Ulus (millet) mu “ümet” mi üzerinden MHP’yi vurmak isteyen MİT’ciler uyanın

 

Türkiye’de ABD+AB ortaklığı ile ortaya konan bir oyun oynanıyor. Bu oyunun kurucusu ABD+AB, bu oyunun akçaları Araplar’dan, oyuncularıda çoğunluğu kendisini müslüman olarak tanıtan, azınlıktan sayan kişilerdir. Yine kendilerini müslüman olarak görmeyen bir kısım kişide bu oyunun oynanmasında yer almaktadır.

 

AKP, Arap akçaları ile ayakta duruyor.
AKP, Arap akçaları ile ayakta duruyor.

Bu gün başımızda bir islamcı yönetim bulunmaktadır. Bu yönetim türk budununa yan gözle bakmaktadır.

Ancak olayın bir başka yönüde var. Oda bu islamcı, Türk karşıtı yönetimden önce bizi yönetenlerde ucundan kıyısından Türk karşıtı olan uygulamalara göz yumuyorlardı. Jitem adı altında ortalıkta dolaşan, yasa dışı yapı ile Türk devletinin duruşunu bozanlar, açıkçası uluscu “milliyetçi” olamazlar.

Bu gün Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’de kendilerini Kürt olarak adlandıran yuttaşların PKK’lılaşmasına yol açan bir oluşuma yol vererekte toplumun bağrında büyük yaralar açıyorlar. Ancak, sonuçta vurdugu-vurduk, kırdığı kırdık olan bir yönetimden doğruluk, iyilik beklemekte olamaz. En azından bunların biz Türkler’in Türk yurdunda dışlanmış olmamıza acımalarını bekleyemiyoruz.

 

Bu yönetimin, üstüne basa basa Türk karşıtlığı yapsada yönetimini uzun yıllar koruyabilmesi, elinde uzun süreye yetecek kara parayı bulundurmasına bağlıydı.

Bir yanda Arap şeyhlerinden, öbür yandada kaçakçılıktan akan gelirleri ellerinde bulundurmaktadırlar.

Buna dayalı olarakta Bülent Arınç açıkca, “Biz yönetimden gidersek çalışanların aylıklarını ödeyemez duruma gelirsiniz” diyerek, halkı uyarıyordu.

Bülent Arınç: işbirlikçi
Bülent Arınç: işbirlikçi

Bu doğruydu, Araplar yurtsever bir yönetime iyi bakmazlar, birde yeni yönetim, kaçakçılık işini de yürütemeyecektir.

Buda Türkler’in içinde bulundukları kıskaçı göstermektedir.

Bu Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun bir boyutudur. İkinci boyutuda, MİT’in sürekli olarak bu günkü yönetimi ayakta tutabilmek için diger AKP karşıtı kuruluşların (partilerde bunun içinde) iç işlerini karıştırmaktadır.

Özelliklede ülkücüleri, MHP içinden bulduğu köstebeklerle, solcularıda, CHP içinden bulduğu köstebeklerle vuruyorlar.

Bunun en güzel örneğide geçmişte MHP’de danışman olan Vedat Bilgin’dir. Şimdi başımızı karıştıran soru bu, Vedat Bilgin’in kim oldugu yıllarca bilinmedi mi? MHP, bu müslüman Ermeni yurttaşı neden yıllarca besledi?

Geçmiste MHP’de danışmanlık etmiş olan Vedat Bilgin, varını yoğunu bir marksist gibi, Türkiye’de yaşayanların Türk olmadığını, Türklüğün uydurma bir değer olduğunu anlatmaya ayırmaktadır.

Olay onunlada bitmiyor. Yurtseverliği, budun (millet) birliğinden ayırarak, birliğimizin altını oymaktadır.

 

Türkçe’de “ulus-sal-cılık”ın karşılığı ulusculuktur. Ulusunu sevmektir. Bunun Arapçası “milliyetçilik”tir.

Türkçe’de /sal/ eki yoktur.

Bir kişi eğer, kanının kırıklığını düşünüyorsa, onun Atatürk karşıtlığını anlayabilirim. Atatürkçülük ise “Kemalizm” olarak görülemez.

 

Ancak biz, bir kişinin Stalinci, Necip Fazilci olmasını ne biçimde görüyorsak ‘Kemalizm”i de öyle görürüz. “Kemalizm”’in Türkçesi Kemalciliktir. Eger bir kişi Türkeşçi, Erbakancı, yada Erdogancı olabiliyorsa neden Kemalcı olmasın?

Bu gün MHP içinden milyonlarca oy AKP’ye kayıyorsa, burada yıllarca MHP’ye danışmanlık etmiş olan Vedat Bilgin, Mümtazer Türköne, Namik Kemal Zeybekler’in bir köstebek olarak, büyük etkileri olmuştur.

Burnumuzun dibinde Irak’ta, Suriye’de savaş başlayınca bizim ülküdaşlar, kendilerinin sandıkları söylemlerin, ülkücü yemini diye ettikleri yeminlerin “El kaide”, “Hizbullah”, Milli Görüşçüler’in olduğunu gördüler.

Ülkücüler'in söylemleri
Ülkücüler’in söylemleri

Bu bağlamda,

“Milliyetçilikle-ulusalcılık arasında bir fark yok mudur, yoksa bazı milliyetçiler kimlik kaybına uğrayıp, ulusalcılaşmakta, Kemalistleşmekte midirler?” demiş Vedat Bilgin.

