Hoca Ahmet Yasevi’nin Türkler için bir anlamı var mıdır?

Erdoğan Aslıyüce, Hoca Ahmet Yasevi Vakfı, Hoca Ahmet Yasevi kimdir? Nedir?

Hoca Ahmet Yasevi’nin Türkler için bir anlamı var mıdır?

Değerli okuyucularımız, ülküdaşlarımız,

Sözü uzatmadan, sözün özünü belirteyim. Erdoğan Aslıyüce neden Hoca Ahmet Yasevi’ye sarılmış onun adına kuruluşlar kurmuştur?

Hoca Ahmet Yasevi’nin Türkler için bir anlamı var mıdır?

Yoktur. Neden?

Çünkü o bir Türk değildi. Kendisi göçmendi. Arap kökenli idi. Onun eserini okuyan kişi onun kullandığı dili görünce yaşam boyu yasadığı Kazak topraklarında konuşulan dili iyi bilmemektedir. 

Hoca Ahmet Yasevi, Mevlana’nın   Şems-i Tebrizi ile olan erkek erkeğe ilişkisini andıran Hoca Ahmet Yasevi’ninde Arslan Bab’la ilişkisi vardı. Oda bir erkeği sevmekte idi. Hoca Ahmet Yasevi’nin gerçek eserinde bunu açıkça yazmıştır. Türkiye Türkçesi’ndekilerde bu konular çıkarılmıştır.

Hoca Ahmet Yasevi, kadınların kırbaçlanmasını istemıştır. Ayrıca eserinde “Kazak bana yabancıdır.” Diyerek kendisinin Türk olmadığını belirtmiştir. 

Gelelim düğün değil, bayram değil iken Erdoğan Aslıyüce neden Hoca Ahmet Yasevi’ye sarılmıştır. 

Neden Bilge Kağan değil? Neden Cengiz Kağan değil?

Neden Atatürk değil? Kuran’ islamı dışından birisi olan Hoca Ahmet Yasevi’dir. Onun eserinin ilk yaprağında “Benim eserim Kuran ayetlerine eşittir.” Yazılıdır.

Bu Türk-İslamcılar, kaba saba bilgisizdirler. Bakın ABD eski Başkanı Bush’un müslüman toplumları islamlaştırma cosparı gereğince Türk Kağanları nın üstlerinin örtülüp Türk atası yerine bir tarikatçı olan Hoca Ahmet Yasevi’nin yerleştirilmesi gereği üzerine, pek çok Hoca Ahmet Yasevi derneği yada kuruluşu kurduruldu. Onu anlatan yüzlerce eserler bastırıldı.

CIA’nın belli ölçülerde amacına erişmesi üzerine son yıllarda o kurulan Hoca Ahmet Yasevi kurulusları, yayınlarıda önemini yitirdi.

Erdoğan Aslıyüce, bilgisiz görgüsüz gösterişle sözde turancı idi. ABD, bir elemanını yitirdi. Toprağı bol olsun.

Uyan Eyy Halkım.

Bir bilgi: Bu konuda CIA’nın yüklü görevlisi NAMIK KEMAL ZEYBEK’tir. Oda bilgisiz, vurguncudur. İşi Türkçüleri yanıltmaktır. Aydın Doğan’ın anılarında onun geçmişinde atalarından Ermeni olanlar olmuş.

Onuda yaz derseniz yazayım.   

Namık Kemal Zeybek nereye koşuyor?

Namık Kemal Zeybek nereye koşuyor?

Görsel

Görevi: değirmencilik (türk-islam ülkücüsü)-ÇERKEZ‘dir.

