yılmaz, İsmail Kahraman, Prof. Dr. Hayrettin Karaman, bunlara benzeyen onlarca kişiler, yıllardır çalıyorlar, çırpıyorlar, talan edi yorlar. 

Şimdiye değin, müslüman kesimin savunması <Ya bunu yapanlar kişilerdir, islamda bunlar yok, islam ak-pak, ancak bu kişiler iyi müslüman değiller> biçiminde idi. 

Eee Erdogan, Yılmaz, Hayrettin Kahraman’in müslümanligi tartışılır mı?

Bu kişiler müslüman olarak (Milli Görüş) ün (fetva) cılarıdırlar. Bu son 30 yılda Özal+Erdoğan dönemi bize en iyi çalan, çırpanların, bölücülerin müslümanlardan oluştuğunu gösterdi.

Şeyhler, şıhlar, hocalara gelince, bu götü boklu kişiler, halkin sırtından geçinen kenelerdir. Eee geriye ne kaldı?

Gerisi gelecek.

Durum değerlendirmesi

Durum değerlendirmesi:

Bu gün için R.T. Erdoğan ile Devlet Bahçeli kör topal ayakta dura bilmekteler. 

DonlarInI bİle baĞlayamayanlara oy verilir mi?

Acınacak durumları var. Artık sesleri kısık, ayakları bükük, başları eğik olarak yürümektedirler.

Bahçeli nedendir, adı yasadışı işlere çıkmışlardan umut bekler oldu, Erdoğan’da onu bunu yargılatmaktan, tutuklatmaktan umut beklemektedir.

Türk ulusuna sorun bakalım, Bahçeli halkın bir tek sorununa çözüm bulmuş mu?

Salak, şimdide halka CHP’yi anlatacak imiş, duyan halkın kanı donmuş durumdadır. Ulan halk 3 yorganla yatarak gaz kullanmamaktadır.

Erdoğan, ikide bir yollar yaptık diye övünmektedir. Eyide birde üretim yapan kurum (fabrika) yaptım diyememektedir. 

Şimdi Erdoğan tam takır bir Türkiye bırakıp gedeceken, eksik, yanlış, yüz kızartıcı işlerinin açılmaması, saçılmaması karşılığında Bahçeli’de ülkücüleri Erdoğan’a satarak, olmayan kimliğini kurtardığını sanarak, Erdoğan la birlikte sonu olmayan yola katılmıştır.

Ulan, yarım yamalak sağlığınla evine çekilip, bu ülkücüleri Erdoğan’ın elinde oyuncak ettirmeseydin, bunca ülkücüyü kendinden tiksindirmezdin.

AKP + MHP birlikte çaldılar, çırptrlar, ona buna bok attılar, Şimdide sağlıkları bozuldu, halkında gözüne bakamamaktadırlar. iyi uykular ülkü daşlar. 

Ölümün olsun ay Bahçeli, ölümün olsun ay Erdogan…

Davutoğlu’ndan Bahçeli iddiası: “AKP’yi suçlayıp çekilecek”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin AKP’yi suçlayıp çekileceğini iddia etti. 

04 Kasım 2021 Perşembe, 16:48 

Davutoğlu'ndan Bahçeli iddiası:

Abone Ol

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, erken seçim tartışmaları sürerken dikkat çeken bir açıklama yaptı

Twitter hesabından paylaşımda bulunan Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin AKP’yi suçlayıp çekileceğini ve erken seçimi tetikleyeceğini öne sürdü. 

Davutoğlu, “Bu kış hayat pahalılığı dayanılmaz hale gelince suçlu kim sorusu sorulduğunda Bahçeli, 2002’de olduğu gibi ‘Ben yapmadım onlar yaptı’ diyerek AK Parti’yi suçlayıp çekilecek ve erken seçimi tetikleyecek!” ifadelerini kullandı.

Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu, Sedat Peker

Devlet Bahçeli

Devlet Bahçeli, kuru kuru önüne konan yazıyı okumaya çalıştı. Anlatımı tümden halkı milliyetçilikle aldatmaya yönelikti. Erdoğan’ın söylemek istediklerini, çıkıp söylemektedir. Bitmiş olan bir MHP yapısını, Cumhur birlikteliği ile korumak istediği anlaşğlmaktadır. 

Bahçeli, süleyman Soylu’yu korumaya aldı. Bunu yaparak kendisine sözde bir kalkan bulmuş olmaktadır. Konuşması karma karışık, bütün konuları dile getirsede halka etki edecek bir  konuşma yapamadığı belli, bunun yanısıra önündeki yazıyı bile okuyamamaktadır. 

