TSK, Erdoğan için, CHP’yide İP’ide korkuttu. Buda yönetime el koymanın yeni yöntemi oldu.

Yeni gelişme var(3):

Seçim sonuçları olayı aydınlatılmaya başladı.

CHP’de yeterli bilgi, belge varmıydı? Neden yollamadı?

Aksünger: CHP, 24 Haziran’da İnce’ye sonuç göndermedi

CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Erdal Aksünger, çifte seçimlerin olduğu 24 Haziran gecesi partisinin, Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye herhangi bir sonuç göndermediğini söyledi. Aksünger, aksini iddia edenleri ispata davet ederken İnce için “Bu yüzden orada donmuş bir şekilde kaldı” dedi.
Yayınlanma tarihi: 17 Temmuz 2018 Salı, 09:15

[Haber görseli]

KRT Haber Müdürü Çağlar Cilara’nın konuğu olan CHP PM üyesi Erdal Aksünger, 24 Haziran gecesi partisinin Muharrem İnce’ye hiç sonuç göndermediğini de ilk defa açıkladı.

Aksünger, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin seçim gecesi CHP tarafından yalnız bırakıldığını söyleyerek, “Muharrem Bey söyleyemedi ben söyleyeyim. Kimse Muharrem Bey’e sonuç monuç göndermedi. Çıksın aksini iddia etsinler de göreyim. Sonuç monuç aldığı yok, bu yüzden orada donmuş bir şekilde kaldı” dedi.

Yeni gelişme var(2): Bu yazıların en altına,

“Bu sandık kapanmaz… CHP ile İnce ‘o gece’nin asıl soru ve sorumluluklarından kaçamaz” yazısını ekledik. Görebilmek için en alta gidiniz. 

Bu yazıların en altına AKP ile MHP’ye yasadışı biçimde oy verilmesini ekledik. Görebilmek için en alta gidiniz. 

Yeni gelişme var(2): Mit verdiğimiz bilgileri yalana çıkarabilmek için yeni bir  yalan üretti.

MİT yeni bir bilgi sızdırdı. Yeni bir yalan uydurup, işi kapatmaya çalışıyor.

bilgi eklenecek…

BUYURUN, MIT YALANLARINA BIR BAKIN!

Bu yazının gerisini en aşağıya ekledik.

hahan fidan
hahan fidan

 

mit_chp_secim
mit_chp_secimBu yazının gerisini en aşağıya ekledik. En alta git!

Yeni gelişme var (1): Mit verdiğimiz bilgileri yalana çıkarabilmek için yeni yalanlar üretti. Türkiye Gazetesi, Fuat Uğur eliyle basına sürdü.

Olayı CHP’lilere yıkmak istiyorlar, ancak başaramadılar. Yazıyı en altta yayınlıyoruz.

Biz ülkücüler olarak bütün olup bitenleri yazıyoruz. Çünkü bizler, indirme yada bindirme ülkücülerden değiliz. Türk budunu doğru bilgilendirilmelidir.

TSK, seçimlere el koydu. Geçmiş olsun Türkiyem!

Hulusi Akar
Hulusi Akar

Bu açıklama kendisine diretildi.

Muharrem İnce
Muharrem İnce

Degerli okuyucular, bu yayınımız MİT’ce karartılabilir. Öyle olursa Ülküyolu adıyla yayınlarımızı sürdüreceğiz. Yazarlarımızdan birisi ile ilgili bu anda bir soruşturma başlatılmıştır.

Türkiye Erdoğan la Nereye Gidiyor?

81 milyon uyur iken Türkiye’de 3 kere ayaklanma / gidişe elkoyma oldu.
Birincisi geçen seçimlerde oldu. R. T. Erdoğan yeterli oyu alamamıştı, ancak TSK, MİT elele vererek gereken kurumlara buyruk verilerek, geçersiz oylar geçerli kılındı.
İkincisi bu son seçim öncesi Abdullah Gül, C. Başkanı adayı olmak istemişti. Gnl. Krm. Bask. Onunla görüşüp adaylığı baskı ile durduruldu. MİT ayrıca köstebekleri aracılığı ile Gül‘e karşı çok sert eleştiriler yaptırarak, onu geri adım atmaya itti.
Şimdi sıkı durun. Bu son seçimde gerçekten R. T. Erdoğan çoğunluk oyları alamamıştı.
Gnl. Krm. Bşk.’dan komutanlar devreye girerek seçime katılan parti başkanlarına ulaşılarak gereken uyarı yapılmıştı. Yazık o Muharrem İnce YSK’nin önünde yatma işini bıraktı, bıraktırıldı . Bu topuklu efe Meral Akşener’de ortalıktan yok oldu, siktir edildi. Efeliği verdi, ezilmekten kurtuldu. Artık bundan böyle topuklu ayakkabı giymeyecek. Karamollaoglu oy alamadığı için o kendisi sessiz kalmıştı.

Erdoğan, ya ben yada kimse demektedir. Peki, Erdoğan neden böyle korku içindedir?

UYAN TÜRK ULUSU!

MİT, sıkıntı içinde gece gündüz takma adlarla CHP’yi karalamayı sürdürmektedirler. Çünkü AKP’nin kirli yüzünü onlar dile getiriyorlar. 

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Bu yeni bir 12 Eylül’dür.

1.Ordu Komutanı, Muharrem İnce`yi Tehdit için Aradı mı? İşte cevabı: A-RA-DI.

Erdoğan İnce’yi arayıp,teröristleri meclise taşıdınız ve okkalı bir küfür HDP’ye söyledikten sonra, komutanım seni arayacak diyerek telefonu kapatıyor. Bu arada İnce bir tweet atıyor. Yaklaşık 3 dakika sonra Ince’yi 1.Ordu Komutani Musa Avsever arıyor. Ince’nin yüzü kireç, sesi soluğu kesiliyor. 9 dakika süren bu görüşmeden sonra Ince attığı tweet’i siliyor ve yenilgiyi kabul ediyor. Ince’nin 9 dk boyunca evet sözcükleri dışında hiç bir şey söylemediğine tanıklık edenler, kırılmanın bu konuşma sonrası yaşandığını söylüyorlar. Ince bu konuşmayı açıklayacak mı? Yoksa daha bekleyip çizilen kaderine razı mı olacak? Mesut Özdil’in İlgili Yazısı:

Muharrem 20 dk telefonla konuşuyor tayyiple telefonda. Bu arada Tayyip açıklama yapmış ve silahlı militarist tipler tüm sokaklara inmişti , bu sırada açılan oy %50 civsrinda idi ve Tayyip %43-45 bandında gidiyordu. YSK üyelerinden 7 kişi istifa etti. Çünkü hepsine ayrı ayrı tehditler savruldu. YSK binası , Aksaray ve bir çok yer kamyonlarla cevrelendi. Tayyip arayıp kaybettim ama bunu şuan açıklarsanız sokakları kimse tutamaz dedi. Hele de yskya yürüme gibi bir karar almaya sakın kalkmayin evlerinde tuttuğum %50 artık dışarıda dedi. 15 temmuz gecesi kaybolan silahlar halka dağıtıldı. İlçe binalarından da mermi vs tedarik edildi. Bu sırada Meral ve temel de aynı şekilde tehdit edildi. Halkı katlederim demek yerine , halk birbirine girer ve kimse durduramaz bunu dediler. Bülent Tezcan çıkıp biz kazandık seçim ikinci tura kaldı dedi. 1,5 saat sonra hepsinin suratı bir karış titreyerek çıkıp “bir olay çıkmaması için , direnmeyin, evlerinize gidin , sorunsuz geçmesini temenni ediyoruz”dedi. Bana da garip gelmişti. Ardından Muharrem iç savaş mı seçim mi derken ,seçimi kaybederim dedi ve Tayyip uçağa atlayıp balkon konuşması için geri döndü. Diğer bir yandan plakası belli olmayan tr genelinde binlerce araç geziyordu. Sabah yabancı uyruklu 13 kişi yakalandı seçimlere saibe karıştırırken , seçim bittiğinden beri hiçbir siyasiden görsel ve işitsel haber alınamadı , zorla twiit ve mesaj attirildi. Derin devleti ifşa etmeye çalışan çoğu hesap , bu gece belki de en güzel sonuç alındı , eğer Muharrem tek bir kelime etseydi , şu an savaş uçaklarıyla muhalif veya dindar demeden iç savaşın içinde kendimizi bulurduk yazıyor.