Zeybek, ABD’nin göz bebeği, Komunizm karşıtı, sözde “türkçü” olduğu içinde türkçülüğü islama bağlamaya çalışan birisidir. ABD, Yeşil Kuşak İslamı’nı Orta Asya’ya taşıma yolunda kendisine Ahmet Yasevi değirmenini kurma görevini verdi. O Cia’nın bir değirmencisidir. ABD, sonradan kendisini geri çekerek, başka bir görev verdi. AKP’nin canlı kalması için kendisine DP’nin başında durma görevini verdi. Artık o bu işi başardı. Şimdide ABD, onu yeni bir görev için beklemeye alıyor. Artık DP’nin başından aşağıya çekiliyor. Aşağıda sunduğum yazısında sözde AKP’ye verip veriştiriyor. Buda çok doğaldır. Zeybek’in “ABD’nin verdiği buğdayı ögüttüm” demesi beklenemez. Siz, onun aşağıdaki açıklamasında Atatürkçü gibi göründüğüne inanmayın. MHP’de tepe görevlerde iken, MHP ile alt kuruluşlarında Atatürk’ün resimleri bir-bir indirilirken, o “Allah yolunun yolcularıyız.” diye açıklamalar yapıyordu. Bunun gizli yanıda budur. ABD, kendi uşaklarını yönetime getirir, yönetime getirdiği kendi kişilerine karşıda, karşı güçlerini (muhalefetini) kendisi yaratır. Böylece ABD yanlısı yönetim açık yada gizlice sürerde, sürer. Namık Kemal Zeybek’in Doğan Holding ile akrabalığını, Fethullah Gülen le işbirliğini, öldürülen Abdi İpekçi’ye gıcığı olduğunu unutmayın. Birde düşünün bakalım! İran istihbarat Servisi TCFG569NP numaralı raporunda: “Ağca Abdi İpekçiyi vurmasa Aydın Doğan Milliyet’i alamayacaktı.” yazılıydı. Bizler, Namık Kemal Zeybek’in Aydın Doğan’ın bacanağı olduğunu, Mehmet Ali Ağca’nında o günlerde MHP genel merkezi ile ilişkide olduğunu sonradan öğreniyoruz. Namık Kemal Zeybek kimdir? O aydın görünen yeşil kuşak ülkücüsü, kanlı olaylarında körükleyicisidir.

Namık Kemal Zeybek: MHP'yi çökertmek üzere  MHP'ye  sızmayı deniyor. Bunun içinde MHP'deki Çerkezleri kullanıyor.
Namık Kemal Zeybek: MHP’yi çökertmek üzere MHP’ye sızmayı deniyor. Bunun içinde MHP’deki Çerkezleri kullanıyor.

25 Nisan 2012 Çarşamba Gündem 25.04.2012 17:11

Çerkez Namık Kemal Zeybek devleti soyup soğana çevirmişti.
Çerkez Namık Kemal Zeybek devleti soyup soğana çevirmişti.

————————————
Zeybek, genel başkanlığa aday olmuyor

DP Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, 6 Mayıs Pazar günü Ankara’da yapılacak 8’inci olağanüstü kongrede genel genel başkanlığa aday olmayacağını açıkladı. Zeybek, “Ben çekiliyorum, yarışmanın önünü açıyorum. Yarışmadan kimse endişe etmesin. Yarışma güzel bir şeydir, sonunda güzel şeyler doğar. Delege her zaman doğru olanı yapar” dedi.

Zeybek, bugün partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, 15 Ocak 2011’de genel başkan olduğu zaman iktidarı telaşlandırdığını savunarak şunları söyledi:

“Çok açık söyleyeyim. Netice itibariyle bir kuşatma altına alındım. İstatistiki rakamlara bakıldığı zaman,son bir yılda benden daha çok programa çıkan bir genel başkan yok. Meclis’te grubu bulunan genel başkanlardan daha çok ben fikir programlarına, tartışma programlarına çıktım, görüşlerimi ifade ettim. Ama 100 kanal var, biz birisine çıkıyoruz, 99’unda yokuz. Atatürk resimlerinin indirileceği ve Atatürk’ün, haksız mahkemeler ve katliamlarla, Dersim, İstiklal Mahkemeleri gibi anıldığı bir döneme doğru girdik. Gün güne eklendiğinden nereye gittiğimizin farkında değiliz. Bütün bunları bu ekip ve arkasındaki güç, İslamiyet adına yapıyor ve İslamiyet’e en büyük zararı veriyorlar. İslamiyet’e bundan daha büyük zarar verilemezdi. İnsanlar, bunların yüzünden Namaz’ı, ibadeti terk ediyor. Bunlar cumhuriyeti dönüştürmek istiyor. Cumhuriyet belki hatırlanacak. Ama Türkiye, Türkiye olmaktan çıkacak. Tehlike yakın ve büyüktür. Tarihin gözlüğünden her gün tarih okuyan bir insan olarak baktığım zaman bunu net görüyorum.”

