Nihat Çetinkaya uçmağa vardı

Bu Türkiye’den bir türkçü gelip geçti. Ülkücüler, mankurtlaştırılmadan önceki dönemde Istanbul Ülkü Ocağı Başkanlığı yapmış olan, uygar, egemenlikçi, aydınlıkçı bir bey olan Nihat Çetinkaya vardı. O artık aramızdan ayrıldı.

Nihat Çetinkaya
Nihat Çetinkaya

Bu arada onun uçmağa varmasından sonra bir olay gelişti. Geçmişte ülkücüler yeşil kuşak yapılanması içinde yerlerini aldıkları dönemde, özellikle ocaklarda Atatürk le ilgili ne varsa kaldırtılmış idi. Artık tek söylem: “Hedef turan rehber kuran” olmuştu. Ankara’dan bütün illere dalga dalga yayılan “Biz ilahikelimetullahı gerçekleştirmek için allah yolunda ölüme severek gidecek ülkücüleriz” söylemleri duyulmaya başlanmıştı.

Istanbul’da bu Amerika’nın açık yeşil kuşak sarmalının açıkca MHP’ce ele alınması sonucunda Istanbul’da ilk, yurtsever, gerçek türkçüler, ocaklardan da MHP’dende dışlandılar. Olay bununla kalmadı. Gelişmelere, ocakların tekkelere, tarikatlara dönüştürülmesi, Amerikancı gidişe, çalışmalara, islamlastırmaya karşı çıkaranların öldürülmesi Ankara’dan üstü örtülü biçimde özellikle kalabalık yerleşim yerlerindeki ocaklara bildirildi.

Konu bu! Amerikancı çalışmalara, islamlaştırmaya, tarikatçılaşmaya karşı çıkanlar kimlerdi?

Bunların en başında gidenlerin içinde Nihat Çetikaya’da vardı.

Ülkü Ocağı Başkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra yine Ankara (MHP)’nin tepesi, onun susturulması, etkisizleştirilmesi, gerekirse “kaleminin kırılması, öldürülmesi” buyruğunu vermişti.

Artık ocaklar, “Allahın adını bütün telekeye yayma” görevini üstlendigi için, islam ölçülerinin dışında kalanlar, ülkücüler içindede olsa ezilmeleri sesleri kısılmalıydı.

Bunları neden yazdım?

Çünkü, geçmişte bu uçmağa varmış ağamızın doğrudan doğruya öldürülm.si istenmişti. O günlerde ocakları yönetenlerin arkalarında koşuşturan zagar köpekler, bu günlerde Nihat Cetikaya’yı anıyorlar, üstelikte onu topraga vereceklerini, üzüldüklerini yazıyorlar. Buda sözde ülkücülerin, özde islam savaşçılarının, bu iki yüzlülüklerini görünce bu yazıyı yazmak durumunda kaldık. O Mustafa Polat, o Yılma Durak, birde onların zağar köpeklerinden Oğuzhan Cengiz, şimdi, geçmişte öldüremedikleri Nihat Çetinka’yayı anıyorlar. Alçaklığın buncasına dayanılmaz. Ulan, sapıklar o değerli satılmamış, sizin Amerikan Yeşil Kuşağınızın köpeği olmamış birisini öldüremediniz, güzel yaşamı burnundan getirdiniz, şimdide, sözde o sizin ağanız oldu.

O Ahmet Malkan;tutukevi imamı, o Ahmet Orhan Sar; baş imam, o Mustafa Polat; tetikçi, (bade lenmiş ülkücüler) bu saldırganların içinde başkalarıda var, sırası gelince yazacağız.

Nihat Çetinkaya’nın en büyüklüğü nedir? Derseniz. O kendisini, kendisini öldürmek isteyen zağar köpeklerden koruya bildi.

Gerisi gelecek…

 

Birde bir alıntı yazı verelim:

Bu aşağıdakı yazıda Mehmet Gül ile Yılma Durak, Nihat Çetinkaya ile eşit gösterilmiştir. Bu bir yalandır. Gerek Mehmet Gül gerekse Yılma Durak Ankara’nın kullarıydılar. ABD’nin “yeşil kuşak yapılanması” na uygun İslam eksenli bir çalışma yaptılar. Bitmedi tüyü bitmedik anadolu çocuklarını eylemlere sokup yaşamlarını söndürdüler. Yavuz Selim Demirağ ancak böyle yazabilirdi.

Nihat Çetinkaya’nın Ardından…

Yavuz Selim DEMİRAĞ
29 Haziran 2019

Yeni nesiller için neyi çağrıştırıyor bilemem fakat Nihat Çetinkaya benim için “özgür düşünce, siyasi-sosyolojik sorgulama, Türk Dünyası, siyasal islam tehlikesi, aksiyoner gençlik eylemleri, aralıksız okumak, güncel yorumlama ve her şeyden önce vefa”demektir. Kerameti kendinde arayanlar bilmez. Sonuç da Türk Milliyetçiliği’nin Türkiye’de zemin buluşunun sağlıklı sosyolojik araştırması gelip geçen iktidarlara, küçük ortaklıklara rağmen yapılmadığı gibi “lider kült”ü ile engellenmiştir bile…

1968’de bütün dünyada sosyalist rüzgarlar eserken, Ülkücü hareketin hiç hesap da yok iken yeşerip, kısa zamanda gençlik hareketlerinde etkin konuma gelişinin yerel faktörleri unutulamaz. Lokal bölgelerde öyle gençlik önderleri vardır ki isimleri ile Milliyetçi-Ülkücü hareket ile özdeşleşir.“Doğu’nun Başbuğu”olarak bilinen Yılma Durak bunlardan biridir. Durağı uçmak olsun Komando Mustafa Okbir diğeri ise Nihat Çetinkaya‘da gerçeğin ta kendisidir. Komando Mustafa Tarsus-Mersin-Adana bölgesinin gençleri üzerinde etkili olmuştur. Yılma Durak Erzurum-Erzincan ve bölgesinde… Geçtiğimiz gün toprağa verdiğimiz Nihat ÇetinkayaIğdır’lı idi. Iğdır, Kars, Ardahan, Bitlis, Muş, Bingöl gibi bölgelerde kürtçü-dinci örgütlenmelere karşı “Milli-Türkçü akım”ın çığ gibi büyümesine sebep olanların başındadır. En önemlisi emperyalizmin “alevi-sünni çatışması planını”bozanlardandır.