Çoğu ilçe başkanlığı tarafından bir süredir ellerinde silahlarla atılan biz hazırız , emret reis, vb.. paylaşımlar da bunları destekler nitelikte. Ne kaybeden ortada , kahroluyor kaybettiğine , ne de kazanan seviniyor kazandığına . Tayyip bu olaylar olurken ” incirligi kapatırım “diyen inceye karşı, milliyetçi merale ve gerçek İslami yansıtan temele karşı ABD’den destek aldı. 30 seçim yaptı akp 50 günde mesela bu da düşündürucu. Mehmet Şimşek olayın merkez noktasında denilebilir anladığım kadarıyla , tıpkı Efkan ala ve Süleyman soylu gibi.

Başka bir düşündürücü nokta da Kemal Kılıçdaroğlu.. ne bir twiit ne bir telefon ne de bir açıklama. Duyduğum silah sesleri , av bayiinden parayla alınacak silah seslerinden çok farklıydı iddia ediyorum.

İnce başta olmak üzere Meral ve temel halkı için kendinden ve seçimden vazgecmisken, akp hem seçimi kazandı hem de buyuyen İNce sevgisini “adam kazandı “mesajı attırarak inceye halkin güvenini kaybetmesini ve hatta öfke duymasını sağlayarak kazandı.

Kaynak: KURULTAY DERGİSİ

Yeni gelişme var: Mit verdiğimiz bilgileri yalana çıkarabilmek için yeni yalanlar üretti. Türkiye Gazetesi, Fuat Uğur eliyle basına sürdü.

Olayı CHP’lilere yıkmak istiyorlar, ancak başaramadılar. Yazıyı en burada yayınlıyoruz.

fuat uğur
fuat uğur
fuat uğur
fuat uğur
fuat uğur
fuat uğur

Yeni gelişme var(2): Mit verdiğimiz bilgileri yalana çıkarabilmek için yeni bir  yalan üretti.

 

SAAT 15.07 24 HAZİRAN 2018 SEÇİM GÜNÜ NELER OLDU?
CB R.T.ERDOĞAN A SUİKAST VE M .İNCE NİN EŞİ ÜLKÜ İNCE REHİN ALINDIKTAN SONRA NASIL KURTARILDI?

Saat 15:07 R.T.Erdoğan :Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Beyin aradığını, kendisine bu seçim sonuçları YSK tarafından açıklanmadan hemen önce bir suikast yapılacağı ve M.İnce nin eşi Ülkü İncenin rehin alındığını bilgisi geldiğini söyler.Balkon konuşması iptal edilir ve M.İnce reisin yanına gelir ve düşürüldüğü tuzağı anlar. …Devamı aşağıda ki güvenlik raporundan takip edibilirsiniz
Sn.Ali Samet Özmen e ait rapor yazısı.

-LÜTFEN DİKKAT GİZLİ DOSYADAN ALINTIDIR-

Saatler 13:30
Reis ikametinin bulunduğu Üsküdar’da bulunan Saffet Çebi Ortaokuluna, 3275 nolu sandıkta oyunu kullanmak üzere eşi Emine hanım, damadı Berat Albayrak ve yanında getirdiği torunları Sadık Eymen ve Ömer Tayyip ile birlikte gelerek oyunu kullandı.
Reisin en yakın korumalarından olan Muhsin Köse bişeylerin ters gittiğini seziyordu. Kısıklı köşkünden, Üsküdardaki Saffet Çebi ortaokuluna hareket edilen dakikadan itibaren sezgilerine dayanarak; Reis’in güvenliğinin dahada artırılması öngörüsünde bulundu. Sanki görünmeyen bir gözün izlediği hissine kapılmıştı. Reise bunu söylemekten imtina etmişti. Çünkü henüz bir tehlike yokken hissi davranıp ortaya böyle bir iddia atıp ortalıkta bir kargaşaya sebep olamazdı.
Saffet Çebi Ortaokulu’nda hazırlıklar tamamlandı. Oy kullanmak için okula gelen vatandaşların üzeri aranırken, çevrede yoğun güvenlik önlemi alındı. Reis’in oy kullanacağı okulda hazırlıklar tamamlandı. Okulun içinde ve çevresinde polis tarafından yoğun güvenlik önlemi alındı. Muhsin Köse’nin içi rahat etmiyordu. Sanki bu gün diğerlerinden farklıydı. Havada yağmur yok, herşey normal olmasına rağmen birşeyler sanki ters gidiyordu.
Saatler 13:31 Reisin konvoyu Saffet Çebi Ortaokulunun bahçesine giriş yapar.
Saatler 13:33 Reis; sevgi gösterisinde bulunan halkı selamlıyor ve karşılık veriyor.
Saatler 13:38 Reis okulun içinde engelli bir vatandaşımızla resimler çektirdi ve engelli vatandaşımızın ailesiyle hasbihal etti.
Saatler 13:44 Reis oy kullanacağı Sandığa ulaşır ve tüm parti müşahitleriyle selamlaşır.
Saatler 13:50 Reis ve eşi Emine hanım oylarını kullanmış bulunmaktadır.
Saatler 13:55 Reis oy kullandığı bölgede vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılanır. Yine pek çok Adalet ve Kalkınma Partisi AKP’li vatandaşlar okul bölgesinin yakınlarında Reise tezahüratlar ile eşlik ederek Reisi uğurlayıp yolcu ettiler.
Saatler 14:02 Reis okuldan ayrılır. Yanında danışmanı ve damadı bulunmaktadır.
.
.
.
.
. (bu esnada gerçekleşenler kırpılmış) .
.
.
.
.
Saatler 15:07 (bu saat dilimine dikkat onbeştemmuz’u işaret ediyor) Reisin sayılı kişilerde olan şifreli hatlı telefonu gizli numaradan çalar. Şaşkın bir ifadeyle yanındaki danışmanına “bu ne şimdi? —- özelden de mi aranabiliyorum?” 1.Danışman Mustafa Varank: “açmayın efendim”
Damat: Berat Albayrak “tehlikeli olabilir ama açın isterseniz anlayalım olup biteni”
Reis telefonu açar ve danışmanlarına bakarak (gözleri dalmıştır) “evet ..evet.. anladım” “nasıl olur?” “Hımm” der telefonu kapatmadan önce şu sözleri söyler “hımm tamam hemen gerekeni yapıyorum” telefonu kapattıktan sonra Kendisini Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Beyin aradığını, kendisine bu seçim sonuçları YSK tarafından açıklanmadan hemen önce bir suikast yapılacağı bilgisi geldiğini söyler.
1. Danışman: “Ne yapmayı planlıyorsunuz efendim” der
Reis dudaklarını büzerek, elini çenesine götürür ve; “koruyacağız başka şansımız yok, mesele ben değilim benim canımın kıymeti yok, mesele Vatanımız” der
2. Damat: “Baba; hedefte siz olabilirsiniz ama, bunun bir tuzak olma ihtimali de var..” “bunu göz ardı edemeyiz”
Reis kararlı bir üslupla “Bu mesele artık milli güvenliğimizi tehdit ediyor, bugün biz bunlara müdahale etmezsek yarın ülkemiz daha büyük tuzaklara çekilebilir oğlum” der
Saatler 15:11 Reis meclis hattından Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikliye bilgi verir ve yapması gerekenleri anlatır.
Saatler 15:14 Reis Genel Kurmay Başkanı Hulusi Paşayı arar ve bilgi vererek yapması gerekenleri anlatır
Saatler 15:18 Reis İstanbul Emniyet Genel Müdürü Mustafa Çalışkana bilgi verir ve yapması gerekenleri izah eder.
Saatler 15:23 Reis Hakan Beyi tekrar arar “Hakan ben gerekli talimatları verdim, arkadaşlar gerekeni yapacaklar, sizde tedbirli olun” der ve aralarında 01:58 saniye konuşma geçer Damat Berat Albayrakın uyarısı üzerine Reis konuşma esnasında sorar: “Hakan sen az önce beni neden şifreli hattan aradın?” -reisim ben sizi normalden aradım şifreliyi özel durum olmadıkça kullanmıyoruz “Allah Allah nasıl olur yahu” -reis ben seni normal aradım zaten benim telefonumda da anormallik oldu… 2-3 dakika bekledim hatta. “Hakan ben senden önce görüşme yapmadım kimseyle neyi bekledin?” -Reis bi anormallik var ama çözeriz evelallah anlamadım bende reis… “Neyse evela şu işi bi halledelim onuda çözeriz inşallah kolay gelsin” konuşma bittikten sonra Reis ailesinin özel güvenliğinden mesul olan meşhur eniştesini arar…;
Saatler 15:26 “selamun aleyküm”
-aleyküm selam abi buyur
“Şahsım ve ailem tehdit altında”
-nasıl abi anlamadım?
“Seçim sonuçlarından önce bana suikast yapacaklar tehdit altındayım, benimde yeni haberim oldu. Suikast ihbarını aldım”
-hııı eee abi kaynak?
“Hakan söyledi 5/6 dakka önce”
-anladım abi… yapmam gereken bişey
“Yok yok sen çocuklara mukayyet ol biz gerekli müdahaleyi yapacağız”
“Her ihtimale karşı güvenlik seviyesini beyaz koda geçirin”
-anlaşıldı abi hemen gereğini yapıyoruz
“Hadi Allaha emanet olun
-tamam abi saolasın sende Allaha emanet ol..!
Saatler 15:30 (bu saate dikkat edin üçbuçuk attı intibası uyandırmak) Reisin şifreli hattı yine çalar numara yine gizlidir. Reis bu defa tereddütsüz açar ve………
.
.
.
.
. (bu esnada yaşananlar kırpılmış) .
.
.
.
.
NOT: Görüşmeler ve yaşananların bundan sonrasının karanlık olduğunu, lakin seçim günü yaşananların anormal olduğunu hepimiz bilmekte ve görmekteyiz. Analizimiz şudur:
(12 ülke birleşerek suikast planlamıştır.)
Göktürk uydularımızın ve mobese tespiti ile 20 metre etkili patlayıcı yüklü panelvan tipi minibüsün lastiklerinin yere yakınlığı ve şüpheli sabit duruşu dikkat çekmiş ve Recep Tayyip Erdoğan’ın geçiş güzergahında ki bu araç infilak ettirilemeden etkisiz hale gelmiş ve Cumhurbaşkanımızla birlikte civarda olması muhtemel bir çok masum insanın hayatı kurtarılmıştır.