Süleyman Soylu

Artık eski güçlü görünümünü yitirdi. Yalan dolanlarla ilerledi, Bir sürü yiğit polislerimizi açığa aldı. Uyuşturucu içen bir çok kişiyi topluma baskı yapacak duruma getirdi. AKP ile MHP içindeki çekicileri kendisi için köstebek yaptı. Bütün kirli işlerin üstünü kapattırdı. Sedat Peker de onun koruduğu, ortak çalıştigi ortada iken, utanmadan kendini bir bok yerine koymaktadır, Haber Türk’te olan konuşmalarıda kendisinin çok düşük birisi olduğu anlaşıldı. Anladığımız göre kendisi Türk kökenli değil, Bahçeli geçmişte Gül’e arka çıkmıştı, oda Ermeni çıkmıştı. Bakın kendisi bitik olunca ona bitmiş bir Bahçeli arka çıkmaktadır. Bunca yasadışı işleri yaparak AKP’ye tutunması AKP’yide bitirecektir.

Sedat Peker 

Sedat Peker Erdoğan yönetimini sarstı, salladı, amına koydu, ortalığı alt üst etti. İmam Hatipli Erdoğan malak malak bakıp kaldı. Elindeki MİT bile bir bok yiyemedi. Erdoğan’ın bir yasadışı örgüt karşısında sessiz kalmasının nedeni ne?

Ne kendisi, nede yanındakılar o görevlerin kişileri değiller. MİT başkanı bir boktanda anladığı yok. Bütün işleri ellerine ayaklarına dolandırdılar. Yıllarca yasadışı gelirleri dağıtıp, halkı susturdular, halk koyunlaşınca yönetmek çok yenli bir iş olmakta idi. Ancak, uyuşturucu yolu tıkandı, satacak yer kalmadı, şimdi bıcak kemiğe dayandı. Sedat Peker’in elinden ekmeği alinınca, oda gereğini yaptı. Sedat. Peker bir müslüman Ermeni yurttaşımızdır, Devlet Bahçeli’de öyledir. Süleyman Soylu’nunda göçmen olduğunu bir MİTçi söylemiş idi. Başka kaynaktan dogrultamadım. 

Bu Erdoğan, bu Bahçeli, bu Soylu, bunlarla ancak yasadışı örgüt baş edebilir idi. En sonunda GÖK Tanrı Sedat Peker’i yolladı, git bunların amına koy dedi. Oda koydu.

Ülkü Ocakları

Ülkü Ocakları‘nın doğuşu

Geçmişi,

Ülkü Ocakları’nın temelleri, anlatıldığı üzere Hüseyin Feyzullah (Türkeş)’çe atılmamıştı.

1945 ten sonrası, yurtseverler, Yeni görüşlerini Orhun, Kopuz, Hareket,  “şeriat”cilarda Büyük Doğu, Millet, gibi yayınlarla, Türk Gençlik Teşkilatı, Kıbrıs Türk Kültür Derneği gibi örgütler aracılığıyla kitlelere yaymaya çalışıyorlardı.

27 Mayıs 1960 ortaya çıkan özgürlüklerden yalnızca solcular yararlanmadılar. Türkçüler “milliyetçiler” ile dinciler de yararlandılar. Bütün kesimler, çok çabuk örgütlenmeye başlamışlardı.

1961’de Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü (TKAE) ile öncülügünü Necip Fazıl Kısakürek’in yaptığı Anadolu Kulübü kuruldu.

1962’de kurulan Aydınlar Kulübü ile Türkçüler Derneği,

1964’te yerlerini Türkiye Milliyetçiler Derneği’ne bıraktılar.