Bu gün üç isim örnek verdim. Elbette yüzlercesi var. Yozgat’tan sonra Diyarbakır’da mücadele verip, İstanbul’da “efsane” olan Mehmet Gül‘ü de unutmayalım. Memleketlerinden büyük şehirlere üniversitelere gelen bu “yolbaşçı”lar, “hemşehirlilik”gerçeği ile etraflarına topladıkları “kavruk Anadolu Gençleri”ni “liderlik ve belagat”ları ile kısa sürede “gençlik önderi” haline dönüştürmüşlerdir.

60’lı, 70’li ve hatta 80’li yılların“Soğuk Savaş dönemi” koşulları mutlaka sorgulanıp, tartışılmalı. Nihat Çetinkaya 70’li yılların İstanbul Ülkü Ocakları başkanı olarak yüklendiği misyonu başarı ile yerine getirenlerden. 12 Eylül darbesi ile dağılan kervanın yeniden yola devam etmesi için de gayret etti.

MÇP’nin açılımını saray sofrasının müdavimleri hatırlamayabilir. Milliyetçi Çalışma Partisi’nin İstanbul İl Başkanlığı’nı üstlendiğinde Atsız Hoca‘nın deyimi ile “İtler bile gülecek kimsesizliğimize”dizelerini terennüm ediyorduk. Türk Milliyetçiliği’nin Anadolu’ya hapis edilemeyecek kadar büyük bir hareket olduğunu bilinciyle Türk Dünyası’na açılması gerektiğine kafa yoranlardan birisi deNihat Çetinkaya idi. Iğdırlı olmasının avantajı ile sınırımızdaki Nahcivan ile ilk irtibatı kuranlardandı. 90’lara yaklaşırken Azerbaycan’da bağımsızlık mücadelesi için yer altında Ebulfez Elçibeyönderliğinde çalışan “Azerbaycan Halk Cephesi”ile iletişim kurdu.

Ermenilerin Karabağ’daki ilk saldırılarını O duyurdu.“Hazar” adını verdiği haftalık dergi ile Azerbaycan’daki gelişmeleri Türkiye’nin yanı sıra dünya kamuoyunu bilgilendirmek için çaba sarf etti. Rahmetli Kemal Çapraz, Sevgili Rasim Ekşi ve Ahmet Efe ile beraber ben de omuz vermeye çalıştım. Nahcıvan üzerinden yardımların Bakü’ye ve çatışma alanlarına ulaşması için tehlikeleri göze aldı.

Turgut Özal’ın “Onlar şii biz sünniyiz İran’a daha yakınlar”gafını yaptığında Türkiye ile Azerbaycan arasında diplomatik ilişkinin mimarlarından oldu. Aynı Özal’ın ölümünden 4 gün önce Bakü’deki Gülistan Sarayı’nda, Elçibey ile kolkola “Çırpınırdı Karadeniz”şarkısını söylemesini sağlayanlardandır. Elçibey’in “Başdanışmanı” olduğu günlerde Ermeni işgali sürerken Bakü’de karşılaşıp, uzun ve anlamlı görüşmeler yaptık. Yeni kurulan devletin hendikaplarını anlatıp benim isyanımı dindirmeye çalıştı. “Özal Öldü” manşetini atan merhum Necdet Sevinç‘i yad ettik.

ABD’nin taşeronu olarak Türk Dünyası’na sızmaya yeni başlayan FETÖ’ye ilk dikkat çekenlerdendir. “İnsani yardım”, “Okul kurma”, “Zaman Gazetesi”yayınlama adıyla hain planlarını uygulamaya koymaya çalışan FETÖ’cülerin yeni palazlandığında, “ABD’nin yeşil kuşak projesi”ni tartıştık sabahlara kadar. Sadece Türkiye’nin değil Türk Dünyası’nın başına FETÖ’nün belâ olacağı gerçeğini ta o zaman tesbit ettik. Petrol ve doğalgaz zengini Azerbaycan yeni kuruluşun sancılarını yaşarken Nihat Çetinkayahiç küsmedi. İrtibatı koparmadı. Aile varlığının önemli bölümünü, ömrünü vakfetti.

Türkiye’mizin en önemli meselesine el attı. Akademisyen titizliği ile “Kızılbaş Türkleri”yazıp, fikir dünyamıza hediye etti. Sağlığı bozuldu. Ayvalık’ta inzivaya çekildiği yıllarda bile aklı fikri Türk Dünyası’ndaydı… Mekanı uçmak olsun…Türk Dünyasının başı sağolsun… Güle güle Nihat Ağabey…

NOT:Bugün (Cumartesi) Konya’da Ahde Vefa Turan Birliği Derneğine Selcan Taşçı Hamşioğlu ile Saat 14.30 da konuk olacağız. Söyleşip, kitap imzalayacağız. Bekleriz efendim.

Kaynak Yeniçağ: Nihat Çetinkaya’nın Ardından… – Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yazar: Ülkü Ocakları

Bir ülkücü

Yorum bırakın