Yine bildiğimiz üzere Recep Tayyip Erdoğan’ın balkon konuşması iptal edilmişti; sebebi ise Recep Tayyip Erdoğan’ın patlayıcılardan kurtulmasıdır. Bu kez balkon konuşmasında keskin nişancı şüphesiyle harekete geçen güvenlik birimleri bir adet parçalanmış sökülüp takılabilir sipper ve teröristi canlı ele geçirmişlerdir. Yakalanan yabancı uyruklu terörist yüzüğündeki siyanürü içerek intihar etmiştir. Böylece Resie yapılacak olan suikast bertaraf edilmiştir. Daha sonra herhangi bir tehlike olmadığı kanaatine varıldığı için Recep Tayyip Erdoğan’ın balkon konuşmasını tekrar yapacağı açıklanmıştır.
(Balkon konuşmasının sözde sakatlanan çocuktan dolayı iptal edildiği olayla ilgili Bahsi geçen sakatlanan çocuğun kendisi, ailesi, kaldığı hastane vs hiçbir bilgi, belge, görgü tanığı, fotoğraf vs bulunmamaktadır) tabiri caizse sakatlanan çocuk hikayesi tasarlanmıştır.
Yine öngörüye göre seçim günü; Muharrem İncenin Eşi rehin alınmış, Kemal Kılıçtaroğlu ile ters düşen Muharrem İnce’nin ülkenin başa geleceğinden kuşkusu olmayan 12 ülke, Muharrem İnceyi’de olaylara müdahil etmek istemiştir. şöyleki; Recep Tayyip Erdoğan’ın ölmesi planlanmıştır. Suikasti planlayan ülkelerin temsilcisi Muharem İnce’ye yaşanacaklardan bahsetmiş ve olayları bizzat izletmek istemiştir… Fakat yapılmak istenen suikastte başarılı olunmamıştır. Recep Tayyip Erdoğan ve Muharrem ince akşam sularında görüşme yaparak olanı biteni analiz etmişlerdir. Bugün Recep Tayyip Erdoğan’a yapılmak istenen yarın başa geçen Muharrem İnce’ye de yapılması kuvvetle muhtemeldir. Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı neticesinde, Güvenlik güçlerinin harekete geçmesiyle Muharrem İncenin eşide serbest bırakılmış ve böylece TÜRKİYE keskin bir virajı sağ selamet dönmüştür.
Allah bu şer odaklarına fırsat vermesin…!Ali Samet Özmen AK Parti Genel Merkezi

Image may contain: 3 people, people smiling, text

 

CHP ile İP oyları çalındı. Çalınan oylar AKP ile MHP’ye bölüştürüldü.

Uyan ey halkım!

Muhalefete ‘sıfır’ oy çıkan sandıklar

Seçim günü Erdoğan ve MHP için çok sayıda pusulanın seri şekilde mühürlendiği görüntülerin ortaya çıktığı Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde, bazı sandıklarından muhalefet hiç oy çıkmaması dikkat çekti.
Yayınlanma tarihi: 01 Temmuz 2018 Pazar, 10:07

[Haber görseli]Seçim günü   Şanlıurfa ‘nın Harran ilçesinde çok sayıdaki oy pusulasına Erdoğan ve MHP için seri şekilde mühür basıldığına ilişkin görüntüler ortaya çıkmıştı. “Toplu oy” iddiası ortaya atılmıştı. Harran ‘da bazı sandıklardaki sonuçlar şaşkınlık yarattı.

Çünkü öyle sandıklar vardı ki, sadece ” Cumhur İttifakı “na ve Erdoğan’a oy çıktı. Muhalefet bir oy bile alamadı. Hatta bazı sandıklardan geçersiz oy bile çıkmadı. Türkiye geneli geçersiz oy oranı yüzde 2.05, Harran ‘da ise 0.7 oldu.

