GİZLİ ÇERKEZ ÖRGÜTÜ (GÇÖ) ile MİT’in ülkücüler içindeki yeri

Ülkücüler-ÇERKEZLER-MİT

GİZLİ ÇERKEZ ÖRGÜTÜ ile MİT’in ülkücüler içindeki yeri:

Bugün ülkücülerin çoğunluğu geçmişte olduğundanda çok bir kargaşa ile bilinmezin içinde bulunmaktadır. Çünkü bir yanda Atatürk’e onun ilkelerine bağlı olan “Ne Mutlu Türk’üm” diyen ülküdaşları var, öte yandada “hizbullah” çizgisinde “Ya Allah Bismillah Allahuekber” diye bağıran, Suriye’de, Irakta İŞİD’e katılmış, başka dinden-yada dinsiz diye kişilerin başlarını kesen ülküdaşları var.

Bunca yıllar boyunca “Kanımız aksada zafer islamın” yada “Ya Allah Bismillah Allahuekber” diye bağıran ülkücülerden bir kısmının kendisini “Allah yoluna” vermesi doğaldır.

Ancak bu günkü Ülkü Ocakları Genel Başkanı’nın uygar biçimde ülkücüleri uygarlık savaşı çizgisinde tutmasıda büyük başarıdır.

Başarıdır, çünkü bu gün kendilerine örnek olmasını bekledikleri eski başkanlarının başta Namık Kemal ZeybekAli Batman, Musa Serdar Çelebi, Ramiz Ongun,  Muhsin Yazıcıoğlu, Yılma Durak, Lütfü Şehsuaroğlu, Alaaddin Aldemir, Suat Başaran, bunlardan başka niceleri, bu adlar uzar da uzar, tümüde bugün AKP ile açık yada gizli ilişki içindelerdirler. Bunlar sözde “vatansever” onun için kimisinin bağlantısı doğrudan Recep Tayyip Erdoğan ile kimisininkide MİT üzerinden.

Şimdi MİT, bütün illerdede ilçelerdede bu durumu, gençleri etkileyebilmek için kullanmaktadır.

MHP içindeki bunca köstebekleri, bilen yada görenlerin, MHP’nin bütün bunlara bakarak, neden çökertilemediğini, Devlet Bahçeli’ninde neden devrilemediği anlayamıyorlar. Kendilerini “ülkü devi“, “Hüseyin Feyzullah (Alparslan Türkeş)’in askerleri“, “Türk İslam Ülkücüleri” diye ortaya atanların tümüde MİT’in etki alanında bulunmakta olanlardırlar. Onlar yeri geldiğinde ellerine “silah” alıp fotoğraflar çektirip yayınlasalarda, sorgulanamıyorlar.

Ülkücücüler İŞİD konusunda çok sessizler:

Biliyorsunuz, 1969’dan beri ülkücüler, kendilerine karşı olan güçlere karşı duruşunda “Ya allah Bismillah Allahuekber.”, “Kanımız aksada zafer islamın.”, “Elde Kuran, hedef Turan” biçiminde söylemleri kullanıyorlardı. Bu söylemlerin gerçekte, “Hizbulllah”, “El Kayda”, “İŞİD” in çizgisinde olan söylemler olduğunu gördükçe susmayı sürdürmektedirler.

Bunun yanısıra kendilerini -Allah’ın nizamını kurmakla görevli sayan ülkücüler, bu gün “İŞİD”in Alllahın nizamını Ortadoğu’da kurduğunu gördükçede kendi kendilerine kahrolmaktadırlar.

Yıllardanberi CIA’nın uzaktan etkilemesi ile ülkücüleri, “aşırı islam” çizgisine çekmeye çalışan bunca MİT’e bağlı bir kısımının yukarıda adlarını saydığımız, ülkücü yöneticiye bakarsak, yinede cumhuriyetten yana, Türklükten yana olan ülkücülerin köklerinin kesilememiş olmasını gören, ülküdaşlarımız, sözde “Alllah yolu”nda geçirdikleri günlerin boşa geçtiğini anlayarak, yanıp kül olmaktadırlar.

1969-2007 yıllları arasında Türk-islam ülkücülerinin sömürüleri-soygunları:

1969 dan Hüseyin Feyzullah (Alparslan Türkeş)’in ölümüne deyin ülkücüleri Türk-islam ülkücülüğü adına soyanlar-sömürenler, eski günlerin geri getirilmesi için Devlet Bahçeli’yi devirmek uğraşını sürdürmektedirler.

Neden?

O günler, bir Türk-islam ülkücüsü için unutulamayacak günlerdi. Genel merkezde bir Çerkez oturmuş, nereye kimin göreve atanacağını Hüseyin Feyzullah (Alparslan Türkeş) adına belirliyordu. Bütün Türkiye’de nerede bir tek Çerkez varsa, yüzde yüz Türk kökenlilerin yaşadıkları illerde-ilçelerde bile, orada yaşayan tek-tük Çerkez azınlıklar Ülkü Ocakları’na, MHP il-ilçe derneklerine başkan olarak dikildiler.

Bundan sonra ne oldu?

