İslamcı sapık Ahmed Halil Gökbörü

Bizi 12 Eylul 1980 öncesi Araplaştırmaya çalışan, bizi islam elden gitmekte diye kışkırtan kişi Ahmet Seyid Arvasi iken, şimdide sözde “Gökbörü” olduğunu söyleyen, Ahmed Halil Gökbörü kışkırtma işini yapmaktadır. Yayınlarından anlaşıldığına göre AKP yanlısı, RTE yalakası, MİT çizgisinde yazıp, çizen birisidir.

Kendi kimliğini topraga gömerek, halkımız aç iken, mıltıklarla gösteriş yapıp gençliği yoldan çıkarmaya çalışan bu baykuş, bu gençliğin eski gençlik olmadığını, götü boklu şeyhlerin, şıhların arkasına takılmayacağını düşünememektedir. Türk müslümanda, hırıstiyan, şaman, tanrıcı, budistte olur.

Sen kimsin, bizi bir Arap olanı öncü olarak göstermektesin?

Bizim Türk törelerimizde tekke, mekke olmaz, çor çocuğu bozma ya yol verilmez.

Seriatçıların böylesi oyunları yıllardır sürmektedir. Ancak bu güne değin bir başarı elde edemediler. Yalnızca binlerce gencimizi sağ sol savaşında kara toprağa verdik. islamlaşma, tarikatçılık, tekkecilik bir ABD, AB oyunudur, türklükle ilgiside yoktur.

Bak, eery salak Halil, Orta Doğu’dan, Doğu’dan kaçan müslüman göçmenler bir islam toprağına değil, avrupa’ya sığınmak istemektedirler. Türkiye’dekiler de bu gün yol açılsa kaçıp gideceklerdir.

Ne islamı, ne tekkesi, ne mekkesi ? sen kimsin?