 

ERDOĞAN TULUM ÇIKARDI, AKP VE MHP EŞİT

Sözcü’den Deniz Ayhan’ın haberine göre, Şanlıurfa Harran ‘da kullanılan oyların yüzde 96’sı Erdoğan’a çıktı. Milletvekili seçiminde ise ilginç bir biçimde hem AKP hem de MHP 48.9 oranında eşit oy aldı. Çoğu sandıktan tek bir geçersiz oy bile çıkmadı. Cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan dışında da kimseye oy verilmedi.

[Haber görseli]

[Haber görseli]

BİRDEN FAZLA OY PUSULASI

24 Haziran günü Harran ‘da oy kullanan bir vatandaşın, birden fazla oy pusulasına seri bir şekilde Tayyip Erdoğan’a ve MHP ‘ye oy kullandığı görüntüler sosyal medyada paylaşılmıştı. İlçede hem Erdoğan’ın hem de Cumhur İttifakı ‘nın rekor kırdığı görüldü. Türkiye genelinde geçersiz oy oranı 2.05 olurken, Harran ilçesinde geçersiz oy oranı 0.7’de kaldı. Oy sayısı 35 bin 233, geçerli oy sayısı ise 34 bin 994 oldu.

 

 

İnce inancırıcı sözler etmiyor.

Muharrem ince
Muharrem ince

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce , seçim sonrası en geniş açıklamaları Hürriyet’ten Ayşe Arman’a yaptı. İşte İnce’nin Arman’ın sorularına verdiği yanıtlar.

Seçimi kaybettiniz ama bu seçimin ‘kazananlarından’ biri oldunuz, insanların gönlünde taht kurdunuz. Samimisiniz, sahicisiniz ve çok şeffafsınız. Bu özellikleriniz, bir siyasetçi olarak başınıza bela olmuyor mu?

Bir yarışa girmişsin, kaybettiğinde “Nerede eksik yaptık’ deyip: Yeniden hazırlanacaksın

– Başlangıçta evet. İlk anda yanlış anlaşılıyorum. Çünkü pek alışkın olunmayan bir durum bu. Ama uzun vadede kazanıyorum. Ben hep olduğum gibi olmaya çalışıyorum. Şiir okuyan Muharrem İnce . Öfkelenen Muharrem İnce . Ağlayan Muharrem İnce . Gülen Muharrem İnce . İnsan Muharrem İnce

 Şiir demişken, şiirlerinizin de ‘tutkulu’ yerlerinin altı çizildi, etrafta dolaştı. Rahatsız etmedi mi?

– Hiç problem değil. Onları ben yazdım, arkasındayım. Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Öfkem yapamadıklarıma…

 Cumhurbaşkanlığı adaylığınıza bu kadar ilgi bekliyor muydunuz? Şaşırdınız mı?

– Hayır, çünkü bu benim milletle ilk karşılaşmam değil. 16 yıldır milletvekiliyim. Daha önce iki kez genel başkan adayı oldum. Grup başkan vekilliği yaptım. Referandumda 106 yerde miting yaptım. Bu seçimde müthiş kalabalıklara hitap ettim ama referandumda da polis kayıtlarına göre İskenderun mitingimiz 55 bindi örneğin.

 Ama yine de bu seçimde iş başka bir şeye dönüştü.

– Doğrudur. Az önce telefonuma baktım, telefonum bozuldu gelen mesajlardan! WhatsApp mesajları 5 bine yaklaşmış. Okuyamıyorum. Sürekli geliyor, geliyor, geliyor…

 Ne yazıyorlar?

– “Sakın bu işi bırakma! Devam et! Biz senin yanındayız!” Bu 5 bin mesajın 4 bini, 30 yaş altı. Zaten miting meydanlarında da, “30 yaş altındakiler el kaldırsın!” dediğimde, yüzde 70’i 30 yaş altıydı. Buna çok mutlu oluyorum. Gençlere de hitap edebilen siyasetçi olmak istiyorum.

Her iki kişiden birinin oyunu almaya çalışacağım

 Mitinglerde büyük kalabalıklar vardı ama oylara yansımadı. Neden? İstanbul mitingine 5 milyon insan gelmedi mi mesela? Rakamlar abartılı mıydı? Yoksa gelenler oy mu vermedi?

– Mitinge gelenler oy vermemiş olabilir, dinlemeye gelmiş olabilir ya da seçmen olmayabilirler. Daha genç olabilir, 17 yaşında olabilirler. Ya da mükerrer olabilirler, yani hem Kocaeli mitingine gelir hem İstanbul mitingine gelir. Bunun çok çeşitli nedenleri var. Ama benim aldığım o 15 milyon oy, az mı? Her üç kişiden birinin oyunu almışım! Bundan sonra her iki kişiden birinin oyunu almaya çalışacağım! Hedefim bu.

 Sonuç sizin için ne kadar büyük bir hayal kırıklığı oldu?

– Tabii ki üzüldüm ama hayatıma devam ediyorum. Bakın, ben bahane üretmem, kendime bakarım. Kendi hatalarımı, eksiklerimi bulup bir sonrakinde onları tamamlamak, kendimi hazırlamak isterim. AKP’nin oyu düştü diye sevinmem. Ben üç muhalefet partisinin oylarının yüzde 20’nin üzerinde olacağını düşünmüştüm. Öyle olacak ve biz ikinci tura kalacağız. Ama onlar düşük kalınca hesap tutmadı. Arkadaşlar bana sorduklarında “Hedefim 35’in üzerine çıkmak!” dedim. “Hayal görüyorsun” dediler. “Hayır, hayal görmüyorum!” dedim. Beşi istemeyen üçü alamaz! Siyaset iddiadır. Evet, bazı yerlerde hata yaptık. En iyi yaptığımız iş, ‘Herkesin Cumhurbaşkanı’ sloganıydı. Rozeti çıkarıp Türk bayrağını takmaktı. ‘Herkesin Cumhurbaşkanıyım’ sloganına devam edeceğim. Göreceksiniz bunu başaracağım ben! Bunu burada bırakacak halim yok, iddiamın arkasındayım! Allah sağlığıma bir şey vermesin. Sağlığımda bir sıkıntı olmazsa, yeniden cumhurbaşkanı adayıyım.

  • Haber görseli
  • ‘İnce genel başkan olur 

 En büyük hata adaylığımın geç açıklanması

 En büyük hata neydi peki?

– Geç açıklandım! 50 günde ancak bunu yapabildik. Bunun 100 gün olduğunu düşünün. Örneğin 13 ile gidemedim, 68 ile gittim. O 13 ile de gitmek isterdim.

 Gelelim o geceye… Ne kadar süre “Seçimde hile yapılmıştır!” diye düşündünüz?

– Bunu biraz açalım: Islak imzalı tutanaklar var. Benim konumumdaki biri, Türkiye’yi karış karış bilir. Siz bana bir il, ilçe söyleyin, ben size tahmini oyları söyleyeyim. Şimdi hile olabilir mi? Olabilir! Olmuş mudur? Olmuştur! Fakat ben 16.50’de YSK’nın önüne gittim, iki arkadaşımla birlikte. Dedim ki, “Ben buradayım. Görevinizi doğru yapın! Referandumda olduğu gibi mühürsüz oylar geçerlidir falan böyle kararlar almayın!” Şimdi size soruyorum; YSK, toplumu rahatsız edecek bir karar aldı mı? Almadı. Peki yüzde 50.1’e yüzde 50.06 gibi bir sonuç var mı ortada? Yok. Ortada kazanılmış bir seçim var. Rakibim -mutlu olalım, olmayalım- seçimi kazanmış. Bana diyorlar ki, “İnsanları sokaklara niye davet etmedin!” Neden edeyim? Etmem için ortada belgelenmiş bir hırsızlık olması lazım. Var mı? Yok! Partinin ıslak imzalı tutanakları var. Tutuyor mu? Tutuyor. YSK’nın vicdana, hukuka aykırı bir kararı var mı? Yok! E niye sokağa davet edeceğim milleti? Sadece iş olsun diye mi? “Bak helâl olsun!” desinler diye mi?