Türkiye’de sol akımlar, güzel örgütlenmişlerdi. Yaptıkları eylemler ses getiriyordu. Buna karşılık sağ kesim yeterli, göz doldurucu eylemler yapamıyordu. Sağ kesim geçmişte sol kesimin yönetiminde bulunan bir öğrenci derneği olan MTTB’ne ilgisini artırdı. Dernek türkçü kesimin, Mustafa Ok başta olmak üzere,  büyük çabaları ile önce sol kesimden kurtarıldı. Sonraki yıllarda, özellikle dernek  içindeki sağ kesimden olan azınlıkların, öncelikle Çerkez ile Kürtler’in “şeriat”çılarla işbirlikleri sonucunda, dernek içindeki türkçü, ülkücü yada “milliyetçi” olarak adlandırılan kesimler yönetimden dışlandılar. Buda cia’nin MİT’in eliyle Türkiyedeki “milliyetçi” oluşumu boğmasıydı. (1969)

Bu olaydan sonra başta Komando Mustafa Ok olmak üzere, Nihat Çetinkaya, (Mehmet Kocabaş?), Mustafa Rusen, Oğuz Şaban Duman, Mehmet Kozluçay başta olmak üzere yurtsever kişiler yeni bir gençlik örgütü kurmak için kollarını sıvadılar. Buna Atsız bey’de arka çıkmakta idi.

Görsel

Ülkücü Gençlik Doğuyor.

Bütün uygulamaların Türk için, Türk’e göre, Türk eliyle yapılmasını isteyen, köklerini, Atilla’ya, Bilge Kağan’a Cengiz Kağan’a dayandıran, Atatürk’ün kurucusu olduğu Cumhuriyet’ten yana ağırlık koyan bir düşünce çizgisinde bir örgütlenmeyi amaç edinmişlerdi.

Bu çalışmalara yüzbaşı Atilla’da arka çıkıyordu. Ancak bu oluşum içinden gözü yumulu biçimde ordu yanlısı bir uygulma yada söylem gelmiyordu.

Böylece başta büyük illerde olmak üzere, üniversitelerde, öğrenci yurtlarında, öğrencilerin buluştukları çayevlerinde bu yolda yapılacak işler anlatılıyor, katılmak isteyen kişilerle buluşma evlerinde görüşmeler yapılıyordu. İkinci adım olarak, katılanların eğitimleri sağlanacaktı. Bunun içinde toplantılar düzenleniyor, eğitim çalışmaları yapılıyordu. Bunun yanısıra sengün (komando) eğitimide başlatılmıştı.

Bu gelişmeler olurken, sengün / sangun (komando) eğitimlerini duyan Hüseyin Feyzullah (türkeş), CKMP içinde yerini genişletirken, türkçü-turancı oluşumdakı gençlerle ilişki kurdu. Onlarla işbirliği edeceğini, kendi partisinde onlara yer vereceğine söz verdi. Böylece ortak çalışmalar başlatıldı. Eğitimlerle Hüseyin Feyzullah’ta (Türkeş) ilgilenmeye başladı.

Kendi partisindende katılımlar oldu. Dündar Taşer’de bu eğitimlerde görev almıştı.

Bu durum 1969 yılına deyin sürdü. Adana kurultayında Hüseyin Feyzullah’ta (Türkeş) verdiği sözleri bozarak, partisinde “şeriatçı” kesime yer verdi. Türkçü-turancı kesimi dışladı. MİT’in oyunlarıyla azınlıkların birleştirildiği Çerkezler ile Kürtler‘in öne çıkartıldığı bir kurultayda yine Türkler dışlanmıştı.Görsel

Artık türkçülerin temelini attığı ülkücü kuruluşta yön değişikliği yaşandı. İslamcılık temel alındı. MTTB birliği çizgisine dönüldü.

  • Günden güne islamcı söylemler artıtıldı. Türklük bir ırkçılık gibi algılanmaya başlandı.
  • Atatürk’ün resimleri ülkücü derneklerden indirildi. Yerine Osmanlıyı andıran resimler yerleştirildi. Ondan sonrasıda ABD’nin yeşil kuşak uygulaması % 100 uygulandı.
  • İslamın gölgesinde gelişebilecek bir türklük benimsendi.

Başta Atsız Beğ, olmak üzere sengün/komando Mustafa Ok, Oğuz Şaban Duman, Mustafa Ruşen, (Mehmet Kocabaş?), Doğan Yıldırım la birlikte kendilerini gerçek ülkücü olarak görenler, Araplaştırma ile yeşil kuşak oluşumlarına karşı çıktılar.

komandolar ümmetçiler le dövüştüler, mit ümmetçileri korudu...

komandolar ümmetçiler le dövüştüler, mit ümmetçileri korudu…

Birde bu olayları ülkücü düşünür Necdet Sevinç’ten okuyalım.

Necdet SEVİNÇ
Necdet SEVİNÇ

MHP Atatürk’le yeniden buluşup, islâmcıları dışlayıp yeniden üniversite hareketi haline gelebilirse tekrar Türk milletinin umudu olacaktır.