’ACABA PARTİYE ZARAR MI VERİYORUM?’

Partinin Genel Başkanı olarak kendisine karşı kurulan bu karartma ve yok gösterme faaliyetlerinden ötürü, ’acaba partiye de zarar mı veriyorum?’ diye bir duyguya kapıldığını kaydeden Zeybek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sonra, ’peki ama benim yerime kim olabilir’ diye insanlara da bir fırsat verdim. Gözüme kestirdiklerime hissettirmeden fırsatlar da verdim. Netice itibariyle ben bir karar verdim. Bu karar şudur. Önümüzdeki 6 Mayıs Pazar günü yapılacak olan Genel Kurul’da Genel Başkan adayı olmamaya, ama partimde devam etmeye, partime hizmet etmeye ve benim enerjimden benim kültürümden ve hitabetimden, benim inançlılığımdan yararlanmak isteyen varsa, yeni oluşumda, yeni yönetimde eğer aynı bilinci görürsem,; Atatürk çizgisinde, milli değerlere bağlı, manevi değerlere saygılı, insani değerlere açık, bilgi çağını esas alarak kök değerlerden kopmadan, bilgi çağının üreticisi olmaya doğru yürüyen bir yönetim gördüğüm zaman ben her şeyimle hazırım. Yani ben çekiliyorum ve yarışmanın önünü açıyorum. Yarışmadan kimse endişe etmesin. Yarışma güzel bir şeydir, sonunda güzel şeyler doğar. Delege her zaman doğru olanı yapar. İnşallah bu genel kurulda, teşkilat önüne sunulan seçenekler içinde doğrusunu yapar, yine doğrusunu yapacaktır, ben buna güveniyorum.”

Türk-İslam Ülkücülüğü Nereden Çıktı 3

Görsel

Türk-İslam Ülkücülüğü:

Türk-İslam Ülkücülüğü, ükücülerin müslümanlaştırılmalarında atılmış ikinci bir adımın adıdır. İlk adım, Türk İslam Sentezi idi; Yazarı, Taha Akyol’dur. Taha Akyol, bu biçiğinde Avrupa ile Amerikanın geleceğinin olmadığını, Türklüğe İslam gücü eklenince güçlü devlet oluşabileceğini anlattı. Yıllarca ülkücüler kendilerini Türk-İslam Sentezcisi olarak tanıttılar. Sonraki yıllarda Taha Akyol ülkücülerle yollarını ayırarak, yumuşak islamı desteklemeye başladı. Fethullah Hocaefendi ile yolları birleşti. Kendisi Çerkez kökenli idi. Çerkezlerle birlikte el altından toplumu yönlendiremeye çalıştı. Ülküdaşlar, çok saftılar bunu göremediler.

İkinci adım olan Türk-İslam Ülkücülüğü, Seyit Ahmet Arvasi’ce yazılmıştır. Bu biçiği yazdığı günlere deyin, ülkücülerle ilişkiside yoktu. 1979’da MHP’ye girdi. Seyit Ahmet Arvasi, bu biçiğinde Türkler’e islamın bayraktarlığını vermeye çalışır. Allah için savaşan bir ordu düşlemektedir. Bunu düşlerkende milyonlarca Türk’ün İran, Rusya, Çin, Irak, Suriye’de olduğunu düşünemiyordu. Ölümünden önceki yıllarda oda Necip Fazıl Kısakürek gibi ülkücülerin islama yaklaşımını yeterli görmemişti. Kendisi Arap kökenli idi. Atalarıda tarikat bağılısı, üstelik şeyh idiler. Sonuçta o “tarikat ehli ülkücü” görmeye çalıştı, ancak olmadı.