 Rozetim yoktu çünkü ceketime ayran döküldü

 Peki o gece niye ses vermediniz? Ortadan kayboldunuz. Tamam, “Tam emin olmak istedim, bekledim” dediniz. Ama bu millet ikna olmadı. Tehdit edildiğinizi, Afgan askerlerinin geldiğini, iç savaş çıkmasını önlemek için tavır değiştirdiğinizi filan söylüyorlar. Bunlara ne diyeceksiniz?

– Komik bunlar, gülüyorum. Olacak şey mi? Bir yere kaçmadım, kaçırılmadım, karım da kaçırılmadı! Deli saçması bunlar! Perde arkasını tam anlatayım: 16.50’de YSK’ya gittim. Saate baktım, tam 6 dakikada. Sonra geri döndüm karargâh yaptığımız yere. O zaman da saate baktım, 7 dakikada gelmişim. Yani ben sadece 6-7 dakikalık bir mesafedeydim. Yanımda kimler vardı? CHP’nin grup başkanvekili Engin Altay, Meclis Başkanvekili Yaşar Tüzün, eşim, kardeşlerim vardı. Sistem kurulmuştu, televizyonlar vardı, bana seçimde yardımcı olan bürokratlar vardı. Adım adım Türkiye’yi oradan takip ediyorduk. Islak imzalı tutanaklar nereye geliyor? Partiye geliyor. E sen de takip ediyorsun. Ortada benim YSK’nın önüne gidip “Çaldırmayacağım size, yaptırmayacağım!” diyeceğim bir şey yok ki! YSK kötü bir karar aldı mı? Almadı. Peki elimizdeki ıslak imzalı tutanakta ne yazıyor? Muharrem İnce 150 oy, işlenen de 150 oy yazıyor. E ne diye bağıracaksınız? Anormal olan, müdahale gereken bir durum yoktu ki!

 Peki nereden çıkıyor bu laflar?

– Bunlar delirmiş! Bunları yazanlar gerçekten hasta. Yok eşimi kaçırmışlar, yok sarayda albaylar varmış… Ya rüya gördüler ya gerçekten hastalar! Başka bir açıklaması yok.

 Belki de sizi desteklemek için böyle söylüyorlar.

– Aman yok, böyle destek olmaz olsun! Bunlar tehlikeli insanlar! Diyorlar ki, “YSK’nın önüne geldiğinde neden ceketinde Türk bayrağı rozeti yoktu? Yoksa bu bir mesaj mıydı? Hep oluyordu, ama o anda yoktu!” Ona dikkat etmişler.

 Neden yoktu peki?

– E çünkü yolda giderken ayran döküldü ceketime! Ben de o anda ceketi değiştirdim ve unuttum rozeti takmayı. Engin Altay’a böyle bir yorum gelmiş, bana söyledi, inanamadım dikkat ettikleri şeylere, hemen taktım. Ama yani bundan çeşitli mesajlar çıkarmak akıl kârı mı? Bunlar paranoyak! İnanın böylelerinin desteği olmaması daha iyi. Resmen kötülük yapıyor. Türkiye’de böyle kime hizmet ettiği belli olmayan bir kesim var. Sözde Atatürkçü, sözde cumhuriyetçi ama aslında değil, ortalığı karıştırmaktan başka bir şey yapmıyorlar!

 Ama o akşam uzun bir sessizlik olduğu da doğru.

– İyi de ne yapabilirdim ki? Sonuçların tamamlanmasını bekliyordum.

 Evet ama kritik zamanlardı. Önce “Sandıkları terk etmeyin!” dediniz. Daha sonra “YSK’nın önünden ayrılmayın!” dediniz. İnsanları motive ettiniz, sonra yok oldunuz. Haliyle insanlar şaşırdı, sizden bir açıklama bekledi, yapmadınız.

– Ben, “Sandıklardan hiçbir şart altında ayrılmayın” dedim. Ve sonucu bekliyordum. Yüzde 50.6 çıksaydı ne yapacaktım? YSK’nın önünde tek tek oyları saydıracaktım. Ama çıkmadı. Millet de şuna takılmış, “Bir milyon 300 bin oyluk dalavere varsa, ikici tura kalabilirdin.” Peki bu şartlar altında ikinci tura kaldığımda, parlamento çoğunluğu da iki partinin elinde -Cumhur ittifakının elinde- ve siz yüzde 49.7 ile kaldınız. Ertesi turda alabileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Mümkün değil ki! Tekrar ediyorum, hırsızlık olmuş mudur? Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de olmuştur! Ama sonucu değiştirecek bir hırsızlık değil, bunu anlatmaya çalışıyorum. Ben bahane üretmem. Ben 15 milyon oy almışım, rakibim 25 milyon. Bir dahaki sefere o 25 milyonu ben nasıl alırım diye uğraşırım. Karşıdakini küçüksemek bir işe yaramaz!

DİP DALGA DEĞİL TSUNAMİ BU!

 ‘Dip dalga’ya ne oldu? Aslında öyle bir dalga yok muymuş?

– Olur mu? Tam tersine, vardı, hatta tsunami bu! Bakın barajın önündeki sette bir tek tuğla düştüğünde, o baraj yıkılır. Biz o tuğlayı düşürdük. Kritik eşiği aştık biz. 1977’den bu yana yüzde 30’un üzerine çıkamadık. İlk kez aştık.

Yüzde 30’u aşan 50’yi de aşacaktır!

 GAZETECİ GAZETECİ OLSUN AMA İNSANLIĞI DA BİR KENARDA DURSUN!

 İsmail Küçükkaya’ya yolladığınız “Adam kazandı” mesajı hâlâ tartışılıyor. Hatalı buluyor musunuz kendinizi?

– Evet, hatalıyım.

 Gazeteciye, “Bunu yazma!” demezseniz yazar. Bu kuralı unuttunuz mu?

– Ben gazeteci olsaydım “‘Tayyip Erdoğan kazandı’ diye mesaj attı İnce” derdim. ‘Adam’ lafını kullanmazdım. Gazeteci gazeteci olsun bir itirazım yok ama insanlığımız da bir kenarda dursun!

 TABİİ Kİ O GECE ERDOĞAN’LA GÖRÜŞMEDİM

 O gece Erdoğan’la görüştüğünüz doğru mu?

– Tabii ki hayır! Böyle bir şey olabilir mi?

 Nereden çıkıyor bu laflar?

– Söylüyorum, kendimize karargâh yaptığımız yerdeydim. Eşim ve kardeşlerim dışında dört milletvekilimiz ile mitinglerde beraber olduğum 40-50 kişi de vardı yanımda. Hiçbir yere gitmedim, kimseyle görüşmedim. Arkadaşlar, “Açıklama yap!” dedi ama “Gerek yok, sabah yaparım” dedim.

 Bunlar komplo teorisiyse, bu durum neyi gösteriyor? Türk halkının bir kısmı, Erdoğan’ın bu kadar sevildiğine inanmıyor mu?