Necdet SEVİNÇ

ülkücü harekete en sinsi ve ağır darbeyi kerâmeti kendilerinden menkul olan bazı şeyhlerin mûritleri vurdular. Bir Türk müsün, Müslüman mısın, bir Allah mı Tanrı mı tartışması başladı ki, hâla sürüp gidiyor.

BEKLENEN İTİRAF

Bugünkü 3 Hilâlin parti, hilâlli bozkurtun da gençlik kollarının sembolü olarak kabul edildigi 1969 kurultayı sert tartismalara, hatta salon dışında gençlerin çatışmalarına sebep olmuştu. Bu yara sarılmadan beklenen itiraf zuhur ediverir. Ve hareketin fikir temellerini atan Atsız’la, hareketin siyasi lideri olan Türkeş’in arası açılır. Bu bir bakıma beklenen akıbettir. Çünki fikir taviz vermez!! Siyaset ise taviz esası üzerine kurulmuştur. Atsız da, Türkeş de siyasi hareketle fikir hareketini yanyana yürütemezler. Bu belki de mümkün değildir.

Fikirden taviz vermeyen Atsız’ın sert ve kararlı neşriyatından dolayı MHP Genel İdare Kurulu 1973 yılında Atsızca  yayınlanan Ötüken dergisinin okunmasını yasaklar. Oysa 9 Işık bile Atsız’ın Şubat 1962’de Orkun dergisinde yayınlanan Türk milletine çağrısından esinlenerek hazırlanmıştır. Atsız’in 9 maddelik millî kalkınma programı şöyledir:

1. Türkçüyüz

2. Arınmış Türkçeciyiz

3. Yasacıyız

4. Toplumcuyuz

5. Millî gelenekçiyiz

6. Bilinçli demokrasiden yanayız

7. Ahlakçıyız

8. Bilimciyiz

9. Teknikçiyiz

(Orkun Dergisi, Şubat 1962)

Bu arada 1970 Ocak ayında kurulan ve 1971 muhtırasında kapatıldıktan sonra yeniden faaliyete geçirilen MSP ile MHP arasında bir islâmcılık yarışı başlar. Artık MHP bin kere tövbesini bozanın içeri daldığı, Mevlânâ’nın dergâhı gibidir. Farklı davaların temsilcileri arasındaki bu anlamsız yarış MHP’yi kendi kulvarının dışına itmiştir. Bir süre sonra Atsız’ın eksikligi “Milliyetçiliğin kabuk olduğunu iddia edenler” tarafından doldurulur.

Ve bir de bakarlar ki, seçkin kurmay subayların yönettiği bir üniversite hareketi olan MHP hareketi, bir köylü hareketine dönüşüvermiş!!

Bu gerçek görülür de, MHP Atatürk’le yeniden buluşup, islâmcıları dışlayıp yeniden üniversite hareketi haline gelebilirse tekrar Türk milletinin umudu olacaktır.

Necdet Sevinç

Necdet Sevinç bunları yazdı, bundan başka MHP içindeki tarikatçılık, tekkecilik, şeyhlerin yandaşlığı konularını dile getirdi. Bununlada yetinmedi, parti içindeki gizlice büyüyen Türk karşıtlığını ağzına aldı. Yıl 1975 lere gelindiğinde MHP’nin içten çürütüldüğünü dile getirdi. Çünkü Milliyetçi Cephe Hükümetinde yer alan MHP, kendisine verilen bakanlıklarda yenilikler yapamamıştı. Necdet sevinç, bunları yapar yapmaz, onun Ülkü Ocakları’na gelerek konuşmalar yapması, kitaplarının alınması, okunması yasaklandı.

Sonraki yıllarda Necdet Sevinç, yeniden MHP ile yakınlaşmıştır. Ancak Hüseyin Feyzullah onu sürekli olarak göz altında tutup, ona yetki verilmesini önlüyordu.

Ülkücülük, “Nizam-I Alem davası”na dönüştürülüp, ülkücüler, solculara karşı savaşan bir gönüllüler ordusuna dönüştürülmüştü.

Bu nedenlede eski Ülkü Ocakları Başkanları’nın çoğunluğu ile bugün yönetimde bulunan bazı il, ilçe dernek başkanları başımızdakı ihanet hükümetini desteklemektedirler. Üstelikte Allah Allah diyerek AKP’yi destekliyorlar. Çünkü Ülkü Ocakları MTTB gibi yeşil kuşak çizgisine çekilmiş idi. Artık bazı ülkücüler ülkü deyince TEVHİD anlıyorlar. Bunuda anlamak gerekirki, ABD düzgün bir türkçülüğe yol vermezdi.