Tarikatların dış güçlerce (ABD+AB) yönetilişini bir yana koyarak, S.A. Arvasi’nin arkada bıraktığı Türkiye gazetesine bir bakalım, İhlas adıyla yeşil holdingler yaratarak Türk budununu İhlaslıca soydular. İslamcılık adına güvenle Türkiye Gazetesi’ne (ihlas holding) paralarını yatıran yurttaşlar, ortak oldular sonrada bekledikleri kazancı alamadıkları gibi, ana paralarıda yok oldu.

Sonuçta, MHP’yi Türkeş’in ölümüne deyin ellerinde tutmuş olan Tarikatlar, ülkücülerin çok az bir bölümünü camilere çekebildiler. İslamcılık yapsalarda, islam günlük yaşamlarını belirleyemedi.

Bizim amacımız, Türk-İslam Ülkücülüğü’nün ne olup-ne olmadığını araştırıp bulmaktı. Burada görüşlerimizi sizlerle bölüşerek doğrulara ulaşabileceğimizi düşündük.

Çırağan Yokuşu Ülkü Ocağı

Görüşlerinizi bize yazın

ulkuocagi@yahoo.com

https://turkislamulkucusu.wordpress.com/

 

 

Bu yazı bir alıntıdır.

 

İhkas holding halkı soydu
İhkas holding halkı soydu

10.04.2012

 

 

Çek yerine çek-yat!

Ufuk Korcan – ukorcan@gazetevatan.com

 

10.04.2012

2011 yılının Ağustos ayından bu yana mudilerine ödeme yapmayan İhlas Finans, “Alacak karşılığında VizyonPark’ta alışveriş yapabilirsiniz” önerisi sundu. İhlas Finans yetkililerinin kendilerine “Bu yıl ödeme olmaz, geleceği de belirsiz” dediğini söyleyen mudiler, ürünlerin pahalı olmasından da şikayetçi.

 

2001 yılında iflas eden İhlas Finans’ta parası olan mudilerin derdi bir türlü bitmiyor. 2009 yılında krizi gerekçe göstererek ödemelerini 2016 yılına kadar uzatan İhlas Finans’ın geçen yılın Ağustos ayından bu yana hiçbir ödeme yapmadığı ortaya çıktı. İhlas Finans, ödemeleri durdurmasıyla mudilerine çok ilginç bir teklif sundu. Mudilere gönderilen mektuplarda, İhlas Grubu, Sadakat Grup ile yapılan anlaşmayla, alacaklar karşılığında Küçükçekmece’deki VizyonPark AVM’de ve internet sitesinde (netstore.com.tr) alışveriş yapabilecekleri iletildi. Mektuplara ürün katalogları da konuldu. VizyonPark’ta mudilere, alacakları karşılığında mobilya-halı, züccaciye, elektronik eşya ve ev gereçleri alabilecekleri ifade edildi.

 

Yaşadıkları zorlukları anlatmak bir araya geldiğim mudiler, Ağustos ayında duran ödemelerin ardından İhlas Finans’ı telefonla aradıklarını ve şu yanıtı aldıklarını söyledi: “Bu yıl da ödeme olmayacak. Gelecekte de ne olacağı belli değil.” Bunun üzerine mudilerden biri şöyle devam etti: “Yıllardır paramızı almayı bekliyoruz. Ara ara küçük miktarlarda ödemeler yapıldı. Ama sonra durdu. Bize yapılan açıklamayla sanki şu mesaj verilmek isteniyor: Ya VizyonPark’a gidip alışveriş yapın ya da nakit ödeme için daha beklersiniz.”