– Diyorum ya, düşmana gerek yok. Bizim kendi içimizdeki bu mentalitemiz bize yetiyor. Ama bu böyle olmaz. Çamur at izi kalsın… Bir yarışa girmişsin, kaybettiğinde oturacaksın, hatalarını göreceksin, “Nerede eksik yaptık?” diyeceksin, yeniden hazırlanacaksın. Bakın 1699’dan 1922’ye kadar Osmanlı, 223 sene hep kaybetti. Neden biliyor musunuz? Türk generalleri Osmanlı ordusunu yönetemiyordu. Geri çekilmeyi bilmiyorlardı. Mustafa Kemal Paşa ilk kez geri çekilmeyi bildi. Kurtuluş Savaşı’ndan önce pek çok yerde yenildik. Sonra geri çekildi, hazırlandı, Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirdi ve kazandı! Yenilmişseniz geri çekileceksiniz, savunmanızı, hazırlıklarınızı iyi yapacaksınız, sonra tekrar saldıracaksınız. Ona buna suç bularak olmaz. “Yanlış yaptım!” diyeceksin. Karşındakini küçümseyerek de olmaz. Tam tersine, rakibini gözünde büyüterek…

KILIÇDAROĞLU’YLA AYRIŞIYORUZ BEN KAZANANI TEBRİK EDERİM

  seçim gecesi CHP yöneticilerinin, AA verilerine inanmayıp “YSK sonuçlarını bekleyin!” açıklaması stratejik hata mıydı?

– Bence öyle…

 Kılıçdaroğlu sizin Erdoğan’ı tebrik etmenizi eleştirdi.

– Hayır, aslında eleştirmedi. “Ben tebrik etmem” dedi. O da onun fikri. Ben de ederim. Ayrışıyorum ondan. Bunda ne var? Yarışırım ama yenilirsem tebrik de ederim. Bu benim demokrasiye olan inancım. Ben de bu seçimin adil olmadığını biliyorum. Devletin bütün imkânlarıyla yarışan Erdoğan’dı, benim öyle bir durumum yoktu. Ama “Bu seçim adil değil!” diyorsak hiç seçime girmeseydik o zaman, sonuçta girdik. E girmişsek ve kazanmışsa, ben de tebrik ederim. Geçmişte Kemal Bey’in de böyle kutlamaları vardı medya yoluyla. Saraya da gitti, Yenikapı’ya da gitti. Bugün neden öyle dediğini bilmiyorum. Ama ben yarın bir seçime gitsem, kaybetsem, kazanan kişiyi her zaman tebrik ederim!

 SEÇİM MEYDANLARI MİZAHI HATIRLADI! MAREM ABİ- BADEM ABİ- MERAL ABLASI- DOĞU ŞEYSİ- TEMEL DEDE

Bu seçimde meydanlar mizahı hatırladı. Kırklareli’nin bir köyünde çok güldüm. Alt alta hepimizin oylarını yazmışlar ama şöyle: Marem Abi, Badem Abi, Meral Ablası, Doğu Şeysi (hatırlamıyor soyadını), Temel Dede… Çok sempatikti. Mizah güzel şey, sonra ilk kez meydanlarda bu kadar genç vardı. Ve ilk kez CHP’li bir adayın mitinglerinde bu kadar çok türbanlı vardı. Pek çok ilk vardı yani…

 BUNLARI YAZANLAR GERÇEK SATILMIŞLAR!

 Deniyor ki, “Ortada bir toplum mühendisliği var. Erdoğan’ın rakibi olarak İnce hedefe alındı ama Meral Akşener’e özellikle dokunulmadı ki, oyu artmasın.” Her şey, ince ince Erdoğan’a yarasın diye planlanmıştı yani! Tüm bunlar sizde nasıl bir his yaratıyor? Kısacası sizin satılmış olduğunuzu söylüyorlar.

– Bunları yazanlar, gerçekten satılmış olanlar! Bir kampanyaya çıkmışız, bu kampanyada Muharrem İnce öne çıkabilir, Demirtaş öne çıkabilir, Akşener öne çıkabilir, Karamollaoğlu öne çıkabilir… Erdoğan mı özellikle birini öne çıkaracak? Burada hiç mi benim payım yok? Ben öne çıktıysam kabahat benim mi? Benden daha fazla miting yapan var mıydı?

 Belki de sizi, dişine göre buldu?

– Öbürleri değil miydi? Böyle şey olur mu? Nasıl bir mühendislikmiş bu! Bunlar istemeden Erdoğan’a hizmet ediyorlar. Türkiye’de şunu değiştirmemiz lazım: “Abdullah Gül’le kavga etsinler, biz aradan çıkalım!” Bu tehlikeli bir kafa. Bitmez tükenmez komplo teorileri… Ben her şeyi ortada olan, dümdüz bir adamım. Doğal, içten, samimi, olduğu gibi söyleyebilen biriyim. Hiçbir pazarlığım yok. Bu seçime girerken kazanacağıma inanarak girdim ve her şeyimi ortaya koydum. Olmadı. Olsun, pes etmem.  Beni cumhurbaşkanı adayı yapmış bir genel başkanın karşısına çıkmam

 BÖYLE BİR VEFASIZLIK YAPMAM!

 Sizi aday gösterdiği için Kılıçdaroğlu’nun da hakkını teslim etmek gerekmez mi?

– Kesinlikle evet! Herkesin yapabileceği bir iş değil. Bunu da her yerde söyledim, söylerim.

 Peki Kılıçdaroğlu’nun son açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Ne diyeyim şimdi? Son açıklamalarını beğenmedim.

 “Arkadaşlarımız, İnce’ye gittiği illerde destek olacaklardır” biraz üstten bir tavır değil mi?

– Evet öyle. Olmayacaklar mı zaten? Ben CHP’nin bir üyesi değil miyim? Hoş değil bunlar, hem ne gerek var? Birbirimizi topluma ispat etme derdinde değiliz biz. Daha güzel götürebiliriz işi. Ben kurultay murultay demiyorum, böyle bir şey istemiyorum. Partide koltuk falan da istemiyorum, Türkiye’yi yönetmek istiyorum. Ben beş yıl bu seçimin sürmeyeceğini düşünüyorum.

 Kılıçdaroğlu’nun “Şimdi ben kalkıyorum bu koltuktan, sen gel Muharrem kardeşim” demesi mi gerekiyor sizce?

– Ben kurultay istemeyeceğim, kesinlikle böyle bir talebim olmayacak! Ama CHP örgütleri göreve davet ederse, kendisi de “Ben ayrılacağım” derse, hazırım. Ama burası çok önemli. Sakın yanlış bir şey yazılmasın: Ben karşısına çıkıp rakip olmayacağım! Beni cumhurbaşkanı adayı yapmış bir genel başkanın karşısına çıkıp böyle bir vefasızlık yapmam!

 Yeni bir parti?

– Hayır, öyle bir şey yok. İllere gittiğimde de sadece CHP binalarını ziyaret etmeyeceğim. İttifakın diğer partilerini de ziyaret edeceğim. Ben bu 15 milyon oyu nasıl 30 milyon yaparız derdindeyim.

