“Reis” dediler bize!

“Reis” dediler bize!

Biz bu yurda, cumhuriyete, dilimize bağlı birer ülkücü yurttaş idik. Geçen yıllar içinde Atatürk “cumhuriyet” Türk karşıtı duruma getirildik.

Bizler Anadolu’nun deyişik yerlerinden gelmiş, kendisini yurdu için adayan, gerekirse toplum için ölümü göze alanlardandık.

Öğrenci yurtlarında yada öğrenci evlerinde topluca kalırdık. Bizimle birlikte olanlarıda, nereli olursa olsun bir kardaş olarak görürdük.

Bağlı olduğumuz kuruluş Ülkü Ocakları idi. Yaşadığımız yurtlarda, eğitim aldığımız kurumlarda başımıza bir başkan seçilirdi, bu başkanlar çoğulcu biçimde deyilde il Ülkü Ocağı’nca seçilirdi. Seçilen kişiye biz BAŞKAN, BAŞKANım yada BAŞKAN’ımız derdik. Başkanın buyruğuda tartışılmaz idi.

Dillerimizde ise sürekli olarak “Çankaya yokuşundayız balam, Yaşadıkça türkçüyüz.” “Güneş ufuktan şimdi doğar yürüyelim arkadaşlar” dolaşırdı. Aramızda sürekli olarakda Tanrı, Ötüken, Ergenekon dağları’nda geçmiş olan anılar dillendirilirdi. Doğruyu iyiyi güzeli anlatabilmek için Atilla, Mete, Bilge, Cengiz, Timurlenk, Atatürk’ten anıları dile getirirdik.

Günler geldi geçti….

Ankarada Muhsin Yazıcıoğlu Ü.O.B. olarak seçilmişti. Onun yanına yamak olarakta Abdullah Çatlı seçildi. Ankara ile Türkiye genelinden sorumlu idi, astığı-astık, kestiği -kestik idi.

muhsin_sehsuvaroglukopie

meral_yilmadurak

lstanbul’da Yılma Durak Bölge Başkanı seçilmişti. Marmara Bölgesi’nden sorumluydu astığı-astık, kestiği-kestik idi. Istanbul Ülkü Ocağı yönetim kurulu o dönemde bir kişinin (Türk) dışında bir Rum, iki Çerkez, iki Kürt, birde Ermeni’den oluşuyordu.

namikkemal

Türkiye’de ülkücülere çeki düzen vermede Ankara’da Namık Kemal Zeybek (Çerkez), Istanbul’da Ahmet Karabacak (?) etken durumdalardı.

Derken birden bire Ankara’da Muhsin Yazıcıoğlu (Çerkez), Istanbul’da Yılma Durak’ın (Çerkez) yakınlarında kümelenen kişiler bir birlerinede başkanlarada “REİS” demeye başladılar.

Bu başkanlıktan REİSliğe geçişin geçmişi: Birinciden 1974-1975-1976 yıllarında gerek sol kesim gerek sağ kesim Doğu’da yaşayan gençleri kendilerine yandaş yapmak isteyince onların üniversite girmelerine arka çıktılar, bu Doğulu kesim 1976 yılından başlamak üzere yurtlarda çoğaldılar. Bu kesim kabadayılığa özenen kesimdi. Özellikle Malatya, Urfa, Bitlis, Diyarbakır ile diğer Doğu yerleşim yerlerinden gelen gençler, geldikleri yerde, köyde, ilçede, ilde ileri gelen kişilere RAİS, REİS, REES dedikleri için gelişmiş yerleşim yerlerinde de onlar ülkücü ileri gelenlere REİS demeye başladılar. Özellikle KÜRT ile ÇERKEZ kökenli kişiler bu sözü bir türlü dillerinden atamıyorardı.