Bu Ükü Ocakları’nda, MHP il-ilçe derneklerinde toplanan bütün üyelik, yardım ile bağış paraları gerek Avrupa’da gerek Türkiye’de Çerkez başkanların ceplerine indi. Bakın o günlerde bir tek Ükü Ocakları’nda, MHP il-ilçe derneklerinde bile gelir-gider tutanağı yoktu. Çünkü Genel merkezde Çerkez, bütün Türkiye’de nerede ise yöneticiler Çerkez’di. Kısacası Çerkezler çaldılar, Çerkezler oynadılar. Çerkezler’in cepleri para gördü. Bir yerde başkan olanlar, ceplerini doldurup, iş adamlığına soyundular.

Bunun yanısıra, çok büyük gelir getiren uyuşturucu işide yine Çerkez çetelerce yürütülüyordu. Artık o günlerde Allah ülkücülerin eliyle Çerkezler’e “nasip” yağdırıyordu…

Bütün bunlar olur iken Hüseyin Feyzullah (Alparslan Türkeş)’te el altından kendisine tarikatların yüklü paralar ödemeleri sonucunda, bütün ülkücü yurtları, ülkücü kuruluşları tarikat ile tekkelerin çalışmasına açıyordu. O Maraş olayları, O Çorum olayları, bunlara uyan yüzlerce olaylar, bu Çerkez çetelerin dernek yönetiminde oldukları dönemde gerçekleşti.

Ölenler ölüyor, camilerden toplanan paraların bir kısmı Çerkez başkanlara bir kısmıda Hüseyin Feyzullah (Alparslan Türkeş)’e ayrılıyordu. Hüseyin Feyzullah (Alparslan Türkeş), paralar geldikçe, gelen paralarda arttıkça derneklerinde iyi yönetildiğine inanıyordu…

Böylesi günler, gelip-geçerken, bir sürü değerli ülküdaşımızı toprağa verdik, Genel merkezdeki yiyici Çerkezler, bizleri yolllara döküp, bizleri “Ya allah Bismillah Allahuekber”, “Kanımız aksada zafer islamın”, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye bağırtıyorlardı.

O günlerde özelllikle Çerkez kökenli çok Ükü Ocakları Başkanları’nın birden bire Ükü Ocakları’nın paraları ile iş adamı oluverdikleri görülmüştür. Buna en iyi örnekte Namık Kemal Zeybek, Yılma Durak ile Suat Başaran’dır. Gerçekte ise yüzlerce Çerkez, bu yolla vurgunu vurdular.

Ülkücü kuruluşları soymayı başaran_avcı. Sevet Avcı çalıyor, Suat Başaran oynuyor.
Ülkücü kuruluşları soymayı başaran_avcı.
Sevet Avcı çalıyor, Suat Başaran oynuyor.

Biz o günlerde bu Çerkezler‘in gizlice isbirliği yaptıklarını nereden bilebilirdik? Burada adı geçen bunca kişilerin Çerkez olduğunu nereden arastırıp bulabilirdik? Oynanan oyunları görüyor, gelişmelerinde soygunlarında, Cihat diyerek camileri söyüşleyenlerinde çetelesini tutuyorduk. Burada adı geçenler ceplerini doldurur iken, MİT ile iç içe çalışır iken biz tümünüde uyardık, ancak bize siz susun “ateş olsanrz cürümünüz kadar yer yakarsınız.” dediler.

Bu gün gerek Ükü Ocaklarında, gerekse MHP il ile ilçe örgütlerinde gelir giderlerin belgelenmemesi durumu sürüp gidiyorsa, Çerkezler’in bunu Ükücü kuruluşlarda gelenekleştirmesindendir. Çok acı ancak, MHP kuruluşlarında parti gelirlerini cebe aktarmak bir gelenek olmuştur.

En büyük en geniş kapsamlı soygunlar, Çeçen Savasları nedeni ile birde İslamcı Holdingler yolu ile gerçekleştirildi. Yimpaş Holding ilk toplantısını ülkücü kuruluşlarda yapmıştı. Uyuşturu işlerinden, çek senet işlerinden gelenler ayrı bir konudur. Bu gün camiler Allahın evi olmaktan çıkıp büyük bir gelir kaynağı durumuna düşürülmüşlerdir. Çok büyük gelirleri vardır. Kim istemez böyle gelirlere konmayı? Çerkezler’in işin gerçeğinde gözleri partiden çok partinin bu akarlarınadır. Bütün bu işler olur iken Suat Başaran nerde, ne iş yapıyordu? Kendisini uyardıklarında ne demişti?

Tüyü bitmedik ülkücülerden toplanan paraları, Çerkez başkanların kendi ceplerine ne yoldan aktardıklarınıda buradan sizlere aktaracağız.  (Akyazılılar belgeleri)

Kim ister, böyle üstü islam ile örtülü sağlam bir soygun düzenini elinden kaçırmayı?

Bunun içindir, bazı ülkücülerin, bu gün işini-gücünü bırakıp da “Devlet Bahçeli gitsin” demeleri… Bunun içindir, bunların MİT’in arkasına düşüpte kapı kapı dolaşıp, kendi ülküdaşlarına savaş açmaları…

Bizi izlerseniz, doğrulara ulaşırsınız.

Biz burada en derin köstebekleri açıklamadık. Duruma göre bazı derin köstebekleri buradan tanıtabiliriz…

Gerçekleri söylemekten korkmayınız demişti Tonyukuk bize!