 

Bu sandık kapanmaz… CHP ile İnce ‘o gece’nin asıl soru ve sorumluluklarından kaçamaz


05 Temmuz 2018 03:05
Erol ARAL

İlkin onlara…

“Ne yazmış, bi’bakıp çıkacağım”, diyen vakti dar okura, özet…

Aşağıda uzuuun metnin ana fikri  şu kısacık temenniden ibarettir:

CHP ve Muharrem İnce “Seçim sonucu adildi” mesaisine ara verip biraz soluklansa…

Ahaliyi ikna kampanyasına mola verse… de…

Mesela AA’ya, 1 saatte sonuç ilan ettiren kaynağını sorsa…

Sayımları daha başlarken anlamsızlaştıran AA’nın cevvaliyetinin sırrını öğrensek…

CHP ve İnce, AKP’yi aklayıp temize çekme hassasiyetine halel getirmeyi göze alsa…

Ve lütfedip gündem yapsa da…

Türkiye’nin dört bir yanında, handiyse sandıklar kapatılır kapatılmaz…

Evvelden alınmış karar gereği bir merkezden düğmeye basılmışçasına intibaı veren, AKP’li silahlı “milislerin” sokakları zapt etmesini sorgulasa…

Cadde ve meydanları atış poligonuna çeviren AKP ve (muhtemelen) MHP’li silahlı unsurların kendi kameralarına silahlı pozlar verip yayımlama maksadını kurcalasa…

Bu arada…

Müjdeler olsun!.. Maksat hasıl olmuş…

“Türbana özgürlük” ile özgürleşen ve elde silah tutacak kadar görünür hale gelen…

“Benim başörtülü bacılarım” hangi ara ne için bu kadar silahlandılar, elde belde silah dolaşmaya başladılar?..

Bi’ara bunu da araştırıp İnce’leseler…

Diyeceğim…

Anladınız!?

Âlâ..

Hadi selametle…

Sıkılmayı göze alan okurla baş başa bırakın bizi…

***

Saray’ın medya karteli…

Mesela Hürriyet

Seçimden önce de Muharrem İnce’ye böyle geniş yer vermiş miydi, bilmiyorum…

Değilse, telafi etmiş…

Hem de ne telafi!..

Hürriyet’in pazar ilavesine kapak yapmışlar kapak, Muharrem İnce’yi…

Ayşe Arman, mülakat yapmış:

Muharrem İnce o geceyi anlattı (1 Temmuz 2018)

Hürriyet, hâlâ Atatürkçü okura hitap edebiliyor mu emin değilim…

Ancak “İnce ile konuşalım” kararını verenler, Hürriyet’in CHP tabanına seslenme kabiliyetini devam ettiği hükmünü taşıyor… arzu ediyor olmalı…

Zira intibaım o ki…

İnce adeta CHP/Kemalist seçmenin kafasındaki “O gece”ye dair kuşku bulutlarını dağıttırmak…

Seçim sonucunun güvenilirliği ve yenilginin haklılığı  konusunda demokrat kesimi ikna ve teskin etmesi için manşete çekilmiş…

AKP’ye kem gözle bakılmaması konusunda yatıştırıcı telkinlerde bulunması beklenmiş, İnce’den…

Hoca’nın pratik zekası olayı çözmüş tabii:

İsteneni vermiş…

Sorumlu bir devlet adam portresi çizerken İnce, bazen sert fırça darbeleri atmış…

Bana düşmez söylemek ama lüzumsuz hırçınlıklara kapılmış… gibi.

Misal…

Mübalağa ötesinde telakki edilmeye açık kimi sui misallerden hareketle…

Adeta ve neredeyse…

Hâlâ “O gece ne oldu?” sorusuna takılıp kalanları, defterinden sildiği  “şizofren” ve “psikopat”lar kategorisinde resmetmeye çalışmış…

Arman’a verdiği mülakatta da…

Muharrem Bey, aman öyleleri olmaz olsun diyerek…

Hasta ruhlu komploculara hadlerini bildirmiş…

Neden centilmence yenilgiyi kabul ettiğini bir bir anlatmış…

Meydanlarda çizdiği o kabına sığmaz, deli fişek profilinden eser doz serpiştirilse de satır aralarına…

Kemale ermiş kamil bir insan olarak seslenmiş seçmenlerine Muharrem Hoca, Ayşe Arman’ın teybi aracılığıyla…

CEKETE DÖKÜLEN AYRAN DETAYI DAHİ VAR AMA…

Eksik olmasın…

İnce Hocamız o gece ceketine dökülen ayrandan bahsedecek kadar teferruata girmiş… de…

Fakat nedense komplotif argümanlar ortaya atan o “şizofren” ve “psikopat” seçmenlerini, o geceye dair derin kuşkulara gark eden zemine pek değinmemiş… değinmiyor.

Endişeli seçmenden “komplocu paranoyaklar” yaratan süfli seçim sürecini odağına almamış… almıyor.

Oy ve ötesine dair “suç” kanıtları, İnce’nin radarına takılmamış ama

Bahse konu iddia ve şaibeleri…

Ya teğet geçmiş…

Ya da “O kadar da olur canıım” kıvamında, esası etkilemeyecek teferruat addetmiş…

CHP’Yİ ‘O GECE NE OLDU’ İNCE’LEMESİ İFRİT EDİYOR

CHP ve İnce, öfkelerinin nişan tahtasına, “O gece ne oldu” sorusu ile 24 Haziran’da sandık ve ötesini kaşıyanları oturtuyor…

Sosyal medyanın hiçbir mecrasında yokum…

Eş dost ya da haber portallarından öğreniyorum sanal alemde yazılıp çizilenleri…

CHP ve İnce’nin yaka silktiği denli miydi o mübalağa ötesi yazılanlar, bilmiyorum…

Fakat “O gece ne oldu sahiden?” sorusunu soran, soruları doğuran gecenin dinamiklerini sorgulayan kıymetli görüşler olduğunu biliyoruz…

Ama nedense ana aktör olarak Muharrem İnce…

Sadece Arman ile konuşmasında değil…

Sık sık tutulan tüm mikrofonlara…

Gazetecilikteki klişe tabirle… ‘Sorulan bir soru üzerine’ de “Adil olamayan seçim sürecini” hatırlatıyor…

Sadece bu anlarda …

Ve önemsizleştirici, “Evet böyle şeyler de konuşuluyor” tonunda…

O geceye dair negatif eleştiriler hep zoraki…

Hep düşük dozda…

Bu kısa değini tercihinin sebebi…

Kim bilir belki de bunlar zaten biliniyor…

Seçim sürecinde sıkça işledik…

Tekrarı ağlaklık olur inanç ve kabulüdür, belki de…

Kim bilir?!!…

‘O GECE’ YE DAİR HER ŞEY ANLATILIYOR AMA ESAS SORULARDAN KAÇILIYOR…

Fakat yine de insan takılıyor…

İnce ve başta Bülent Tezcan, CHP yönetiminin…

AKP/MHP/SARAY/YSK.. vesaireye dair kuşkuların dile geldiği soru ve suçlamaların önüne kendilerini atmalarını… anlamakta güçlük çekiyoruz…

Sanki son seçimler gibi bu seçimin de…

24 Haziran sürecinin de…

CHP dahil tüm muhalefetin enerjisinin -belki de- çoğunu/kayda değer kısmını emen bu seçim güvenliği meselesi değildi…

Sanki 24 Haziran sürecinde, “Dünyanın başka hangi ülkesinde sandık/oy güvenliği ana gündem maddesi haline gelir? Oy ve ötesinin selameti bu kadar tartışılır, irade hırsızlığı endişesi taşınır?” sorusu altı çizilerek dikkat çekici yaygınlıkta sorulmuyordu?

“O gece ne oldu?” sorusundan sıtkı sıyrılanlara bakılırsa….

Sandık ve ötesinin güvenliğini sağlamak için onlarca sivil inisiyatif/örgütlenme, komplocu zihinlerin ürettiği fiktif bir tehlikeyi bertaraf etmek üzere kurulmuş sanırsınız…

SEÇİM MEYDANLARINDA DİLLENDİRİLEN SANDIK VE ÖTESİNE DAİR ENDİŞELER NE ÇABUK UNUTULDU!