Ahmed Halil Gökbörü

Yesterday at 2:46 PM  · TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ / Seyyid Ahmed ArvasiSacit BaharBir ara Seyit Ahmet Arvasi Hoca’nın da kürsüye gelmesi ve konuşması istendi.Asil adam, ağır ağır yürüdü. Ve kalabalığı bir müddet süzdükten sonra sadece şu cümleyi söyledi:“İslamiyeti kurtarmayı bırakın! İslamiyetle kurtulmaya bakın!”Halimiz hala bundan ibarettir.S. Ahmet Arvasi öğretmenliğinin ilk yıllarında başından geçen bir olayı anlatıyor bir yazısında: Ağrı`nın Doğubayezıt ilçesi Molla Şemdin Köyü`nde köy muhtarı kendisine “müellim bey” diye seslenir her zaman. O, muhtarın şivesidir, “muallim” sözünü telaffuz edemediği için böyle söylüyordur diye düşünür. Ancak birkaç ay sonra muhtar Hoca`ya gelir ve şöyle der: “Ahmet Bey, sen gerçekten muallimmişsin. Senden önce buraya gelenler hep “müellim” oldular ama sen “muallim”sin.” (müellim: elem veren, üzen, inciten; muallim: ilim öğreten).Arvasi Hoca Seyyid’dir. Kendi el yazısıyla hazırladığı ve bir nüshasını M. Necati Özfatura’ya verdiği şeceresinde 48’inci göbekte Hz. Ali’ye dayanır. Arvasi Hocanın soyu 35. göbekte Seyyid Hacı Kasım Bağdadi’ye dayanır. Hacı Kasım Bağdadi, 15 ev akraba ve yakınlarıyla Bağdat’tan sefere çıkmış, üç yıl Musul’da konakladıktan sonra Mardin’e, oradan Diyarbakır’a gelmiştir. Uzun yıllar bu bölgede kurduğu dergahlarla gönüllere sultan olmuştur. Hacı Kasım Bağdadi Bursa’ya gelerek Orhan Gazi’yle görüşmüş, Orhan Gazi’nin de tasdikiyle bölgeye yerleşen Seyyidler, Doğu-Güneydoğu Anadolu’da İran ve Şii yayılmasına karşı bir yay oluşturarak Osmanlı’nın Doğu’da güvende olmasını sağlamıştır.Seyyid, dolayısıyla Arap asıllı olan S. Ahmet Arvasi’nin neden Türk milliyetçisi olduğu hep merak konusu olmuştur. Bize göre bu ülküyü şekillendiren en önemli faktör, ailesinden gelen asalettir. Eski Van mebusu İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler (Ankara 1964) adlı eserinde bir olaydan bahseder:Osmanlı’nın dağılma döneminde müridleriyle birlikte Suriye üzerinden Hacc’a giden Abdülhakim Arvasi’ye (N. Fazıl’ın üstadı) oranın ileri gelenleri kendisine medrese yaptırarak her türlü imkanı sağlayacaklarını taahhüt ederek Arabistan’da kalmasını istemişlerdi. “Osmanlı zaten öldü, Türk diye bir şey kalmamıştır.” denilince Abdülhakim Arvasi sinirlenip yerinden kalkmış “Dünyada iki Türk kalsa biri benim!” diyerek meclisi terk etmiştir.S. Ahmet Arvasi kendisine bu yönde sorulan bir soruya cevaben şunu söyler: “Ben Afrika’nın ortasında doğmuş bir zenci olsaydım ve bu aklım da bende olsaydı yine Türk milliyetçisi olurdum. Çünkü ben Amentü’ye iman ettiğim gibi iman ediyorum ki, Türk milletinin de İslâm aleminin de mazlum milletlerin de kurtuluşu Türk milliyetçilerindedir, Türk – İslâm ülkücülerin-dedir.” Arvasi Hoca Oğuz Han’ın Zülkarneyn olduğuna inanırdı ve Türk milletinden bahsederken “Oğuz’un Çocukları” derdi.” Ömer Kaplan anlatıyor: Sohbetin bir yerinde “Hocam İslâmî-dini konularda dahi Türk milletini hep öne çıkarıyorsunuz. Sebebini anlatır mısınız demiştim.” Cevaben şunları söyledi: “Bir kere Sahabe-i Kiram’dan sonra İslâm’a en büyük hizmeti yapan Türklerdir. Bu millet yüzyıllarca İslâm âlemini korumuş, kollamış ve bu uğurda hiç çekinmeden oluk gibi kanını akıtarak milyonlarca şehit vermiştir. Bunun yanı sıra İslâm kültür ve medeniyetinin gelişmesine de maddi manevi büyük katkıları olmuştur. Türk milleti İslâm’la bütünleşmiş ve iç içe girmiş bir millettir. Batı’ya, Avrupa’ya gittiğinizde hangi millettensin diye sorarlar. Eğer Türk’üm dersen ikinci soruya muhatap almazsın. Çünkü bilirler ki sen Müslümansın. Türk demek, Müslüman demektir. Ama Arap’a Hıristiyan mısın, Müslüman mısın diye soruyorlar… Aradaki farkı şimdi anladın mı?.. Türkler millet olarak hep beraber İslâm’ı seçen bir millettir. İslâm’a büyük hizmetleri olmuştur ve hâlâ da olmaktadır. Bulgar da olabilirsin, Makedon da olabilirsin; hatta Afrikalı zenci de olabilirsin. Ama ne olursan ol, eğer Müslüman’san Türk’e saygı göstermelisin. Bu milletin İslâm’a hizmetleri unutulmaz onun için de bu millet sevilir.”Arvasi’nin şu sözlerine iyice kulak vermek gerek: “Ben, İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, büyük Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslam’ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim. Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, dar bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur. İster azınlıktan gelsin ister çoğunluktan gelsin her türlü ırkçılığa karşıyım. Bunun yanında şanlı Peygamberimizin “Kişi kavmini sevmekle suçl