SOL ile Sağ’ın birleştiği yer: uluslararası güçlerle iş birliğidir


Biz gençligimizde, bizim büyüklerimizin CİA’nin eline tam geçmediği dönemde, bizim görüşlerimize tümden ters düşen iki kesimi eleştirir idik. Bizim çıkış yerimiz, bu iki kesimin çıkış yerlerine çok  uzakta der idik. Bu ne demektir?

Biz ulusumuzun çıkarlarını düşünür, uluslararası güçlerin bizi talan edememesi gerektiğini dillendirir idik.

Karşımızda: 

1. Komunistler vardı. Onlar şimdilerde evcilleştilerde anlaşa bilmekteyiz. Geçmişte Rusya’ya Çin’e söz söyletmez idiler. Onlar, Atattürk’e değil, Stalin’e Lenin’e değer verir idiler.

Bakmayın onların o dönemde Atatürkçü görünmüş olmalarına, o kesimdeki öğrencilerle, yetkililerinde odalarında Lenin’in yurukları (resim) olur idi. Bizde onlara “Siz bizim Rusya’nın elindeki halklarımızın ezilmesine ses çıkarmamaktasiniz, satılmışlar” der idik.

2. İslamci (müslüman) kesim. Bunlarda bizim Araplar’ın ellerinde yaşayan soydaşlarımızın ezilmelerine ses çıkarmaz idiler. Bunlar, Irak, İran, Suriye, Pakistan, başka yerlerde yaşayan Türkler’in ezilmelerini görmez idiler.

Onlarda yine Atatürk’ün yerine duvarlara Arapça Muhammed, Ali, Ömer, Osman yazılı belgeleri iliştirir idiler.

Biz azıcık bilge, Tonyukuk deyincede bize “IRKCI” der idiler.

O günden bu güne bazı solcularda durum değişmemiş. Özellikle (Cumhuriyet) yazarlarının bazıları ile yeni akittekiler Türk’ten yana olamamaktadırlar.

Bu günde bir kısmı açıkça Cin’i, Rusya’yı örnek alırlar iken, diğer kesimde Filistin, Irak, Iran, Suriye’yi korumaya çalışmaktadırlar. 

Rusya’yı, Çin’i  övenler, Rusya’da ezilen Türkler’e acımazlar. Afgan, Suriye, Iran, Irak’ı övenlerde Türk’e acımamaktalar.

Bu iki kesimler, Türkler’in onların övdükleri yerlerde ezildiklerini görmezden gelir idiler.

Bunun açık örneği: Hakan Fidan bilinen şeriatçi, Arap yanlisi birisidir. Çin’in birliğini savunmaktadır. Ayrıca Uygurlar’ı yasadışı eylemci olarak gösterdi. Mehmet Ali Güller, solcu yazar, oda Çin’I, Rusya’yı övmektedir. Onları uygar olarak anlatmaktadırlar. 

Yeri geniş olsun. Büyüğümuz Mustafa Ok’ta bizim Müslüman la Komunistlerden ayrıldığımız yerin burası olduğunu anlatır, idi.

Gelelim biz ülkücüler ne durumda idik. Baslangıçta Türkçü söylemler var idi. Duvarlarımızda Atatürk le bozkurtlar ilinir idi. Sonra CIA etkisiyle Türkeş’te Allah’ın ipne sarılmış idi. Tanrı dağına giden yolumuzun yönünü Mekkeye çevirdi. Arkadaşlarımız artık Atatürkçülükten koparılmış idiler.

Şimdi biz yerliyiz. Komunistler, Yeşil müslümanlar uluslar arası kimlikliler, iki kesimde sözde yerel olduklarını derler ancak, uygulamada yerellikleri yoktur.

Uyan Ey Halkım. 

Güller’in yazısı asağıdadır.

YazarlarGünün Köşe YazılarıSporKonukYaşamTüm Yazarlar

  •  
  • Fidan: Tek Çin, çok kutup

Mehmet Ali Güller

Mehmet Ali GüllerSon Yazısı / Tüm Yazıları

Fidan: Tek Çin, çok kutup 

  •  
  •  
  •  
  •  
  • A  A 

06 Haziran 2024 Perşembe

Play Video

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin ziyareti, gerek iki ülke ilişkileri gerekse Atlantik-Çin ilişkileri bakımından çok önemli mesajlara sahne oldu. 

Aşağıda Fidan’ın o açıklamalarını tek tek ele alacağım, arka planına bakacağım ve aslında mesajların kimlere olduğuna işaret edeceğim. Ama önden şu toplam değerlendirmeyi yapmalıyım: Çin’le işbirliği Türkiye’nin önüne çok geniş bir manevra alanı açar. Yeter ki bu, ABD’yle pazarlığın aracı yapılmasın!