Amacıda seçim öncesi MHP’de bölücülük yaratmaktır.

Dönmeler, dönekler ne düşünürse düşünsünler, bizim yurtseverliğimiz, ulusculuğumuz, ta Bilge Kaganlar’a dayanır. Çünkü biz çingene değiliz.

Yine bu türklük içinde kendilerini sıkıntıda görenler, türklükten kurtulmanın yolunu Osmanlıcılık yapmakta bulmaktadırlar. Osmanlı’ya sözümüz yok onlarda bizimdir. Ancak Osmanlı sözde bizimdi ancak, Osmanlı döneminde Türk’ün yeri çoook dardı. Bizler, kumda oynar iken Ermeniler, dışişlerinde Çerkezler ile diger azınlıklarda iç işlerinde bizim vergilerimizle domuz gibi besleniyorlardı.

Atatürk, bu domuzları kovaladı, ey Türk sen yeniden öz eline başkansın dedi.

Gerek Vedat Bilgin, Mümtazer Türköne, Yavuz Bülent Bakiler gerek Namık Kemal Zeybek yada geçmişte MHP’de bulunupta türklüğü içlerine sindiremeyenler, Türk’ün bu yeniden ayağa kalkmasını içlerine sindiremiyorlar.

Ermeniler le  çok iyi ilişkileri  olan Vedat Bilgin Yıllarca MHP’nin danışmanlığınıda yapmıştı.
Ermeniler le
çok iyi ilişkileri
olan Vedat Bilgin
Yıllarca MHP’nin
danışmanlığınıda
yapmıştı.
Namik Kemal Zeybek, Türklüğün altını oyan birisidir.
Namik Kemal Zeybek, Türklüğün altını oyan birisidir.
Ermeni kökenli Fethullah Gülen’in yandaşı
Ermeni kökenli Fethullah Gülen’in yandaşı
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Lütfü  Şehsuaroğlu, onun  gündeminde Türklük yoktu.
Eski Ülkü Ocakları Başkanı
Lütfü
Şehsuaroğlu,
onun
gündeminde
Türklük yoktu.

Necip Fazıl, Osman Yüksel Serdengeçti, Eski Ülkü Ocakları Başkanı Lütfü Şehsuaroğlu, yada başkalarınında burada takıntıları vardı. Bir dönemde Türk olduğuna inanmayan kişilerin derneklere, partilere başkan edilmiş olmaları nedeni ile Ülkü Ocaklar’ında bile Türk’üm demek bir “ırk”çılık olarak yorumlanıyordu. Bu kesim ben Türk değilim, türklüğüde benimsemiyorum diyemiyor. Eline bir kuran alarak, bunda türklüğe yer yok diyor. Sende yiğitsen karşı çık bu oyuna…

Şimdi bu şeriatçı kesim, birde bu Farslar’ın, bu Araplar’ın, bu Sırplar’ın, yada bu Yunanlılar’ın, kendileri dış güçlerle birleşip Osmanlı’ya saldırarak, Türk’ü arkadan vurmamışlar gibi, yeniden Arap, Sırp, Fars ortaklığı arıyor.

Buna birde Batı karşıtlığı ekleniyor. Biz batıcı değiliz, ancak, Batı’dan öğreneceğimiz bir bilgi birikimi varsa onu almaktanda yanayız.

Bunlar, iki yüzlü, sümüklü müslümanlar, çocuklarını Batı’da okuturlar, başlarına Batı’da eğitilmiş bakanları seçerler. Bush’un önünde eğilirler, sonrada kendilerini Batı karşıtı sayarlar.

Yine bu salak sümüklü müslüman geçinen Türk karşıtları, bölgede güç olacaklarını öne sürüyorlar.

Ne ile bölgede güç olacaksınız?

Sen bunca işsizin, bunca açlık sınırında yurttaşın var iken, kimi yanına alabileceksin?

Birde kaç gün pis Arap la yada eşcinsellik salgını olan Farsla birlikte yaşayabileceksin?

Biz, Ortadogu’da bulunan çikarlarimizi sinsice baska kimlikle degil, bir Türk olarak korumak istiyoruz. Bu bağlamda Türk ordusu içinde yer alıpta, yeyip-içip yatan, boşver yanımızda ne olursa olsun diyen duyarsızlığa karşıyız.

Ne demeli bunlara, Türk’ten yana olana, Türk’üm diyene, Türk “Baasçı”sı deyerek, Türk’ü bir sapık Araba eşitliyorlar.

Gelelim, ulus/toplum (millet) ile ulusculara…

Bu gün bir CHP’i yada solcu çıkıpta ben ulusumu çok seviyorum derse, bizim onlara, sizde kim oluyorsunuz demeye yetkimiz yoktur. Neden onlarda yurtsever, ulussever olamazlar?

Biz genç iken, bizi CHP’ye karşı kışkırtanlar, sonrada gidip CHP ile işbirliği etmediler mi?

Öyleyse bizim arkadaşlarımızı CHP’ye karşı neden savaşa soktular? Yada Nazım Hikmet çok idiyse, geçmişte bizi ona ona karşı neden kışkırttılar?

Yeter artık köstebek “şeriatçı” azınlıklar yeter vurdugunuz Türk’e. Yeter artık Türk adına asıp-kesmeniz. Yeter artık bizim soyumuzu sopumuzu, ülkümüzü karıştırdığınız.