Onlar Kürt olmayan ancak ileri gelen ülkücülerede REİS derlerdi. Böyle olunca bu söz önce öğrenci yurtlarında, sonrada üniversitelerde çok kullanılmaya başlandı. Sonrada Ülkü Ocakları’na başkan olan Kürt kökenli yöneticilerde kendilerine REİS dedirtiyorlardı. Sonrası Ülkü Ocaklarının Başkanları’nın çoğunluğunun Kürt, Ermeni yada Çerkez kökenli olmuş olmaları, bu sözün Ülkü Ocakları’nda sürekli kullanılmasınında yolunu açtı sonrası tutukevlerinde azınlıktan gelen ülkücü yöneticiler orada kendilerine REİS dedirtiyorlardı.

Biz 1977 yılında Muhsin Yazıcıoğlu ile görüşmek için Ankara gitmiştik. Kapıya çıkan gence Muhsin başkanla görüşeceğiz deyince oda bize bekleyin REİS’e bir sorayım demişti. Muhsin ile görüşürken Istanbul’dan telefon gelmişti. Telefonu alan gençte Muhsin’e Reis Istanbul’dan Ahmet REİS arıyor demişti. Burası U.O.G.M. idi.

Artık Türkçe başkan sözü, Kürt, Ermeni Çerkez kökenli ülkücülerce ülkücülerin dillerinden sürülüp yerine Kürtçe bir söz olan REİS yerleştirilmişti.

Ankara’da, Istanbul’da, İzmir’de artık ükücüleri başkana REİS diyenler yönetiyorlardı. 1978’den sonrası İzmir’de (Musavat Dervişoğlu) adı duyuldu. Şimdi Dervişoğlu’nun kökenini açıklamakta istemem. Oda REİSci idi. Sonrası oda U.O.G.B. oldu.

Ülkü Ocakları’nda artık doğulu anlayış yerleşmişti. Ayrıca doğulu konuşma biçimi kabadayı kılık, uygar kılığın yerini almıştı. Olaya birde böyle bakmak gerekir.

Ancak ipin ucu sürekli puştların ellerinde olunca bu gibi konular gündeme gelemezdi. Alişan Satılmış bir dönemde “Türkeş dönemi araştırılmasın demişti. Bu sözü boşuna dememişti.

Öldürme, saldırma, soygun, çek senetlerle dolu bir özgeçmişi kim ortaya sermek ister?

Türkeş’in çok sevdiği, ölene deyin koruması olan kişininde çek senetten tutukluluk yaşadığını bilmezseniz, eşkiyadan evliya yaratabilirsiniz. Konumuz bu değil, konumuz REİS ile ilgilidir.

REİS kimdir? Sayın Devlet Bahçeli REİS olamaz, Sayın Olcay Kılavuz REİS olamaz, kendisini bilen, yada kendisini Türk sayanlar REİS olamazlar.

Türkiye’nin batısındada REİSler vardı. Onlarda ataları VAN’dan Batı’ya göç edenlerdendiler.

Bir gerçek var! Bu derneklere bu Kürtçe sözü, Kürt anlayış biçimini sokulması, yaşatılmasının üstünden çok yıllar geçti. Atatürk’ün resimleri, Atatürk ile birlikte cumhuriyeti anlatan yazıların Ü.O. duvarlarında sökülüp ataları yıllar oldu. Biz artık, Türkiye’yi çağlar ötesine taşımaktan söz etmeyi bırakmış, Kutsal dinimizin anayasası olan kutsal kitabı Kuran’ı kerimi anayasa yapıp, Allahın kanunlarıyla yönetilen bir ŞERİAT devleti kurmaya yönelmiştik. Onun içinde Doğudan gelen kardaşlarımıza derneklerimizde üst düzeyde yer verdik. Önce solcu diye cumhuriyete arka çıkan aydınları öldürdük. Sonrada Fethullah Gülen hocaefendinin arkasına takıldık. Bütün Anadolu’dan Ülkü Ocaklılar olarak İzmir’e hocaefendiyi dinlemeye seferler düzenlerdik. Hocaefendinin vaazlarını isteyen Ülkü Ocakları’ndan elde edebilirdi.