KÜRESEL FACİAYA KARŞI ÇİN

1) “Egemen güçlerin önceki yüzyılda kurmuş oldukları pazarların daha adil, rekabet edilebilir pazar şartlarında yeniden el değiştiriyor olması kabul edilmesi gereken bir sonuçtur. Buradan savaşa varan, daha farklı yıkımlara varan neticelerin üretilmemesi gerekiyor. Savaş riskine ve küresel faciaya karşı Çin’in ekonomik kalkınmasının adil biçimde oluyor oluşunu desteklememiz gerekiyor.”

Diplomatik ifadelerin üzerindeki örtüyü kaldırırsak Fidan, Amerikan yüzyılının bittiğini, çok kutuplu bir dünyanın inşa olduğunu belirtiyor ve yeni düzenin inşasının savaşsız sağlanabilmesinin yolunun Çin’i desteklemekten geçtiğineişaret ediyor. 

2) “Türkiye’nin, Çin’in toprak bütünlüğüne ve siyasal egemenliğine desteği tamdır.”

Bu mesaj doğrudan Tayvan’la ilgilidir. ABD’nin Tayvan kışkırtması yaptığı şu süreçte Fidan bu mesajıyla “tek Çin”vurgusu yapmakta, “müttefiki” ABD’nin siyasetini paylaşmadığını belirtmektedir.

ÇİN’İ HEDEF ALAN TERÖRE KARŞI TUTUM

3) “Çin’e yönelik silahlı terör hareketlerine karşı desteğimiz tamdır.”

Çin’i hedef alan silahlı terör hareketlerinin başında ABD sponsorlu “Doğu Türkistan İslam Partisi” gelmektedir. Fidan bu mesajıyla ABD’nin kışkırtıcılığını paylaşmadığını, ayrılıkçılığa karşı olduğunu belirtmiş oluyor. Hatta sonraki mesajlarıyla birlikte değerlendirirsek Fidan, Uygur Türklerini Çin ile Türkiye arasındaki iyi ilişkiler için köprü olarak görmektedir. 

Bu durumda, mesajın gereği yapılmalı ve Türkiye, Suriye’de silahlı faaliyet de yürüten bu örgüte karşı konumlanmalı.

4) “Çin’i karıştırmaya yönelik, Çin’in ekonomik gelişmesini durdurmaya yönelik uluslararası girişimleri doğru bulmuyoruz.”

Fidan, Çin’in ekonomik gelişmesini hedef alan uluslararası teröre de karşı çıkıyor. Yakın zamanda Çin’in Pakistan’daki projeleri ve personeli terör saldırılarına uğramıştı. 

Bu mesaj aynı zamanda Çin’in ekonomik gelişmesini hedef alan ticaret savaşının ve yaptırımların da doğru bulunmadığı anlamına geliyor ki Fidan, yine “müttefiki” ABD’nin pozisyonunu paylaşmadığını belirtmiş oluyor.

BRICS VE KUŞAK VE YOL

5) “AB ile Gümrük Birliği’ne sahip Türkiye, BRICS gibi farklı platformlarda çeşitli ortaklarla yeni işbirliği fırsatları arıyor.”

Fidan’ın yukarıda değerlendirdiğimiz yeni düzen ve çok kutupluluk mesajlarının altını dolduran temel araç BRICS’tir. BRICS ABD’nin G7’sini dengeledi ve artık genişleyerek dünyada yeni bir kutup haline geldi. Küresel Güney ülkelerini bir araya getiren bu platform, bölgemizden dört ülkenin katılımıyla daha da güçlendi. (Mesele Fidan ya da Erdoğan değildir, Türkiye’yi kim yönetirse yönetsin, politik çizgisine ters olsa bile kaçınılmaz olarak BRICS’e ilgi duyacaktır.)

6) “Kalkınma Yolu ile Kuşak ve Yolu entegre etmek istiyoruz.”

Türkiye’nin yakın zamanda Irak’la imzaladığı Körfez’i Avrupa’ya bağlayan Kalkınma Yolu’nu Çin’in inisiyatifiyle büyüyen Kuşak ve Yol’la entegre etmek istemesi her şeyden önemlisi “bölgeci”bir tutumdur. Bölgemizdeki ABD sponsorlu, merkezinde İsrail’in olduğu ve asıl hedefi Kuşak ve Yol’u baltalamak olan proje aktörlerine Türkiye’nin konumunu işaret etmektedir.

Altını çizmek üzere baştaki endişemizi tekrarlayarak bitirelim: Çin’le işbirliği Türkiye’nin önüne -Afrika’dan uzaya- çok geniş bir manevra alanı açar. Yeter ki bu, ABD’yle pazarlığın aracı yapılmasın!

Yazar: Ülkü Ocakları

Bir ülkücü

Yorum bırakın