Çok acı ancak, Komunistlere  karşı verilen vuruşmaların sonunda MHP‘nin yönetimine Çerkezler ile Kürtler getirildiler. Çerkezler, kendileri islamcı olmasalarda kendi kimliklerini islam gölgesi altında korumak istemektedirler. Bu nedenlede “Türk İslam Sentezi“, “Türk islam Ülkücülügü” akımlarına kucak açmışlardır.

Türk İslam Sentezi’ni ülkücüler için yazıveren Taha Akyol bir Çerkezdi.

Taha Akyol, Ülkücüler'in Araplaştırılmasında etken oldu.  Amerika'nın YEŞİL KUŞAK uygulamasının öğreticilerindendir.
Taha Akyol, Ülkücüler’in Araplaştırılmasında etken oldu. Amerika’nın YEŞİL KUŞAK uygulamasının öğreticilerindendir.

Ülkücülerin Araplaştırılmasında Turan ülküsünün yozlaştırılmasında görev alanlardan biriside Namık Kemal Zeybek’ti. Oda bir Çezkez idi.

Namik Kemal Zeybek, Ülkücüler'in Araplaştırılmasında etken oldu.  Amerika'nın YEŞİL KUŞAK uygulamasının öğreticilerindendir.
Namik Kemal Zeybek, Ülkücüler’in Araplaştırılmasında etken oldu. Amerika’nın YEŞİL KUŞAK uygulamasının öğreticilerindendir.

Türk İslam Ülküsü’nü ülkücüler için yazıveren Seyit Ahmet Arvasi bir Arap‘dı.

Seyit Ahmet Arvasi, Cia’nın ona verdiği  görev: Ülküc¨leri islam -laştırmak, cihada  çağırmaktı.
Seyit Ahmet Arvasi, Cia’nın ona verdiği
görev: Ülküc¨leri islam
-laştırmak, cihada
çağırmaktı.

Gelelim MTTB‘ne: 1969’da MHP, Arusi Hüseyin Feyzullah (Türkeş)’in eliyle  yeşil kuşak çizgisine çekilirken, yine bu yılda Türkler’in önü MTTB‘dede kesiliyordu.

Burhanettin Kayhan, Çerkez beyi, Türk düşmanı

Burhaneddin Kayhan (Çerkez Beyi), İsmail Kahraman‘dan sonraki 49. dönemde (1969MTTB‘ye yine MİT‘in oyunlarıyla azınlıkların birleştirildiği bir kurultayda Komando Mustafa’yı (Ok) Kayseri ve İstanbul’da yendi, genel başkan oldu. İslamcı, ÇerkezKürt işbirliği kurultay’da su yüzüne çıktı. MTTB, artık dış güçlerin Türkiye’de geleceğin işbirlikçilerini yetiştirecekleri bu duruma getirilmişti.

İşbirlikçiler bu kez namazlı abdestli kişilerden oluşacaktı.

  • Günden güne islamcı söylemler artıtıldı. Türklük bir ırkçılık gibi algılanmaya başlandı.
  • Atatürk’ün resimleri MTTB derneklerden indirildi. Yerine Osmanlıyı andıran resimler yerleştirildi. Ondan sonrasıda ABD’nin yeşil kuşak uygulaması % 100 uygulandı.
  • İslamın gölgesinde gelişebilecek bir türklük benimsendi.

Yine bu çizgideki “milli görüş” olaylara sokulmadı. Çünkü geleceğin yönetimi onlara verilecekti. Onların çocuklarınada ABD’de eğitim verilerek, uyumlu duruma getirilmişlerdi.

Böylece MTTB derneği, sonrakı yıllarda kendisini Milli Görüş olarak adlandıracak olan örgütlenmenin ilk yuvası olacaktı. “milli selamet”, milli nizam, Fazilet, ANAP, AKP, DYP, bazı MHP’liler başta olmak üzere Türkiye’yi Amerika’nın kucagına % 100 oturtacak çalışmalar yapan yöneticilerin tümüde buradan yetişmiş olacaktı.

MİT araya giriyor, yurtseverlerin ellerindeki derneği Çerkezler ile Kürt kökenlileri kullanarak, yönetimin “seriatçi” kesimin eline geçmesini sağlıyor.