Sonrası bizler vurarak kırarak Türkiye’de gerçekten ŞERİAT isteyenlere ortam yarattık. Onlarda (Milli Görüş) yavaş-yavaş yönetime geldiler. Türkiye’yi küçük Amerika yapacak iken, CIA’nın Milli Görüş kanadı su koydu. Keser döndü sap döndü. Şimdide yavaş-yavaş yeniden cumhuriyeti anlamaya başlıyoruz. Bizimle birlikte Allah’ın kutsal kitabını Türkiye’de anayasa yapmak isteyen gizli sağcı ortağımız Milli Görüş’te bunları anlayarak, yeniden cumhuriyete yüz çeviriyor.

Ancak REİSlik ülkücülere deyilde sayın Erdogan’a kondu, nasıl oluyor? Ülkücüler yine at nalları topluyorlar! Çünkü ülkücüler içindeki Türk kökenli kesim, bu REİS lik işine pek gönül çevirmediler.

Şimdi anladınız mı neden yozlaştık biz (ülkücüler)

Reis: Uygarlığın giremediği toplumlarda eşkiyaların başında bulunan yöneticidir. Buna görede yasadışı işlerle uğraşan ülkücüler, çetebaşı yerine bu adı kullanmışlardır.

Yazar: Ülkü Ocakları

Bir ülkücü

One thought on ““Reis” dediler bize!”

  1. Tevhid laa ile başlar yok hayır gibi nefis edatı ile başlar en az bir elif uzatmaz isen lailahe… Dersen mana bozulur kafir olursun onun için laailahe……. Demek gerekiyor, yani allahtan başka ilah yoktur, lailahe de ise la, li kesinlik güç tekıt muhakkak var gibi manaya gelir haşa allahtan başka ilah vardır manası çıkar. Konumuz neydi sen ne ile basladin demeyin daha bu ülke insanı tevhidi bilmez ,dın adına şeriatçıymış ta yola çıkmış msp, mhp v.s hepsi yalan bu ülkede hiç bir zaman şeriatçı düşünce dernek vakıf paris v.s olmamıştır ıslam ise parti ile gelmez 94 cezayir fıs rezaleti mısır muhammed mursı yenilgisi v.s ıslam devlet dinidir ve sadece devrim ile gelebilir, devrim metodunu uygulayıp başaran da bi humeyni var, 63 te şah a kafa tuttu ve 79 şubatta zafere ulaştı cia da 79 şubatta sızıntı 1. Sayısını çıkarttı ırana nisbet gıcık rakip olmak v.s foto munafık kardinali olamasa idi ıran dünyayı daha çok etkileyecek idi böylece ıran fırtınasının önünü kesti cia. Buna rağmen ıran nijeryada 20 milyon zenciyi müslüman yaptı bk ıbrahim zakzavı. Iran devrim atesinin turkıyeye sıçraması önlemek için bin tane film çevrildi, 12 eylül darbesi tamamen ırana karşı tedbir için yapıldı, 78 aralık ayında maraş, malatya, çorum katliamının mimari cia ajanı aleksandr pack maaş emniyet mudurunun masasında emirler verdi. Çorum bir gazeteci pack ne, niye yapiyorsunuz dedi pack basimizda humeyni belası var her an iranı kaybet uzereyiz turkıyeye de kaybetmemek için askeri darbeye zemin hazırlıyoruz dedi, 12 eylül darbesi olduğunda cimi carter a türkiye de darbe oldu diyorlar korkmayin bizim çocuklar yaptı diyor. Metin yüksel de devrimi destekliyoruz, ıran devrimin yanındayız, humeyni devrimi hak ve ıslami devrim demişti, ıran konsolosu ile görüştükten bir gün sonra öldürüldüğü tesadüf olamaz. Insanları ırandan uzaklaştırmak, ırandan etkilenmeleri önlemek için öldürüldü.

Yorum bırakın