Sahi… 24 Haziran’da sandık ve ötesinde “seferberlik” ilan eden Muharrem İnce değil miydi?

CHP tüm seçmen ve parti yönetimlerini müteyakkız olmaya çağırmamıştı?

İnce ve CHP’nin “O gece”nin karanlık noktalarını beyaza boyama dürtüsüyle telaşlı heyecanını gördükçe, hayretle sual eyleme duygumuz depreşiyor

Zira sanırsınız ki…

24 Haziran’da parti devleti ülkesinde yer yer namluların gölgesinde oy kullanılıp sayılmadı da…

Son derece güvenilir ve demokratik sistem içinde seçim idrak edilmiş gibi, olağan şüphelileri aklama gayretindeki bu hararetli çaba niye, anlamak güç?

CHP’nin seçim sürecini, sandık ve ötesini aklama gayretkeşliğini neye yormalı?

Sahi Muharrem Hoca seçim sürecinin muktedirine, Saray ve tebaasının sandık karnesine neden geçer not vermekte telaş ve acele diyor?

SOLDA BİAT VE İTAAT YOK, SORULARIN YAKASINDAN DÜŞMEMEK VAR

Tamam zaten yeterince “O gece ne oldu?” suali varken, ben ilavelerini üretmeyeyim…

Tamam AKP yönetimin takdirine mazhar olmayı, adil ve kamil lider olmanın mükafatı saysın, Muharrem İnce…

Lakin ziyadesiyle ikna turu at(tırıl)an ve konuş(turul)an Muharrem İnce…

İnce’lik göstersin, ortada duran kimi kritik sorulara da açıklık getirsin…

Lüzum yok, tekrara…

CHP, İnce ve ekibi de biliyordur, okumuşlardır…

“Şizofren” ve “paranoyak” tweetlerde ortaya atılan iddiaları takip edip kayıt eden CHP ve İnce, kurmayları…

Çağrım size:

Hadi bizim gazetenin, Evrensel’in yayımlarını bir kenara koyalım…

Seçimde CHP ve İnce’ye destek atan mesela Cumhuriyet’in derlediği sorulara(*) cevap verin…

Cumhuriyet yazarı, mesleğimizin medarı iftarı Çiğdem Toker’in seçim ertesi peş peşe yazdığı yazılarda (**) gündeme taşıdığı karanlık noktaları aydınlığa çıkarın…

Bırakın ipe sapa gelmez bulduğunuz o “meczup komplocu iddiaları”…

Siz, “Asıl sorudan kaçmak”(**) yerine…

Okurlarının da hislerine tercüman olan Çiğdem Toker’in vicdanlı kaleminden dökülen  “acaba?”lara açıklık getirin…

Devlet adamı tavrınız ve olgun duruşunuzla İktidarın iltifat ve takdirlerinden (***) sıkıldığınızda…

Sağ salim… Adil yenildiğinize dair yemin billahlı ikna turunuza az biraz soluk verdiğinizde…

24 Haziran gecesi duruşunuzla…

Sahiden ama sadece “dur”uşunuzla iltifatlarına layık olduğunuz çevrelerin canını sıkacak soruları sormaya başlarsınız belki…

İKTİDARIN TAKDİRİNE YASLANMA DEĞİL HIŞMINI GÖZE ALABİLME CESARETİ…

Mesela, yazımızın girişindeki o soruyu…

Sayım daha yeni başlamışken neredeyse seçimin galibini ilan eden Anadolu Ajansının takdire şayan(!) performansını (****) sorgularsınız?

(Hem CHP de bu işler nasıl yapılıyormuş öğrenme fırsatı bulur bu sayede… diyeceğim ama belki siz o gece CHP’de yaşanan sadece teknik bir cehalet ve rezalet mi yoksa?.. ‘yoksa’yı da incelersiniz)

AA’nın birkaç yüz kişilik muhabir kadrosuyla (evet, sayısını galiba YSK’nin de tam bilemediği) yüz binlerce olduğu sanılan sandıktan bir iki saatte o sonuçlara kim(ler)le, nasıl ulaştığını merak eder sorarsanız, biz de öğreniriz?

Neredeyse sandıklar kapanır kapanmaz sokakları zapt eden AKP milislerinin Saray şerefine silahlı eylemlerinin peşine düşersiniz?

Saray’ın sivil muhafızlarının yüzünü ve silahını saklamadan, görevlendirdikleri anlaşılan kendi  kameralarına göstere göstere, meydanlarda nasıl silah ve atış talimi yaptıklarını?.. (*****)

Mesela Eski Habipler Meydanı’nı hangi cesaretle “Habipler atış meydanı” ilan ettiklerini?.. (*****)

O gece sokağa salınan silahlı milislerin ipini kimin tuttuğunu belki merak eder, sorgularsınız…

Madem Erzurum’dan önümüzdeki seçim çalışmasını başlatacağınızı ilan ediyorsunuz…

Saray’ın sivil silahlı milislerinin “hazır kıtalar” olarak AKP’nin sandıktan ötesi için kime karşı sokağa sürüldüğünü sual edin ilkin…

Ki, o gece “Muharrem nerede?” diye arayan milyonlara yeniden “seferberlik” çağrısı yapmaya hakkınız olsun…

“Anadolu Ajansının süfli sırrını deşifre etmeden ne seçiminden bahsediyorsun Muharrem Hocam?!!”diye yakanıza yapışan çıkarsa sakın şaşırmayın…

Zira…

Sağcılar gibi itaatkar değil solcular, hesap sorar, bilirsiniz…

Solcuların demokrasi terbiyeleri, “Büyüklerimiz ne diyorsa…”cı değil…

İcabında “terbiyesizliği” ele alacak kadar dik başlı hadsizlikten de geri durmaz…

Hatırlatması bizden olsun…

Tabii CHP solu kesede keklik sayarak, sağ ile flörtü hepten nikah masasına taşımaya heveslenmiyorsa…

——————–

(*) Cumhuriyet, Sandıktan soru işaretleri çıktı, Sinan Tartanoğlu, 30 Haziran 2018

(**) Cumhuriyet’te yayımlanan Çiğdem Toker’in ilgili yazıları:

İnce’nin pazar gecesi 26 Haziran 2018

Erken kabullenişteki tuhaflık 27 Haziran 2018

Asıl sorudan kaçmak, 29 Haziran 2018

Sonuna dek beklense ne olurdu? 1 Temmuz 2018

Sahip çıkma becerisi, 3 Temmuz 2018

(***) AKP Sözcüsü Mahir Ünal, “Muharrem İnce CHP’nin doğal lideri haline gelmiştir”, 26.06.2018

Bakan Özhaseki, “Seçim sonrası provokasyonların oluşacağı Gezi benzeri olaylar çıkacağı yolundaki söylentiler, Allah’ın bir hikmetidir, Muharrem Bey’in ‘Adam kazandı’ tweeti ile suya düştü ve yenilgi perçinlendi”,  29 Haziran 2018

(****) Soner Yalçın, Sözcü, AA’nın sakladığı sır, 29 Haziran 2018

Soner Yalçın, Sözcü, Polise seçimde gizli görev, 3 Temmuz 2018

Soner Yalçın, Odatv, Seçimlerde kullanılan polis WhatsApp grubu, 4 Temmuz 2018

(*****) Sandık kapatıldıktan neredeyse hemen sonra Türkiye’nin neredeyse her yerinde AKP’li silahlı eylemciler sokağa çıktı. Misal, İstanbul’da seçim gecesi silahlı gösteri

Yazar: Ülkü Ocakları

Bir ülkücü

Yorum bırakın