  • MTTB, 18 Mart 1965 tarihinde yapılan Genel Kurul’da Genel Başkanlığa Rasim Cinisli seçildi.

Rasim Cinisli, Çerkez beyi
Rasim Cinisli, Çerkez beyi

Rasim Cinisli ile birlikte bir anlamda yeniden doğuş yaşanmıştır. Bu kuruluş içindeki sol eyilimli kişilerin kuruluş içindeki etkenlikleri azaltılmıştı. Bu dönem; Türkiye’nin sorunlarına el atıldığı bir dönemdir.

Çok acı ancak, Komunistlere  karşı verilen vuruşmaların sonunda MTTB yönetimine Çerkezler getirildiler. Çerkezler ise kendileri islamcı olmasalarda kendi kimliklerini islam gölgesi altında korumak istemektedirler.

Rasim Cinisli, bir Çerkez olarak, kendi başkanlık döneminden sonra yönetime gelebilecek, islamcı, milli görüşcüleri korudu. Onlarla işbirliği etti.

Bu kavgasını o AP, DP içindede verdi.

Bunun anlamı ne idi?

Artık MTTB içinde Türk karşıtları islam adı altında birleşmişlerdi.

İsmail Kahraman’la MTTB’nin düşünce çizgisi “şeriat”çı, “mukaddesat”çı yola kaydırıldı.

İsmail Kahraman, Türk düşmanı
İsmail Kahraman, Türk düşmanı

53. Dönem Genel Başkanı Rüştü Ecevit‘in döneminde göze çarpan çalışma MTTB’nin ambleminin değiştirilmesi olmuştur. Kurulduğu yıldan beri MTTB’yi temsil eden “Bozkurt” resmi, çok büyük alkışlarla kaldırılıp çöpe atıldı. Yerine yine alkışlarla  ”kitap” resmi getirilmiştir. Kitap ile kuran anlatılmak istenmiştir.

Rüstü Ecevit, Türk Düşmanı
Rüstü Ecevit, Türk Düşmanı

Bu değişiklik aslında MTTB’ de İslamcıların dört yönüyle ağır bastığının bir kanıtı olmuştu.

1965 –1980 yılları arasında MTTB’nin Genel Başkanları sırası ile; Rasim Cinisli, İsmail Kahraman, Burhaneddin Kayhan, Ömer Öztürk, Raşit Ürper, Abid Özmen, Rüştü Ecevit, Cemalettin Tayla, Kasım Yapıcı, Haşmet Oğuzalp, Vehbi Ecevit‘tir.

Devşirmelerin ocağı mttb
Devşirmelerin ocağı mttb

12 Eylül 1980 askeri darbesi ile MTTB’nin IV. “cihat”cı ve “mukaddesat”çı dönemi de sona ermiş oldu.

1970’lerde Amerika’nın gizli desteği ile geleceğin yeşil kuşak islamı yayma işini yapacak silahsız Milli Türk Talebe Birliği, Yeniden Milli Mücadele Derneği, Kültür Ocakları, Milli Gençlik Vakfı ile silahlandırılmış Ülkü Ocakları gibi örgütler, Türk-İslam Sentezcisi öğrencilerin bir araya geldikleri çatıları oluşturdu. Bu dönemde Ülkü Ocakları içinde kalarak türkçü-turancı çalışmaları sürdürenler, 1980 yılına deyin türk-islam ülkücüleri ile birlikte uğraşlarını sürdürdüler. Bazı dönemlerde ülkücüler içinde sık sık iç çatışmalar yaşandı. İç savaş kendilerini bozkurt olarak tanımlayanlarla hilalci olarak tanımlayanlar arasında oluyordu.

Milli Türk Talebe Birliği üyeleri

mttb, Recep Tayyip Erdogan, Türk düşmanlarının toplandığı yerde
mttb, Recep Tayyip Erdogan, Türk düşmanlarının toplandığı yerde

Milli Türk Talebe Birliğine üye olup da Türkiye’nin yönetiminde öne çıkan kişiler olmuştur. Bunların arasında; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kültür Eski Bakanı İsmail Kahraman, İçişleri Eski Bakanı Abdülkadir Aksu, Milli Eğitim Eski Bakanı Hüseyin Çelik ve Bahattin Yıldız gibi birçok isim bulunmaktadır.

İş bununla kalmadı. Mit, gerçek türkçüleri bir avladı, onların yerinede köstebek türkçüleri ortaya koydu.