 

Bu konuşmadan sonra başka bir mudi söze girdi ve geçmiş yıllarda da farklı tekliflerin geldiği ve İhlas Grubu’na borcu olan şirketlerden alacaklarının talep edebileceği önerilerinin sunulduğunu söyledi. “Biz paramızı yatak, döşek, düdüklü tencere olarak almak istemiyoruz, nakit almak istiyoruz” diyen mudiler, VizyonPark’taki ürünlerin fiyatlarından da şikayetçi.

 

Mudiler, kendilerine gelen kataloglardaki fiyatların mağazaya gittiklerinde arttığını ve “Size gelen eski katalogtu, zam geldi” yanıtı aldıklarını ifade ediyor.

 

Peki VizyonPark’la İhlas Grubu’nun yaptığı anlaşmanın arkasında nasıl bir ticari ilişki yatıyor? Bu sorunun yanıtını şu aşamada net olarak bilen yok. Bazı mudiler, İhlas Grubu ile Sadakat Grubu’nun barter anlaşması yaptığını düşünüyor. Yani İhlas Grubu’nun medya organlarında Sadakat Grubu’nun reklamları yayımlanıyor ve bunun karşılığında İhlaszedelere mağazalarında ürün veriyor. Bir diğer iddia ise gayrimenkul ilişki olduğu yönünde. İhlas Grubu’nun gayrimenkul projelerinden dolayı alacaklı olduğu Sadakat Grubu’nun ödemelerini bu şekilde yaptığı yönünde.

 

Mudiler, Türkiye Gazetesi’nin 2010 yılında yapılan halka arzı sırasında İhlas Holding Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Aydın’ın “İhlas Finans’ın borcunu büyük ihtimalle Eylül ayına kadar kapatmış olacağız” açıklamasını hatırlatıyor.

 

İhlas Finans Kurumu’nun internet sitesinde yer alan bilgilere göre, son olarak Ağustos 2011’de 1.255 hesap sahibine ödeme yapılmış ve mudi sayısı 22 bin 766’ya inmiş. 2011 yılı toplamında 85 milyon 491 bin dolar ve 39 milyon 328 bin euro ödeme yapıldığı bilgisi de veriliyor.

 

2009 yılı sonunda İhlas Finans’ın borçları Meclis gündemine taşınmış ve dönemin Sanayi Bakanı Nihat Ergün, şu bilgileri vermişti: “İhlas Finans Kurumu’nun tasfiye başlangıcı 2001’de, 222 bin 298 hak sahibine yaklaşık 676 milyon dolar ve 245 milyon euro borcu vardı. Bu yıl 154 bin hesap sahibine 279 milyon dolar, 76 milyon euro ödeme yapıldı. İhlas’tan alacaklı 68 bin hesap sahibi kaldı. Bu hak sahiplerine 398 milyon dolar ve 168 milyon euro alacaklarının ödenmesi bekleniyor.” Yani 2010 ve 2011 yılında yapılan ödemelerin ardından İhlas Finans’ın halen mudilerine yaklaşık olarak 450 milyon dolar civarında borcu olduğu tahmin ediliyor. Eğer mudiler bu borcun tamamını alışverişle tahsil ederse VizyonPark’ın adını satış rekoru listesine yazdıracağı şimdiden kesin…

 

Küçük ortağa bir türlü çağrı yapmayan Arena’ya SPK’dan ceza

 

Arena Bilgisayar’ın yüzde 49.4’ü 2010 yılı sonunda satın alan Hintli Redington’ın SPK ve mahkeme kararına rağmen küçük ortağa çağrı yapmamakta ısrar ettiğini bu köşede defalarca yazdık. Hukuki mücadele ısrarına devam eden Redington’ın bu tavrına SPK da kayıtsız kalamadı ve şirkete ceza kesti. SPK, Arena Bilgisayar’ın diğer ortaklarına ait hisseleri satın almak üzere çağrıda bulunulmaması üzerine Redington Turkey Holdings’in123 bin 278 TL ceza ödemesine karar verdi. Umarız, yaşanan sorun bir an önce çözülür ve hem küçük yatırımcı hem de Redington yeni yatırım kararı konusunda önünü daha rahat görebilir.

Vatan